Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kambur... Esra Kahya'nın Osmangazi Belediyesi'nin düzenlediği Tanpınar ödülünü aldığı ilk romanı... . Kamburu sebebiyle sevilmeyen, hor görülen Acibe'nin onları cezalandırmasıyla başlıyor roman... Sonra geçmişe yolculuk başlıyor... . Son davranışlarını bildiğimiz karakterlerin neden o hâle geldiği üzerine bir roman Kambur... İnsanların kendi sırtlarına yükledikleri ya da yüklenen, görünmeyen kamburları gösteriyor bize yazar... Anlatılanlardan dolayı sevilmeyecek bir karakterin yaşadıklarını öğrenince biraz yumuşuyor düşünce sertliği... Sonrasında hangi düşünce ağır basarsa ona göre şekil alıyor hisler... Yani okur gördüğüyle değil, insanların yaşadıklarının nedenleri hakkında öğrendikleriyle karar veriyor karakter hakkındaki görüşüne... Yargılamadan önce sorgula düşüncesini çok hissettim romanda... Bu açıdan çok sevdim romanı...
Kambur
KamburEsra Kahya · Osmangazi Belediyesi Yayınları · 2021229 okunma
382 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Saatleri Ayarlayalım..
Bu kitabı daha önce çok okumak istedim. Ama Saatleri Ayarlama Ensitütüsü diyince ben hep mecazi anlamlar çıkarıyordum. Yani gerçekten bu Ensitütünün var olacağını düşünmemiştim. Kitaba ilk başladığımda bunun hayal kırıklığı vardı. Ama isimlerin dahi özenle seçilmiş olduğu bu kitap beklemediğim bir şekilde benim içimi de sardı. Artık
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,8bin okunma
Reklam
Tanpınar'da Görünmeyen
Tanpınar’ın romanlarında kadınlar, geri dönülmek istenen bir geçmişin, sürekliliği kurulmak istenen bir kültürün ya da ulaşılmaya çalışılan bir bütünlüğün, hemen her zaman kendilerini aşan bir hakikatin simgeleri olarak çıkar karşımıza. Sevilen kadın, geçmişi açacak anahtardır; geçmiş, sevilen kadının çehresinde kendini gösterir. Bütün bunlar, geçmiş, kültür, aşk, hepsi iç içe yaşanan, organik bir bütünlük oluşturan, birbirinden ayrılamayacak yaşantılar, birbirini yansıtan aynalar, yitirilmiş imgesel birliğin ifadeleridir. Her biri, ancak bir diğeri mümkünse gerçekleşebilir. Huzur'da Nuran, Mümtaz için "bütün eski ve güzel şeylerin" simgesidir: Boğaz, Mahur Beste, Türkçe’yi teganni eder gibi konuşmak, bunların hepsi Nuran'da cisimleşmiştir. Sevgiliye, eski musikiye ya da geçmişe duyulan hasret ortak talihi olan tek bir yaşantıda birleşir: "... artık ne İstanbul'u, ne Bo- ğaz’ı, ne eski musikiyi, ne de sevdiği kadını birbirinden ayırmaya imkân bulamazdı." Sanatı, doğayı ve sevdiği kadım tek bir gerçekmiş gibi yaşar o zaman Mümtaz, "büyüye ve rüyaya yakın bir kıyaslar âlemini tek bir realite gibi yaşadığını" fark eder.
Tanpınar'da Görünmeyen
Tanpınar, bölünmüş bir dünyanın romanlarını yazdı. Geçmişle bugünün, rüya ile dış dünyanın, aşkla tenselliğin, derinlikle yüzeyin; kendi simgeleriyle söylersek Boğaz ile Beyoğlu’nun, Leylâ ile Marie’nin uzlaşamadığı, iki dünya arasında hiçbir geçişin mümkün olmadığı romanlar. Tanpınar bu uzlaşmazlığı, dış dünyayı ve yüzeyleri rüyanın içine çekerek, nesnelerin kendi yüzlerini silerek, onları derin ve yoğun bir dille kuşatarak aşmaya çalıştı: Bölünmüşlüğün çözümünü, sanatın uyum ilkesinde aradı. Ama bu uyum arayışının, uyumda direnmenin ardında, bugün bizim anlamakta güçlük çekeceğimiz, artık bizden uzaklaşmış, uzağımızda tutmaya çalıştığımız bir acı olduğu düşünülebilir. Rüya biter, büyü bozulur, ayna kırılır; o zaman artık deneyimin de nesnesi kalmaz. Bu yüzden Tanpmar'da dışarısı yoktur aslında. Dışarısı ancak rüyanın içine çekilebildiği, öznenin nesneyle imgesel birlik umudunu beslediği ölçüde var olur. Rüyanın dışında, dışarıda ise koskoca bir boşluk vardır. Ölümün, yalnızlığın eşlik ettiği bir boşluk. Tanpınar'ın romanları hep bu boşlukta biter.
164 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Böylesine güzel ve Türk Edebiyatı'nın artık neredeyse herkes tarafından okunmuş olan bu klasik eserini bu kadar geç okumanın üzüntüsüyle başlamak istiyorum. Fakat şöyle bir şey de var ki o kadar üzülmemem gerektiğini hatırlatıyor bana. Bu tür klasik eserlerden zevk almak, aldığınız zevki kat kat fazlasına çıkarmak için bana göre bir temelinizin
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,8bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Eylül ayında @soylesi_yorum_ekibi ile
Esra kahya b.
Esra kahya b.
'nın Kambur adlı romanını okudum. @coruh.nesrin tavsiyesiyle tanıştığım roman hem sarsıcı kurgusu hem de kelime oyunlarıyla çok sevdiğim bir kitap oldu. Eser, Bursa Osmangazi Belediyesi'nin Ahmet Hamdi Tanpınar anısına yaptığı yarışmada 2021 roman ödülü almış.
Esra kahya b.
Esra kahya b.
Kastamonu Taşköprü doğumlu, memleketim Zonguldak'ta Türkçe öğretmenliği yapıyor. Kitap "Ben dün gece kendi isteğimle öldüm." cümlesiyle sarsıcı bir şekilde başlıyor ve daha ilk cümleden insanı içine çekiyor. Bir "mim" gibi doğuştan hayata kamburuyla başlayan Acibe, intiharının ardından tabutta bir "elif" gibi doğruluyor. Çünkü ölünce insanların kamburları düzeliyormuş. O da bu sevgisizlik çukurundan tek kurtuluşu ölümde buluyor. Acibe, 35 yıllık hayatına, hem de onu hiç sevmemiş, hırpalamış, hiç anlamaya çalışmamış, ondan utanmış annesine son dakika golü atarak son veriyor. Tabutta konuştuğu bölümlerde insanların samimiyetsizliklerini öyle güzel ifade ediyor ki yazar, satırların esiri oluyorsunuz. Çok gerçek bir anlatımı var yazarın. Acibe, Nazenin, Müsemma, Meskur Bey, Tijen, Turgut, Faruk Nafiz... Roman kişi isimleriyle bile ince ince dokunmuş bir eser. Ahh Acibe... Gerçek kambur kimin acaba diye sorgulatan, fiziksel kamburdan romandaki kişilerin görünmeyen kamburlarına uzanan psikolojik bir roman.
Esra kahya b.
Esra kahya b.
insana kendi kamburlarını sorgulatıyor ve 'kambursuz' bir hayat diliyor... @soylesi_yorum_ekibi @coruh.nesrin #okumakiyileştirir #okudumbitti
Kambur
KamburEsra Kahya · Osmangazi Belediyesi Yayınları · 2021229 okunma
Reklam
159 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
"Tekil hayatlar da bir gün devrim yapar ya"
Cumhuriyet dönemi yazarları, yazılarında bazen örtük bazense alenen modernizm eleştirileri yaparlar. Benim için o dönemin en büyük modernizm eleştirmeni Ahmet Hamdi Tanpınar, ikincisi ise Reşat Nuri Güntekin’dir. “Alenen modernizm eleştirisini anlarım da, örtük modernizm eleştirisi de neyin nesi?” diyebilirsiniz. Bu soruyu -şayet varlığında
Acımak
AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 202139,5bin okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
“Bizden uzaklaşmadıkça bize görünmeyen sıhhat, itiyadın verdiği hissizlikle, sağlamların şuurundan kaçıp nasıl ve nereye saklanıyor? Onu ben görüyorum, çünkü benden uzak; onu ben Mithat Bey’in kırmızı yüzünde, çelikli damarlarında, arkadaşımın otururken rahat gerilişlerinde, bacaklarını uzatışlarında, korkusuz bakan gözlerinde görüyorum.” . . Peyami Safa’nın en çarpıcı eserlerinden biri olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, bacağındaki rahatsızlıktan ötürü çocukluk ve gençlik yıllarını iyileşme ümidiyle bir çok doktorun kapısını çalarak acı ve çaresizlik içinde geçiren bir genç kahramanı konu alıyor. Hasta psikolojisini ele alan bu roman için Ahmet Hamdi Tanpınar “Acının ve ısdırabın yegâne kitabı” derken aynı zamanda bir çok yazar tarafından da bu özelliğinden ötürü Türk Edebiyatı’nda bir ilk olarak kabul ediliyor.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102,3bin okunma
206 syf.
·
Puan vermedi
kitaphaber.com.tr/yazarindan-okur... Yazarından Okura Mektuplar ve Mektupların Gizli Dünyası 25.04.2022 10:02 - Ülker GÜNDOĞDU Mektuplar insanlığa neleri taşır? Mektuplar insanlığın hangi özelliklerini canlı tutmaktadır? Mektuplar dünyayı, insanı, hayatı, geçmişi ve geleceği nasıl
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020bin okunma
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.