Türk Edebiyatında, Akif kadar, hayatı şiire ve şiiri hayata sokmuş şair yoktur. Yalnız, bu hayat, merkez olarak alınmamış, o çağdaki Türkiye şartları içinde ve belli bir ışık altında müşahede edilmiştir. Yani hayat, kendi başına bir gerçek olarak alınıp metafizik kürenin dikenli noktalarına dokunmadan tut da, realitenin içindeki eriyişe kadar
Atatürkçülük Edebiyatı – 2 Gerçekten “Atatürkçülük” diye bir fikir olabilir mi? Elbette olabilir. Gazi Mustafa Kemal’in; üzerlerinde ısrarla durduğu, devlet ve millet hayatında tatbik etmek istediği belli başlı fikirler, prensipler, sistemler ciddi bir şekilde tespit edilip bir araya getirilirse, böyle bir fikirler ve sistemler topluluğuna
Reklam
Savaş ve İnsan Yapısı
+ Savaş, bedeli çok ağır ödense de dünyanın en iyi okullarından biridir. Savaşsız bir tarih düşünebilir misin? Sosyoloji, ekonomi, psikoloji? Tıbbın en çok ilerlediği evre bile nazilerin Yahudi kobaylar üzerinde çalışmalar yaptığı dönem. Savaş insanoğlunun varoluş biçimlerinden biri nokta hem toplumsal hem de bireysel olarak böyle bu. Ruhumuzdaki
Sayfa 164 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“Editör Hanım, biliyorsunuz Eski Yunanlılar güzellik karşısında hüzünleniyorlardı ve bunu başarabildikleri için de tarihe geçtiler. Biz modern insanlar ise güzellik karşısında huzursuzluk, şaşkınlık, hatta kimi zaman da öfke duyuyoruz; tarih bizden söz etmeyecek. Bizi bu güzel gezegende böylesine huzursuz, şaşkın ve öfkeli kılan şey, Eski Yunan'dan bugüne soyumuzun epey hırpalanmış, çirkinleşmiş, parçalanmış olduğunu bilmemiz ve bunun acısını çıkarmak istememizdir belki de, kim bilir. Modern insan, adaleti 'hiçbir kötülük cezasız kalmaz' tehdidine indirgeme eğiliminde. Edebiyatçılar da bu eğilimden nasiplerini alıyor: Cezalandırmak istiyorlar, şaşkın ve öfkeliler. Edebiyatın ham duygularla yapılmayacağını söylerken haklıydınız. Sakin olmalıyız."
Sayfa 38 - İletişimKitabı okudu
Devrimler bazen bir milletin bilgeliğini, bazen de kendine ihanet ettiğini gösterir. Bu bağlamda, Japonya ve Türkiye örneği çağdaş tarihin klasik örneklerinden biridir. Geçen yüzyılın sonu ile bu yüzyılın başlarında bu iki ülke, birbirine benzer, mukayese edilebilir ülkeler gibi görünüyorlardı. İkisi de tarihte önemli bir yere sahip, kendilerine has kadim devletlerdi. Şanlı geçmişi kimi zaman imtiyaz, kimi zaman yük olan bu iki ülke aynı gelişim düzeyinde bulunuyordu. Kısacası, gelecekleri aynı olabilirdi. Ardından, bildiğiniz üzere iki ülkede de çeşitli devrimler gerçekleşti. Başkasının hayatı yerine, kendi hayatını yaşamayı tercih eden Japonya, geleneklerini yeniliklerle birleştirmeye çalıştı. Türkiye'nin modernistleri ise farklı bir yol seçmişti. Bugün Türkiye üçüncü sınıf bir ülkeyken, Japonya dünyanın ileri gelen ülkeleri arasındaki yerini almıştır. Japon ve Türk devrimcilerin felsefeleri arasındaki farklılıkların en belirgin şekilde ortaya çıktığı yer alfabedir.
Sayfa 24 - Yarın YayınlarıKitabı okudu
Bir depremde kubbe çökmüş, Ani 'den gelen Ermeni mimarlar yeniden yapmış derlerdi kubbeyi. Söylemek de, yazmak da sakıncalıydı bunu; Ermenileri unutturmazsak, -Tanrı korusun ! - tehlikelere düşerdi sokakta bulmadığımız son Türk devletimiz ! Ne sersem yaratıklardık Tanrım ! Ağırnas Köyü'nden Ermeni Simon Usta'yı ne yapacaktık peki ? Ne Simon'u, sünnet edip Sinan dedikti ya ! Onu Sinan yapan da Osmanlı'ydı ama; Ağırnas'ta kalaydı , kilise tamircisi Simon ustaydı! Irkçılık da aşağılık bir işti, tarihte kimin payına ne düşmüşse yadsımak da! Öyleydi de, Osmanlılar değildi ki, yok edilmek istenmiş Ermenilerdi bugün sorun .
Sayfa 35 - EVEREST YAYINCILIK
Reklam
372 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.