Fetih ve işgal Batı Trakya toprakları ağırlıklı olarak Müslüman ahaliden oluşsa da, Yunan ve Bulgar yerleşimlerinin bulunduğu önemli bölgeler de mevcuttu. Bölge, Balkan Savaşları’ndan önceki dönemde hem Bulgar hem de Yunan millî aktivistlerinin millî bilinci yükseltmeye ilişkin toplu teşebbüslerine sahne olmuştu. Batı Trakya’nın Bulgaristan’a olan coğrafi yakınlığı, onu devrimci faaliyetler için doğal bir hedef hâline getiriyordu. Fakat bu teşebbüsler, nüfusun ezici bir çoğunlukla Müslümanlardan oluştuğu Rodop Dağları’nın, bölgeye girmeye çalışan Bulgar isyancıların yolunu tıkamasıyla sekteye uğruyordu. Bulgar milliyetçiler, hedeflerindeki nüfusa ulaştıklarında, onları yeni bir millî kimlik anlayışına pek de açık bulmadılar. Bölge halkının çoğu kendilerini dinî kimlikleri ve yerel kökleriyle tanımlamaktaydı. Hıristiyan nüfusu radikalleştirme çabaları adına daha öte bir güçlükse, militanlar arasındaki ihtilaflı çizgilerin rekabetinden kaynaklanan aksaklıklardı. Çabalar sıklıkla kaosla sona eriyordu. Yunan çabaları Bulgarlarınkinden daha sonra baş göstermişse de, en azından Yunan Dışişleri Bakanlığı tarafından teşkilatlandırılma avantajına sahipti. Kalıcı gerilimlerin sükûnet görüntüsü altında da olsa varlığını sürdürmesine rağmen, Jön Türk Devrimi genel olarak devrimci faaliyetlere geçici bir durgunluk getirecekti.
Sizin gözünüzde bütün anlamımı yitirdim, oysa siz bana iyi biri olduğunu söylüyorsunuz...Ölmüş birinin başına çiçekten taç yapıp koymak gibi bir şey bu.
Sayfa 223 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tıpkı on üçüncü yüzyıl heykeltraşları gibi baronun gözünde de Hıristiyan Kilisesi, kelimenin somut anlamında gerçek olduklarına kesinlikle inanılan varlıklarla doluydu: Katedrallerde kabartma halinde hep birlikte giriş sundurmasına veya sahına doluşan peygamberler, havariler, melekler, her türden aziz şahsiyetler, bunların ortasında Mesih, annesi ve babası Tanrı, bütün din şehitleri ve Kilise Babaları. M. de Charlus, bütün bu şahsityetlerin arasından, şefaatçi olarak Mikail, Cebrail ve İsrafil baş melekleri seçmişti ve dualarını tahtına bekçilik ettikleri Tanrı'ya iletmeleri için, kendileriyle sık sık konuşurdu.
Sayfa 433Kitabı okudu
Saçlarımı hep kestim,tutacak Kadar kalmasin dedim Cunku bir baş kaldırma ancak Saçlarından tutulur Babalar hep persembe Anneler hep cuma olur...
Eğer gençliğin ruhunu tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız , orada yabani otlar ve dikenler biter. Anne ve babalar da çocuklarının kalplerini ve beyinlerini işlemeden kendi hallerine bırakırlarsa, orada da istenmeyen huy ve davranışlar baş gösterir.
Sayfa 19
BBC Türkçe Sema Maraşlı ile Röportaj Müslüman bir feminist olmak mümkün müdür? İslam’ın ilkeleri ile feminizmin argümanları birbirine tamamen zıttır. Kendini “Müslüman feminist” olarak tanımlayan birisi dilinde İslam’ı kabul etmiş biri olabilir fakat özünde İslam’ı anlamamıştır. İslam’ı anlamış olsa kendini feminist diye tanımlayamaz. İslam
Reklam
1.000 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.