Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Ara sıra çocuklara iyilik, doğruluk ve sevgiden bahsedilse bile, bunlar çoğunlukla ruhsuz, kupkuru taş gibi sert, çocuğun alışık olmadığı sözlerdir. Anne ve babalar çocuğun ruhunu ilgilendirebilecek sözler söylemesini istemezler. İsteseler de bunu nasıl yapacaklarını bilemezler. Onların basmakalıp ve ısmarlama sözleri, öğütleri çocuğun hassas ruhunda yankılar uyandıramaz.”
Reklam
118 syf.
·
Puan vermedi
Genel olarak toplumumuz bir şekilde ünlü, herkes tarafından tanınan (bunun iyi ve kötü olması önemli değil), değerini sosyal medyada aldığı beğenilerle ölçen bireyler olmaya başladı. Ne kadar çok beğeni, o kadar ünlü gibi bir kıstas belirlemişler kendilerine. Son Fenomen Bükücü kitabı 128 sayfadan ibaret. Kahramanımız Balkabağının Rüyası ile
Son Fenomen Bükücü
Son Fenomen BükücüZafer Şahin · Elpis Yayınları · 202313 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Nefis bir öykü derlemesi..
Bir oturuşta biten, sürseydi daha keşke diye düşündüren minnacık bir öykü derlemesi. Öyküler kısa, cümleler kısa; yalnızlık uzun, sessizlik uzun, karanlık uzun ve gidilmek istenen yer hep uzakta. Her ne kadar arada sevgisizliğin açtığı boşluklara, işçi sınıfının zorlu yaşamına, yalnızlıktan kıvranışlara, bekleyişlere yer verse de, bu öykülerin çoğundaki ana izlek göç gibi geldi bana. Kristof’un ülkesini terk etmek zorunda kalmasının onda açtığı derin kuyularda, uzaktaki o ülkeye, uzaktaki o eve, o sokağa, o tren garına bakan birer pencere gibi çoğu. Gömülmek için oğlunu bekleyen babalar, babalarını bekleyen, beklerken büyüyen oğullar, sanki içinde yaşananlar da kopyalanabilirmiş gibi çocukluğunun evinin aynısını yaptıranlar; terk edip gidişler, dönemeyişler, bir gün mutlaka olacak olan o dönüşlerin bir kabus gibi yakasına yapışıp kaldığı insanlar salınıyor satırlarda. Belki bu yüzden, kitap boyunca uzaktaki evimizin bahçesindeki dut ağacını düşünüp durmam, ve yüreğimin üstüne oturan o taş, bu yüzden. Neydi o, “Bu hayatta mı olur artık, yoksa başka bir hayatta mı? Evime döneceğim.” Ağlat bari kadın! Yani işte, Kristof her zamanki gibi. Karanlıklarda durmuş, yine yaşadıklarına tırnaklarını geçirir gibi yazmış, tükürür gibi, dişlerini sıkar gibi, intikam alır gibi, okuyanın da huzuru kaçsın ister gibi yine. Öyle.
Önemi Yok
Önemi YokAgota Kristof · Can Yayınları · 2023536 okunma
biraz da ciddi şeyler ilkokul kitapları ilkokul düzeyindeki öğrencilere uygun mu? müfredat yahut yeni adıyla öğretim programı sahiden de yanlış mı planlanmış? öğrencilerin, talebe olduğunu söyleyebilir miyiz? eğitim sistemini gece-gündüz eleştirmek neye dahil? eleştirenlerin gerçek bir isnadı var mı? pisa, tims, kanguru soruları bizim eğitim
Kişisel olan her surette tipik olanın giysisini kuşanıyordu. Şahsiliğin olmazsa olmazı biletiydi kolektif kisveler. Kişisel olanın tipik olan karşısında huzura sızması, bazen yüzde göze konan arsız bir sinek, bazen de camı çerçeveyi indiren bir taş darbesi gibi muhatabını rahatsız edip ürkütürdü. Bu örtük iklimde ancak köyün delileri tipik olanın sınırını ihlal edebiliyordu. Herkes delinin şahsında aştığını, geride bıraktığını varsaydığı şeye gülüyordu.
Sayfa 87 - Everest Yayınları
Reklam
Haberdar edildikleri şey Kanun-u Esasi Tanıştırıldıkları ses Tino Rossi Bezdirici haşarılık keratalarına Allah baba kızar deyişleri O aynı boş bakışlı çocuklara İğneli beşik korkusu verişleri Bir yerden ödünç mü alınmıştı Yoksa dudaklarından Dökülüvermekte miydi İçlerinden geldiği Ödünç veya içten zaruretti modaya uymak Kurdukları cümleyi içine devletten menkul bir tehdit Katarak parlatmak zaruretti Parlak cümleyi muhatabın yüzüne çarpmak zaruretti Mâzurdu hepsi çünkü rulet misali devran dönmüş Bu durulan noktaya gelmişti Mahcurdu hepsi çünkü ekmeğini taştan çıkarmış olanlar Taş kırsınlar diye yol yapımına gönderilmişti Mahfuzdu hepsi çünkü hangisine sorduysak Ateş adalarının yerini haritada şıppadak gösterebilmişti Hepsi makul hepsi makable şamil birer marionetti Koltukaltlarında kaymak kâğıda resimleri Dört renkli basılmış haftalık mecmualar Fıstıktı anaları babalar devletti
Sayfa 55
Merhaba Sevgili Ortadoğu Halkım Kanla sulanır dört bir yanın Hırsla örülü kalelerin Ve yoklukla boğulur çocukların Merhaba Sevgili Ortadoğu Halkım Bugün Gazze'n yetim İslam ümmetinde Dün Halepçe idi kimsesiz olan topraklarında Ve yarın kim bilir evsiz kalanların kervanında Merhaba Sevgili Ortadoğu Halkım Hüseyin'e ağlar Muaviye ile
“Yemekler hem yavan hem de kıttı; içinde ne et namına bir şey vardı ne de bayat ekmeklerini banabilecekleri et suyu. Yine de dostlarıyla yarenlik etmek, insanlarda keyif kıvılcımı oluşturuyor, taş gibi yemeklerine şifa katıyordu. Bu berbat günden nasiplerini alan anne babalar, usul usul çelimsiz çocuklarıyla oynuyor, aşıklarsa, şu içinde bulundukları dünyanın haline rağmen sevişmeye ve umut etmeye devam ediyorlardı.”
Rahmetle... 6.2.23
"Önce korkunç bir uğultu geliyor, ardından sert ve insanın ayaklarının bağını çözen bir sarsıntı..." Diyordu... Kıyamet mi bu ? Kimin kıyameti? Yerle bir olan betonların içinde kimler var? Umutlar, pişmanlıklar, küskünlükler, sabaha halledilecek binlerce iş... Kokusunu içine çekmek için annesinin yatağına koşmaya gidecek kaç ufacık kalp? Bir damla sütü bekleyen kaç yeni doğan... Kıyamet mi bu ? Koptu kopacak. Koptu sanki. Her birinin kıyameti. Bu taş betonların içinde kaç sessiz çığlık koptu? Kaçı duyulmadı ? Güneşi vücuduna geçiremeden daha... Sarılmayı bekleyen kaç kol eksik? Göğsüne düşmeyi bekleyen kaç baş? Eksik kaldı özürler, helallikler, aşklar, aşıklar. Öksüz kalan topraklar, anneler, babalar, çocuklar. Şimdi her şey ve herkes sessiz. Yaralı bir kuş geziyor göğün en üstünde. Yas bile tutamadan daha... Tanıyamadan kardeşini, annesini, babasını bir karış toprağa isimsiz bir tahta ile... "Önce korkunç bir uğultu geliyor, ardından sert ve insanın ayaklarının bağını çözen bir sarsıntı..." Diyordu... Gidiş, yok oluş, yeniden doğuş. Hbk.
Reklam
Sevgilinin Ölümü
Onu deli gibi sevmiştim. İnsan niçin sever? Dünyada tek bir varlığı istemek, kafamızda tek bir düşünce, kalbimizde tek bir arzu, dudaklarımızda tek bir isim yaşatmak. Garip bir şeydir bu; öyle bir isim ki, kaynaklarından fışkıran su damlaları gibi, ruhumuzun derinliğinden dudaklarımıza kadar yükselir; bu ismi her yerde, her an bir dua gibi yavaş
·
Puan vermedi
Herkesin KENDİLİK bulacağı bir kitap.
Akademik bir kitap gibi düşünmeyin, çok sıradan ve herkesden birşeyler var. Aslında işin kötü tarafı da bu. Herkesten bir şeyler olması. Sonra diyorum bu dünyada nerde dört dörtlük yaşayan hadi göster diyorum kendime. elbette yok ama asla kabul edemeyeceğim ve ölene kadar anlamayan beyinlere dikte edeceğim şey şu; hiçbir çocuk bu dünyayı bilerek
Zor Bir Ailede Büyümek
Zor Bir Ailede BüyümekCraig Buck · İletişim Yayınevi · 20181,970 okunma
429 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.