Tarîkat, tümüyle edepten ibârettir. Bu sebeple bu yüce tarîkata bağlanan kimselerde yüksek bir edep şarttır. Edep de üç kısındır. Birincisi, Hak Teâlâ Hazretlerine karşı edeptir. İkincisi Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’e karşı edeptir. Üçüncüsü de mürşid-i kâmillere karşı edeptir.
Şah-ı Nakşibendi hazretleri ⚘
Ebû Hafs en-Nisābûrî [kuddise sırruhû] şöyle buyurmuştur.
"Tasavvuf, bütünüyle edepten ibarettir. Her vaktin ve her makamın kendine göre bir edebi vardır. Her kim vaktin edeplerine riayet ederse, Hak erlerinin ulaştığı makamlara ulaşır. Her kim de bu edeplere riayet etmeyip zayi ederse, her ne kadar kendini Allah Teâlâya yakın zannetse de O'ndan uzaktır; ilâhî huzura kabul edildiğini umsa da O'nun huzurundan tardedilmiştir (reddedilmiştir)."
Sayfa 24 - Semerkand Yayınları
"Tasavvuf tümüyle edepten ibarettir. (Her vaktin ve her makamın bir edebi vardır. Vakitlerin edebine bağlı kalanlar erlerin vardığı noktaya varır. Edebi yitiren yaklaştığını sandığı bir sırada uzak düşer, makbul olduğuna ikna olduğu bir sırada
geri çevrilir.)"
Sayfa 371 - EBÜ HAFS HADDAD HzKitabı okuyor
Tasavvufun Tanımları 1
Ebu Hafs en Nisâbûrî (kds) şöyle buyurmuştur:
“Tasavvuf, bütünüyle edepten ibarettir.
Her vaktin ve her makamın kendine göre bir edebi vardır.
Her kim vaktin edeplerine riayet ederse Hak erlerinin ulaştığı makamlara ulaşır.
Her kim de bu edeplere riayet etmeyip zayi ederse her ne kadar kendini Allah Teala’ya yakın zannetse de O’ndan uzaktır; ilahi huzura kabul edildiğini umsa da O’nun huzurundan tardedilmiştir (reddedilmiştir).”
"Tasavvuf, bütünüyle edepten ibarettir."
Sayfa 24Kitabı okudu
Tasavvuf, bütünüyle edepten ibarettir. Her vaktin ve her makamın kendine göre bir edebi vardır. Her kim vaktin edeplerine riayet ederse Hak erlerinin ulaştığı makamlara ulaşır. Her kim de bu edeplere riayet etmeyip zayi ederse, her ne kadar kendini Allah Teâlâ'ya yakın zannetse de O'ndan uzaktır; ilâhî huzura kabul edildiğini umsa da O'nun huzurundan reddedilmiştir.
Sayfa 24
Ebû Hafs Haddad [rahimehullah] der ki: "Tasavvuf, bütünüyle edepten ibarettir. Her vaktin, her halin ve her makamın kendine göre bir edebi vardır. Kim her anında ve her işinde edepten ayrılmazsa Allah dostlarının ulaştığı hal ve makamlara ulaşır. Edebi gözetmeyen kimse, her ne kadar kendisini Hakk'a yakın zannetse de aslında ondan uzaktır; kendisini ilâhî huzura vâsıl olmuş görse de oradan kovulmuştur."
Sayfa 402Kitabı okudu
İki güzel beyit ile başlamak istedim bu günkü yazıma…
Kültürümüzde var olan tasavvuf ve onun eğitilerini çok iyi bildiğim söylenemez. Lakin güzel ve doğru olanı her insan gibi gördüğümde ya da duyduğumda ayırt edebilirim çok şükür.
Tasavvufî yaşantının merkezinde olan dergâhların kapılarını “Edeb Ya Hu!“ levhaları süsler.
Bu bir ihtardır ve
Tasavvuf bütünüyle edepten ibarettir...
Ebu Hafs El Haddad
