Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Bol bol spoiler içerir!!!
Herkes kitabın çok saracağından bahsediyordu sardı da 626 sayfa nasıl bitti anlamadım. Jane' in Mrs.Reed'e karşı kendini koruması kendini asla ezdirmemeye çalışması gerçekten hoşuma gitti. Mrs.Reed'den de anneliğinden de tiksiniyorum öyle çocuk mu yetiştirilir peki ya Jane'nin amcasına Jane'nin öldüğünü söylemesine ne demeli kıskançlığa bak yetim
İnanılmaz tatlı bir şiir kitabı okudum. Öyle içinde her telden şiir aramayın çoğunluğu sevdayı, aşkı anlatan şiirlerdi. Her sayfasında altını çizdiğim, kendimden izler bulduğum satırlarla buluştum. İster bir gece de bitebilecek bir şiir kitabıyken, isterseniz günlere yaya yaya da okunacak cinsten bir kitaptı. Ben bir gece de okumayı tercih ettim. O buram buram sevgi satırlarından kopamadim. En güzel yanı şairin bir kadın olması benim için. Ki karşı cinsin gözünden de şiirlerini öyle güzel aktarmış ki takdire şayan gerçekten. Soluklanmak için okuyacağınız, sevgiye dair hala bir emare bulacağınız bir şiir kitabı. Bazı şiir kitapları gibi üstü gizli anlatımlar, yada karmaşık cümleler yok çok net yalın bir anlatıma sahip. Ara ara soluklanmak için tercih ederseniz sizi dinlendirecek kitaplardan biri. Yazarın pozitifliği şiirlerine de yansımış diyor ve yorumumu sonlandırıyorum. Şiir severlere, yada denemek isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Prometheus
Ah benim tatlı, bilge, güçlü, dirayetli, kahin prometheus’um
Aaah benim şahinler tarafından her gün yenen her gece yenilenen prometheus’um
Ah benim insan seven tanrım
Ah bizi tanrılaştıran insanım
Sen bize armağan ettin gelişmeyi
bilgiyi
el işini
sanatı
ateşi.
Sensiz o nankör Kralın bizi kölelerinden başka bir yerde görmeyecekti.
Diyesim gelmiyor değil dizime vura vura :))
Ben Prometheus’u oldum olası severim. Azra Erhat Hanımefendi ile Sabahattin Eyüboğlu’nun muazzam çevirisinin tadı uzun zaman kalacak damağımda, neyse ki kitap benim neyse ki HAY Klasiklerinde daha bu ikilinin çok antik kuntik çevirileri var. Bir oyuncu adayı olarak tüm kalbimle bir gün bunu Azra ile Sabahattin HanımBeyefendilerin gönlünden geçtiği gibi sahneye koymak isterim… Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirdiği Goethe’nin (kitabın ekler kısmında mevcut) Prometheus şiirinden bir kısımla sonlandırıyorum bu dağınık düşüncelerimi.
Sen yoksa beni
Yaşamaktan bıkar mı sandın?
Kaçak çöllere giderim mi sandın
Açmıyor diye
Bütün düş tomurcukları?
Kalp Çarpıntısı Cilt 2, Üçüncü Bölüm ”Öpüşme” ile Charlie ve Nick’in aşkı hız kesmeden devam ediyor. Bu sefer Nicholas Nelson’ın kendini keşfetme hikâyesine odaklanıyoruz.
Kalp Çarpıntısı Cilt 1’i, Nick’in Charlie’yi balo salonunda öpmesinden birkaç dakika sonra tek başına bırakmasıyla bitmişti. Sonrasında Charlie o gece boyunca uyuyamamış,
Selam Millet
O kadar uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ki. Serinin dördüncü kitabı kendisi. Öyle edebi bir kitap beklemeyin sıkıldığınız dönemlerde okuyabileceğiniz bir kitap. Yazarın diğer üç kitabını da okudum ama bu kitabın ismi kapağı beni bir ayrı çekiyordu doğrusu. Diğer kitaplarında da ismi geçen Selim ve Kuzey ikilisinin hayatlarına konuk oluyoruz. Birisi başarılı ve buzdolabı gibi bir avukat, diğeri dekorasyon işlerine bakan namı diğer sarışın güzelimiz Selin..
Selin, Kuzey' in evini restore edecektir ama işin aslı Selin onu aylar önce görüp körkütük aşık olmuştur. Ve bu çapkın adamın da kendisine aşık olmasını ister hayatında ki diğer kadınlar gibi unutulup gitmek istemez. ( Valla helal olsun ha Selin' e ben hayatta uğraşamam biri bana aşık olsun diye üşenirim ben bir kere ) Sırf adam bunu görsün diye adamın gittiği her mekana gider Ama en yakın arkadaşı Emoş, Kuzey' in yanında çalıştığı için olaya el atar ve evin düzenleme işini Selin' e verir. Böylece başlar ciftimizin tutkulu, laf çakmalı, tatlı ilişkileri...
Şunu belirtiyim ki yaş sınırı olması gereken bir kitap. Çünkü içerisinde fazlasıyla +18 var. O değil herşeyi geçtim kitapta yazar bir karakteri anlattı ki " Barut "
Best' im olmaya aday şuan mümkünse acil karaktere kitap yazılmalı diyor ve yorumu sonlandırıyorum. ( Ayrıca bir tık bana göre fazla uzatılmış geldi )
Yarın Çok Güzel Bir Gün!
Merhaba arkadaşlar. Uzaylılar var mıdır? Bu durum hala dünyamızın en büyük gizemi. Başlasak tartışmasına, bitiremeyiz. En baştan söyleyeceğimi söylemek istiyorum, kitabın iki farklı baskısı var. Benim okuduğum tam metin baskısı. Her zaman olduğu gibi yazarı okumak isteyenlere istedikleri zaman gönderimini sağlayacağız.
Selamlar.Sefiller incelemesine başlamadan önce Victor Hugo hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.Hugo,yaşadığı dönemin gündemini çok iyi bilmesi ve Paris şehrine,ülke ve milletine tutkulu bir hayranlık duymasından ötürü okuyucuyu 'bu adam Fransa'ya deli gibi aşık'dedirtecek kıvama getiriyor.Romantizm akımına özgü yazarın romanda kendini
Ankara’da, Dikmen de yalnız bir alıç ağacıyla bilge ruhlu, doğa aşığı yazarımızın tatlı sohbetlerinden oluşan bir bilgi hazinesini okudum.İnsanın ve Alıç'ın dostluğu beni çok etkiledi. Alıç ağacını dinlemek keyifli idi. Onun atalarından, geçmişinden, Anadoluya dağılan akrabalarından, bitkilerin oluşum süreclerinden ve gelişim evrelerine kadar pek çok bilgi edinebilmek mümkün.. Ayrıca yer yer mitlere ve bitkilerin faydalarına yer vermesi çok doyurucuydu. Prof. Dr. Hikmet Birand iyi ki tanıklık etmiş ve bizlere aktarmış. Doğa kültü, bizim eski kültürümüzden günümüze kadar devam etmiştir. Çünkü bitki yoksa yaşam da yok. Ancak insanın hırsı ve yok etme eylemi maalesef sürmekte..Alıç ağacının şu sözleriyle sonlandırıyorum. "Sohbetlerimizi dinlemiş olanlar, Anadolu’yu gezerken bakıp geçtikleri, görmeden geçtikleri manzaralari artik baska bir gözle gözetleyecekler; gördükleri her otun, her çalı ve tek ağacın, taşın toprağın anlattıklarına kulak verecekler ve onlara karşı davranışlarına herhalde bir çekidüzen vereceklerdir.”
Çok tatlı bir kitap ile daha karşınızdayım.Dram,romantik,saf aşk ve dostluklarla dolu bir kitap okumak istiyorsanız bu tam size göre.Okurken sayfalar nasıl akıp gidiyor anlayamıyorsunuz bile.Kitabın çok yalın çok akıcı bir dili var.Karakterler çok güzel.Yazarın onların duygularını anlatışı çok iyiydi.Okurken yer yer üzülüyorsunuz,gülüyorsunuz,en
DÜNYADAKİ TÜM KÖTÜLÜKLER DE MILLIE'NİN BAŞINA MI GELİR BE ABİ
Millie birinci kitaptan sonra, sosyetik kadınlar arasında "Kadınların dostu, şiddete uğrayan kadınların koruyucusu" namını kazanmış. Aynı zamanda, üniversiteye kaydolmuş ve artık maddi sorunları daha sık yaşadığı için, minicik bir eve çıkmış. Bu evde, onu sürekli takip eden birisini hissediyor ve bu konudan oldukça rahatsız. Çıktığı ev de zaten muhit olarak berbat bir yerde, o nedenle pek şaşırtıcı değil.
Bu evden kurtulmak isterken, Wendy ile ve onun eşi ile tanışıyor. Aslında, tam olarak Wendy ile değil. Hatta tam olarak eşiyle de değil :) Eheheh.
Neyse, bu evin bir kuralı var: o da, çok hasta olan Wendy'nin odasına girmemek, onunla konuşmamak.
Millie, tabii ki bu kuralı yıkıp geçiyor.
Brock karakteri beni buhranlara soksa da, sürekli evime taşın evime taşın diye Millie'yi çileden çıkarsa da bence tatlı bir karakterdi, biraz korkaktı sadece, sorun oydu. Niye adamı o kadar eleştirdiniz :D
Birinci kitabı mı, bu kitabı mı daha çok beğendim, bilemedim. Ama DÜNYADAKİ TÜM KÖTÜLÜKLER DE MILLIE'NIN BAŞINA MI GELİR BE ABİ diyerek incelememi sonlandırıyorum efenim. Polisiye seviyorsanız, gerilim seviyorsanız - bu kitapta pek gerilmeyeceksiniz gerçi - bu kitabı seveceğinizi düşünüyorum.
