Tarık Tufan' dan içinde biraz fantastik, biraz hayal, biraz aşk bulunan değişik bir roman. adını bilmediğimiz kahramanımızın değişik hayatı, üniversiteden arkadaşı Eda' yla aşkı, arkadaşı Rüstem' le yaşadıkları, şıh babası, tekkeler maceralar maceralar.
İlk giriş bölümünde sıkılmıştım ama sonradan bir sardı ki o başlayışla bitti kitap. Şöyle de bir izlenim edindim, içinde o kadar çok altı çizili cümlem var ki, yazar sanki bunları kullanmak için kitabı kurgulamış gibi ilginç geldi bana. Kitabın ismine gelince "Şanzelize Düğün Salonu" çok konu örgüsü içinde bir yere sahip olmasa da dikkat çekmek için güzel bir tercih olmuş. Olumsuz bir eleştiri de yeni dönem genel Türk romanlarında olduğu gibi ayrıntılarla kitabın sayfa sayısının artmış olması.
Üç belli başlı ihtilal yakın Avrupa tarihinde din müesseseleri aleyhine hareket etti. Fransız ihtilali, Rusların komünist ihtilali ve bizim milli mücadeleyi takip eden ve birçok mazi müesseseleri aleyhine inkişaf eden ihtilalimiz.
| Mustafa Kara
Tekkeler Ve Zaviyeler
Kültür değerlerimzi mümkün olduğu derecede İslâmdan uzak vadilerde arayıp tesbit etmek istedik. Bin yıllık bir tarihin kültür mirasları masa başında yapılan tesbitlerle yıkıp yok edildi. En azından hırpalandı, küçük görüldü, hor görüldü.
| Mustafa Kara
Tekkeler ve Zaviyeler
Güzellik çizgilerin ve seslerin ahenginden meydana gelen bir sır olduğu gibi, dindarlık da ruhumuzda kurulan manevî nizâmın ahenginden meydana gelen bir sırdır.
| Mustafa Kara
Tekkeler Ve Zaviyeler
Vatan elbette belirli anlaşmalar çerçevesinde çizilen sınırlar içinde kalan toprak parçasından ibaret değil. Bu sınırlar resmiyet ifade eder, tarih içinde çeşitli sebeplerle değişir. Ama mesela Kızılırmak değişmez (İklimler değişiyor evladım, o da değişir diyenler olacak. Olsun bekleriz biz. Sabırlıyız.) Vatan efsaneler, masallar, destanlardır.
Kamuoyunun oluşumu sadece haberleşme araçlarının geliştiği modern topluma özgü bir süreç değildir. Geleneksel toplumda da kamuoyunun oluştuğu odaklar vardır. Kahvehaneler, hamamlar, tekkeler gibi... IV. Murad’ın kahvehane ve meyhaneleri kapatması, tütün ve içki düşmanlığından değil, devlet sohbeti denen ve buralarda bolca yapılan siyasal dedikoduyu önlemek içindi.
Orta Asyalıların ve Hintlilerin kullandıkları bu Sufi tekkeleri ağının 19. ve 20. yüzyıllarda nasıl işlediğini ve önde gelen tekkeler tarafından temsil edilen herhangi bir merkezi otoriteye bağlı olup olmadığını bilmiyoruz. Fakat arşiv kaynaklarına bakarak, bu tekkelerin bazılarının birbirleriyle yakın ilişki içinde olduklarını biliyoruz.
pek çok Sufi, Orta Asyalı ve Hintli hacılara yardımda bulunmak için hac güzergâhı boyunca tekkeler kurmuştu. Bu tekkelerin bazılarının Sufi merkezleri, pek çoğunun ise yalnızca hacıların konaklama yeri olması, Sufizmin buralardaki rolünü muğlaklaştırıyor. Bunların ortak noktası, Sufi şeyhlerinin idaresinde olmaları ve Türkçede tekke, Arapçada ise takiyya veya zaviya olarak adlandırılmalarıydı
Filozofsuz Toplum
Filozofu olmayan bir toplumda: Cinler, dinler, hortlaklar, imamlar, hacı-hocalar, tekkeler, dergâhlar hüküm sürer ve masallar hakikattir.