Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
238 syf.
9/10 puan verdi
"Dünyanın tadı tuzu kalmadı. Köy bozuldu. Bildiğimiz dirlik düzenlik uçup gitti. İnsanlar kıcığa kardı. Yoksulun, düşkünün elinden tutan yok artık! Kadılar, kaymakamlar, bildiğim padişahlar, valiler, banka müdürleri, onbaşılar, büyük paşalar hep varsıllara arka çıkıyor. Malı, parası, gözel avradı olan yıkılmıyor. Hep varsılın dediği
PESSOA VE HUZURSUZUĞUN KİTABI ÜZERİNE
Peki, kim kurtaracak beni var olmaktan? Ne ölümdür istediğim ne de hayat.*
13 Haziran 1888 saat 15.20'de, Largo de S. Carlos'ta, 4 numaralı evin soldan dördüncü katında, aynı zamanda müzik eleştirmenliği de yapan adalet bakanlığı görevlisi Joaquim de Seabra Pessoa ile Maria Madalena Xavier Pinheiro Nogueria'nın ilk çocuğu Fernando
Birkaç yıl önce okuduğum Beden Dili kitabı geçen sene her yerde karşıma çıkıyordu. Bu kitap tam olarak muhtemelen aynı etkiyi gösterecek ve piyasada çok satanlarda yer edinip çok konuşulacak. Yazarın değindiği noktalar güzel ve anlamlı. En iyi yazar olma iddiası yok ama en çok satan yazar olabileceğini söylüyor. Çünkü artık her şeyin özü para. Konuya duygusal yaklaşmaya gerek yok. Fakir edebiyatı ve fakirlik güzellemesi de anlamsız ve boş. Çoğu insanın iç güzellik falan deyip de dış güzelliğe vurulması gibidir para konusuda. Parayla Saadet olur mu ? Saadet olmasa da rahatlık olur en azından kafan rahat olur vücudun dinlenir, gezersin, eğlenirsin, yersin, içersin vb. her şey parayla yapıldığına göre en önemli konuda paradır aslında. Bir de parayı kötüleyen herkese bakın makam araçlarından inmezler lüksten şatafattan vazgeçmezler! Fakirliğe inanmayın kanmayın işçiysen de hakkını alana kadar durma kardeşim. %3 ün %97 karşısında bu kadar Servet edinmesi nasıl mümkün olmuş ? Basit; aptal insan oranı çok fazla. Basit bir örnek. Bir temizlik görevlisi ayda 6k kazanır. İyi bir borsa takipçisi ise 6k ile bir ayda 3 halka arza katılır. Ortalama 2k ile 3 farklı hisse senedi alır. Bu hisseler bir ay içerisinde ortalama %50 ile %200 arası getiri sağlar. Paradan para kazanmak buna benzer işte. Aynı durumu bir malı satan kişi için de söyleyebiliriz. Mesele anlaşılan ucuza almak pahalıya satmak. Bunu ne kadar çok ve sık tekrar ederseniz o kadar kazanırsınız. Ana mesaj harekete geçmektir.
132 syf.
10/10 puan verdi
Spoiler denen illeti içermemektedir
900 sayfalık Şvayk okuma maceram bol sancılı bir sürece dönüşünce araya çerezlik bir kitap iliştirmenin iyi olabileceğini düşündüm. İnce olması nedeni ile de, hakkında hiç bilgi sahibi olmadan, tabiri caizse balıklama daldığım bir kitap oldu Pedro Paramo. Biraz ruhum dinlenir, biraz ferahlar, asli kitabıma
Savaş ve Barış ile ilgili pek çok jenerik şey sıralayabilirim. Napolyon Savaşları etrafında kümelenmiş binbir çeşit şeyi anlatan bu devasa ansiklopedik romanın detaylarında genişçe bir tur attırabilirim.
Ama lüzumsuz olur. Kalkıp da “Savaş ve Barış’ı bir de benden dinleyin” demekte bir anlam bulamıyorum.
Onun yerine anlatım tekniği ile ilgili
Goethe'yi ve sanatını tanımak isterseniz, ve de sabırlı iseniz; buyurun...
Thomas Mann’ın “Lotte Weimar’da”sını sonunda bitirdim; ama ben de bittim:) Zorlu bir okuma serüveni oldu benim için.
Önce konusuna ilişkin genel bir bilgi vereyim: Bu romanı okumadan önce mutlaka, ama mutlaka Goethe’nin “Genç Werther’in Acıları”nı okumuş olmalısınız. Hatta Goethe’nin yaşadığı dönem ve hayatı hakkında da bilgi sahibi olmanız
212 syf.
7/10 puan verdi
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm, klasik Livaneli çizgisinden farklıydı. Benim için onun çok farklı bir yeri var, ne yazsa okunur, ne söylese dinlenir.
Kitabın ilginç yanı, Livaneli'nin tam 29 yılda bitirmiş olması. Hatta yazmış, değiştirmiş, sonra tekrar değiştirmiş, bir türlü içine sinmemiş, böyle böyle seneler geçmiş. Yazarın büyüklüğünü, okuruna saygısını da şurda görüyoruz aslında. Aman bir sürü kitabım var, bu da böyle olsun dememiş, içine sinene kadar uğraşmış durmuş, ta ki artık tamamdır, oldu diyene kadar çalışmış üzerinde.
Türkiye, tarihinde pek çok defalar; düşünürler, yazarlar, çizerler sınırdışında yaşamak durumunda kalmışlardır. Avrupa ülkeleri de bu tip mültecilere kapılarını açtığı durumlarda, siyasi mültecilerin yaşadıklarını anlatmaya çalışmış, kendisi de benzer durumlar yaşamış biri olarak kimbilir , belki de kendi hayatından da bazı kesitleri bulunduruyordur.
Bu farklı Livaneli eserini keyifle okumanızı diliyorum...
Evvela Münir Nurettin Selçuk bizzat kendi kitabımın ilk öyküsünü, Kalamış adlı öykü, adadığım büyük bestekardır. Kendisi Türk müziğini meyhanelerin sisli zevk alemlerinden kurtarıp sahnelerin aydınlık mekanlarına taşımakla en başta müziğimize pek büyük bir katkı sunmuştur. Müzik tarihimizin ilk solo konserini yine kendisi vermiştir. Bu biyografi türündeki kitapta Münir Bey'in sanat, aşk ve kişisel hayatını görüyoruz. Çoğu bilgi kaynaklara (genelde gazeteler) dayandırılıyor. Güvenilir bilgiler içerdiğini düşündüğüm iyi bir kitaptı. Türk sanat müziği dışında bugün etraflıca bir bakışla Türk müziğine baksak bile aksayan onlarca şey göreceğiz. Bugün nasıl edebiyatta bir çöküş yaşıyorsak bunun bin beterini müzik mevzusunda yaşamaktayız. Biz gençlerin yapması gereken ne yazık ki üzeri tozlanmış bu nadide sanatçıları tekrar ortaya çıkarmak, sisleri yok etmek ve onları yeniden dinlenir bir hale getirmektir. Kitabı öneriyorum, özellikle Münir Bey'in birçok görseliyle desteklendiği için bir albüm tadı da veriyor. İncelememi öyküme adını veren o güzel şarkının hoş dizeleriyle bitiriyorum.
Düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar,
Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar.
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan.
