Meal, İslamî değildir(!)
Meal/mealcilik, dini bir ilim değeri taşımaz. Disiplin olarak dil bilimi içerisinde mütalaa edilir. Hatta çoğu meal, böyle bir bilimsel kaideye dahi riayet etmeden sanal translations ile vücuda gelmiştir. Bu yüzden mealler dini ilimler nazarında bir kaynak değeri taşımazlar. Kur’anın anlaşılmasına ve tercüme edilmesine dair yapılan dini çalışmalar tefsir ilmine aittir. Bu yüzden müslüman bir dindarın, kur’anı anlamak için müracaat edeceği eser, meal değil, tefsir olmalıdır.
160 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Edebiyatımızın çok yönlü yazarı.. Bu kez onun dilinden kaleminden sevdiceğime yazdığı "nameyı ' okuduk. Büyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar, Sabahattin Ali'yi yakından tanımamızı sağlıyor.  "Bundan sonra hiç kimse sana benim kadar yakın olmayacak. Beraber Almanca öğreneceğiz, ben İngilizce öğrenmek istiyorum, beraber İngilizce dersi alacağız, ben kitaplar tercüme edeceğim, bunları beraber okuyacağız, neşeli ve kederli olacağız, ne olursa olsun, bütün bunlar hep beraber, hep ikimizin iştirakiyle olacak ve başka hiç kimse karışmayacak."  Tarihsiz bir mektuptan... "Sen nasılsın? Keyfin yolunda mı? Sevgilim, Filiz'im nasıl? Onun bir fotoğrafçıda, hiç olmazsa vesikalık bir resmini çıkartıp gönder. Kendinin de bir resmini yolla. İkinizi de fevkalade göreceğim geldi." Seveceksiniz biliyorum sıcacık Duru bir sevginin, satırlarından okura yansıyanı bir bakın olur mu?
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024,8bin okunma
Reklam
Müslümanlar Neden Geriledi?
Müslümanlar Neden Geriledi? Bu bir tarihi meseledir. Yani medeniyetler ebedi olarak yaşamıyorlar. Bir takım tarihi hadiseler geliyor, öncekilere son veriyorlar. Yunanlılar vardı, Yunanların yerine Bizanslılar onların bilgilerini taşıyorlardı. 9. yüzyılda mesela Bizanslılar Yunanca'yı çok iyi bildikleri halde eski Yunanlardan kalma olan kitaplardan neticeler çıkaramıyorlardı. Müslümanlar geliyorlar ...Yunanca'yı bilmedikleri halde halifeleri, Istanbul'dan ve başka yerlerden Yunanca kitapları taşıyor, Bagdat'ta tercüme ettiriyor ve bu şekilde tercümelere dayanarak Müslümanlar Bizanslılardan daha çok neticeye varıyorlar ve onları geçiyorlar. Öbür taraftan Bizanslılar hayali şeyler içerisinde uyuyorlar. Uyuyorlar kelimesiyle şunu kastediyorum: 10. yüzyıldan itibaren Bizanslılar Müslümanlardan bilimleri alıyorlar, tercüme ediyorlar Yunanca'ya... Ancak ne diyorlar biliyor musunuz? Müslümanların yeni şeyler keşfettiklerinin farkında bile olmadan, umursamadan: "Bunlar hala bizim, Yunanlıların bilimleri" Böyle bir rüya içerisinde ta 13., 14. asra kadar geliyorlar ve 1453'te Istanbul'u kaybediyorlar. Bunlar tarihi şartlar. Şu kadarını söyleyeyim bizde umumiyetle Islam'ı din olarak bu geri kalmadan mesul tutarlar. Bunun tamamıyla tarihi bir hakikat olmadigini söylemeyi bir vazife telakki ediyorum. Buna inanıyorum. Turan: Bunun altn çizmek gerekiyor. Sezgin: Evet ...Franz Rosenthal diyor ki: Eğer İslam dini, bilimi sadece bilim olarak, bilim aşkı olarak himaye etmemiş olsaydı ve sadece onun faydacı tarafı bakımından bilimleri tutmuş olsaydı bilimler bu kadar süratli ve bu kadar geniş şekilde gerçekleşmezdi".
Sayfa 28 - TimaşKitabı okudu
186 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Tanrısız Gençlik
Bir kelimeden yola çıkarak belki de yüzlerce sayfa yazabilecek bir durumla karşı karşıyayız. Birilerin doğru ve yanlışlarına göre bizim de onları o şekilde kabul etmemiz istenir. Eğer kabul etmezsek sürünün dışına çıkmış oluruz, el oluruz, yabancı oluruz, düşman oluruz ve ötekileştiriliriz. Peki bu ne kadar doğru ? Tabi ki yazar Ödön Von Horvath
Tanrısız Gençlik
Tanrısız GençlikÖdön Von Horvath · Jaguar Kitap · 20163,195 okunma
Tevbe Suresi 112. Ayet
112. O tövbekârlar, ibadet edenler, hamdedenler, dünyada yolcu gibi yaşayanlar, rükûa varanlar, secde edenler, iyiliği teşvik edip kötülükten alıkoyanlar, Allah'ın sınırlarını gözetenler; müjdele o müminleri! ["Dünyada yolcu gibi yaşayanlar" şeklinde tercüme ettiğimiz es- sâihûn kelimesinin sözlük anlamı "seyahat edenler" olup bunu esas alan değişik yorumlar yapıldığı gibi, "Ümmetimin seyahati oruçtur" meâlindeki hadise dayanılarak "oruç tutanlar" şeklinde de yorumlanmış ve seyahatle oruç arasındaki benzerlikler üzerinde durulmuştur. Bazı ilk dönem müfessirleri bir başka hadise dayanarak aynı kelimeye "cihad edenler" anlamını vermiştir. Tercümemize esas olan düşünceyi de şöyle özetlemek mümkündür: Bu dünyanın fâni olduğunu unutmayanlar, ömür sermayelerini olabildiğince ebedi mutluluğa yatıranlar, dünya hayatlarını hep bir yolcunun şuuru içinde yaşarlar; bu ebediyet yolcuları, kelimenin yorumunda zikredilen güzel davranışlar içinde bulunurlar.]
Sayfa 204
742 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
73 günde okudu
Elhamdülillah. Rabbim bize kendi kitabını okuyup, kendine muhatap kabul etti ya O'na binler hamd, binler sena olsun. Bu kitabın meal olması hasebiyle hocalarımızdan duyduğum kadarıyla "meal okuma" ne demektir kısmına bir kaç kelam etmek dilerim. Rabbim sözümüzü doğru ve tesirli eylesin, amin. En basit anlatımıyla meal Kuran-ı
Kuran-ı Mecid Ve Tefsirli Meal-i Alisi
Kuran-ı Mecid Ve Tefsirli Meal-i AlisiMahmud Ustaosmanoğlu · Ahıska Yayınları · 2018114 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.