Şah Abdullah Dihlevi' nin Halid El-Bağdadi ye Verdiği İcazetten Kesit
Onu zikre ve teveccühe devam etmek, sünneti seniyye-ye bağlı kalmak, reddedilen bidat'lerden sakınmak, sabretmek, tevekkül etmek, teslim olmak, rıza göstermek, tefsir ve hadis ilimleri üzerinde çalışmak, sufilere nasihat etmek ve talebelere yol gösterme hususunda çalışmaya yetkili kıldık. Kendim ve onun için Allah'tan afiyet dilerim.
Kaynak: Kavak, Mevlana Halid-i Nakşibendi, s 118-119Kitabı okudu
Kader inancı, yaşamından ne kadar sorumluluk aldığınla ilgili. Kadere inanan bir insan olarak ben, içinde bulunduğum durumda seçimlerimi özenle yaparım, elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ederim, en nihayetinde ortaya çıkan sonucu anlar, üzerinde düşünür, uğraşmaya devam ederim, ama istediğim olamadı diye kendimi öldürmem, tevekkül sahibiyimdir.
Reklam
Âl-i İmrân Sûresi 159. Ayet
Ey Peygamber! “Allah’ın” sana bahşettiği o engin şefkat ve “rahmeti sayesindedir ki,” Uhud imtihânında başarısız olan “arkadaşlarına” son derece nazik ve “yumuşak davrandın.” Azarlanmayı hak ettikleri durumlarda bile, kusurlarını yüzlerine vurup onları rencide etmedin. “Eğer” onlara karşı “kaba ve katı yürekli olsaydın,” seni terk ederek “etrafından dağılıp gitmişlerdi.” Bu ise, hem senin için, hem de onlar için en büyük felâket olurdu. “Öyleyse, onları bağışla ve affedilmeleri için” Allah’a “yalvar. Yönetimle ilgili” olup da, hakkında kesin bir hüküm indirilmemiş olan “her konuda onlara danış” ve karar verirken, onların görüşlerini de dikkate al. İstişareler sonucunda belli bir yönde “karar verdiğin zaman da Allah’a güven” ve bu kararını taviz vermeden uygula! “Çünkü Allah,” üzerine düşeni eksiksiz yapan, fakat sonucun elde edilmesi konusunda yalnızca O’na güvenen, O’na dayanan kimseleri, yani “tevekkül edenleri sever.” Sevdiklerine de yardım eder:
Kur'ân indiği gibi okunmalıdır. Maharet çok okumak değil, asıl maharet okunan o ayetler üzerinde tefekkür etmektir.
Sayfa 8 - Hafız Münâvî
Gökyüzü ve yeryüzünün izdivâcına güneşin huzürunda ve ayın ışığında hep şâhit olurduk. Yıldızlar karanlık yolumuzu aydınlatmakla kalmaz şiirlerimizin en güzel mısraında insanlığa tebessüm ederlerdi. İçinden geçip gittiğimiz hava, üzerinde durup tefekkür etmemizi hatırlatırdı, paranın gücü her şeye yetmezdi meselâ, nimetlere yol veren sağlığı alabilir miydi? İnsan yaşamında değeri en çok olan şeylerin göz önünde en bol olması, ihtiyaca uzak şeylerinse en uzakta ve az olması Rahmân'ın rahmet sırrı olsa gerekti. Ancak havaya burun kıvıran beşer altının peşinden koşacaktı. Bilmiyor muydu, altın olmadan yaşayıp, havasız Ve susuz yaşayamayacağını, bilirdi ama acul ve haristi. Bu dünya imtihan dünyasıydı ve gerçek hürriyetse arzu etmemeyi isteyebilmekten doğardı. Ancak beşerlikte en büyük olmanın gerçekleştirilemeyecek bir hayâl olarak kalmasına rağmen boş olanı sürekli deneme inadı ve cehâleti de saklıydı.
_Mason Cemiyetine Giriş: _Bir şahıs, kendi isteğiyle bir mason cemiyetine dahil olamaz. Aday olmak kelimesinin manası, başlangıçtır. Cemiyete giren de yola koyulmuş olandır. Cemiyete aday olacak şahıs, o cemiyetin aday organizasyonu tarafından seçilir ki bu husus cemiyetin sosyal karakterini belirtir. Yeni adaya ruhi tesirde bulunulur. Usullerin
Reklam
1.000 öğeden 381 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.