Evet arkadaşlar sizlerle bu elim ve vahim haberi paylaşmanın hüznü içerisindeyim. Öncelikle kitap özenli incelememizden geçip her satırı didik edilmek suretiyle kelime kelime okunmuştur. Ama ne yazık ki eserin sahibi-nedendir bilinmez- kendine Oğuz Atay demiş!
Peki kim bu patavatsız?
Sahte yazarımız insanlığa karşı epey sinirli, bunu ilk satırlarında çok net anlıyoruz. Galiba insanları da pek sevmiyor(hak vermemek elde değil) ama buna rağmen her şeyi sineye çekiyor.
Peki sahte yazarın foyasını nasıl ortaya çıkardım?
Bu kitapta ironi eksikti, haddinden fazla ciddiyet vardı ilk önce. Sonrasında Oğuz Atay’ın sosyal konulara üstü kapalı değindiği kitaplarının aksine bu kitapta aleni ve net bir şekilde dönemin sağ-sol ilişkilerine yer vermesi şüphelerimi destekledi. Her kitapta alıştığım karakterlerin iç dünyasına giriş yapamadan kapıda bırakılmıştım. Bakın işte burası yapbozun son parçasıydı.
Bazı yorumlarda Oğuz Atay’a başlamak için tavsiye edilir diye tansiyonumu düşüren cümlelere rastladım. Etmeyin dostlar. Bu kitap ile Oğuz Atay’ı tanıyamazsınız. Belki tanımaya giriş 101 gibi bi şeyler diyebiliriz.
Bu arada Eylembilim tamamlanamamış olsa da gerçekten dönemin üniversitelerine bakış için harika bir roman. Ben Atay’ın zekasını ironileri ile okuyucuya aktarmasına hayran olduğum için bu kitap beni tam doyurmadı. Hızlı akan bir kitap okumak isteyenlere iyi okumalar
Çünkü ben bir matematikçiyim ve içinde bulunduğum durumda bütün umudum, başıma gelenleri, bir ‘X’ bilinmeyeninin çözülebilir fonksiyonlarından ibaret olarak görebilmektir. Böylece birçok korkulu rüya hiç yaşanmamış olacaktır.