Toplumla lider ilişkisi, aynı kafeste kapalı kalmış bir insanla bir hayvanın durumundan pek farklı değildi. Diktatörlükte kafesin kapısı birden açılır ve içeri aç bir aslan atılırdı. Ama demokrasi, insanın ne tür bir hayvanla kafese kapatılacağını seçme özgürlüğüydü.
Sayfa 133Kitabı okudu
160 syf.
·
Puan vermedi
Yusuf Atılgan, Türk romanından bahsederken ismi geçilmeyecek yazarlardan bir tanesidir. Eserleri de önemli eserlerdir. Yusuf Atılgan’a postmodern yazar denmez. Tipik bir modernist yazardır. Aylak Adam’da çevresinden kopmuş, çevresine yabancılaşmış birey vardır. C. C. ve ötekiler… Anayurt Oteli’ndeki Zebercet’ten farklı olarak C. toplumu kendisi
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 20174 okunma
Reklam
172 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Yazarımız sokaklardan, öfkenin, toplumsal kavgaların bizzat içinden çıkmış; kendi tabiri ile 'sokakların uzmanı' ve insanların ne isteyip ne istemediğini çözmüş; kendini geliştirmiş, vatan, millet aşığı bir polis... Zamanında kendini çok sorgulamış ve olmak istediği kişi, topluma faydalı, ailesine bağlı, vatana hizmette kusursuz bir insan olmuş. Ve insanlarda bu konularda farkındalık oluşturmak istemiş. Ama üzülerek fatketmiş ki; insanlar öğrenmek istiyor ama zor kitaplar okumadan... Kalın ve ne dediği herkesçe anlaşılmayan kitaplardan korkuyorlar. O da dili sade, yalın bir gelişim kitabı yazmak istemiş. Ama yine onun tabiri ile bu bir kitap değil 'oyun'... Kişisel gelişim sevmeyen ben, yazarın iyi niyetini ve kâr amacı gütmeyen çabasını düşünerek okudum ve içeriğini beğendim. Yazarın cesaret ve azmini takdir ettim. Ama kitabın editörüne çok kızdım. Kitaba şöyle bir göz gezdirmiş olsa bile dilbilgisi yanlışlarını fark ederdi. İşte yayınevi önemi burada devreye giriyor. Son olarak kısaca tanımlamam gerekirse, Kürşat Göçmez kalemi ile halkımıza; insanlar arasında ayrımcılık yaptırmaya çalışan şeytana, sanal şeytana, terör şeytanına, ülkenizin gelişiminin önünde duran şeytana karşı koymak için; kendi lideri olmuş, özgüveni yüksek bireyler olmanın önemini kavratmak istiyor. Bilgili, kültürlü bireyler olarak; neyi ne için yapmalıyız sorularına yanıt bulmanın ve çözmenin bu savaşı kazanmadaki önemini vurguluyor. Ben de kendisine bu özgüveni için tebriklerimi sunuyorum.
Şeytanla Düello
Şeytanla DüelloS.Kürşat Göçmez · Mola Kitap · 20143 okunma
SOSYALİST TOPLUMDA HERKES AYNI ÜCRETİ Mİ ALIR? Hayır, herkes aynı ücreti almaz. Usta işçi, usta olmayan işçiden, ve yönetici de, işçiden daha fazla alır. Büyük müzisyen, ortalama bir müzisyenden daha fazla alır. 400 kile buğday üreten bir çiftçi, 300 kilo üretenden daha fazla; sekiz ton maden çıkartan bir madenci, altı ton çıkartandan daha fazla para alır ve bu örnekler böyle sürer gider, insanlara, yaptıkları işin nicelik ve niteliğine göre para ödenir.
17.yydan itibaren sıklaşan Osmanlı-Rus savaşları,Çerkes-Rus çatışmaları ve izlenen politikalar seyrinde uygun biçimde başlayan Çerkes tehciri,esasında 1856-64 arasında göç niteliğindedir.Çerkes beyleri sarsılan sınıfsal konumlarını kurtarabilmek ; Çerkes din adamları,İslam dininin propagandasını yapabilmek,Osmanlı devleti ise Çarlık Rusya'sına karşı vurucu güç elde edebilmek için, göç olayını adeta teşvik etmişlerdir. 1853-56 yılları arası Kırım Savaşı ve sonrasında pek çok ajan,Kafkasya'da Osmanlı Devleti'nin göçe çağrı broşürlerini dağıtırken; Padişahlarla akrabalık ilişkileri bulunan Çerkes aristokratları,yardım vaadi alıyorlardı. Osmanlı propagandası etkisiyle, Çerkes şairi Mamsırati topluma şöyle sesleniyordu : "İstanbul'a gideceğiz.Orada beyaz ekmekle bal yiyeceğiz;pirinç yemekleriyle besleneceğiz.Serbestçe yaşayacağız..." Bu ahval içinde yola koyulan sayısı 500 bin ila 1,5 milyon Çerkes topluluklarının bir kısmı Karadeniz'den Anadolu içlerine dağılır Bir kısmı marmara bölgesi üzerinden balkanlara hicret eder ; bir kısmı Adana hattını izleyip Şam,Lübnan,Filistin ve Ürdün'e gider. Uzun soluklu,son derece zahmetli,sonsuzmuş(!)gibi görünen yolculuk esnasında habire zahiyat verirler;telef olurlar. Açlık,hastalık,talan,çatışma Çerkesleri yok olmayla karşı karşıya getirir. Ne yazık ki bir başka Çerkes şairi Kosta Hetaggati öngörüsünde haklı çıkmıştır. “Sen ; sık orman içine dağılmış, Aç bir sürü gibi telaşlı, Aç gözlü ve yalnızlık içinde, Geçen yıldan kalma otları arıyorsun! Ve sen, aç bir sürü gibi yok oluyorsun! “
352 syf.
8/10 puan verdi
·
92 günde okudu
Totaliter ve baskıcı bir iktidarın kontrolünde olan Okyanusya toplumu anlatılırr. Toplum parti ve onun lideri Büyük Birader’in diktatörlüğünde sınıflara ayrılmıştır. Hiyerarşik sınıflamada ortalarda yer alan bir memur, romanın baş kahramanıdır. Doğruluk Bakanlığı’nda çalışan dış parti üyesi Winston Smith’in gözünden baskı altında yaşayan Okyanusya toplumu anlatılır. 20.yüzyılın en popüler distopik romanlarından biri sayılan roman roman üç kısmda incelenebilir. İlkin toplumda günlük hayat ve Winston’un yeri tasvir edilir. İkinci kısımda Julia adında bir kadınla yaşadığı cinsel ilişki ve parti yönetimine karşı çıkan düşünceleri işlenir. Son olarak da Winston’ın parti tarafından ele geçirilerek işkencelerle sisteme uygun bir vatandaş yapılması anlatılır. Daha önce yazdığı kurgu eser Hayvanlar Çiftliği ile 1984’ün benzer çıkış noktaları olduğunu söyleyebiliriz. İkisi de konularını II. Dünya Savaşı sonrası oluşan baskıcı yönetimler, Sovyetler Birliği’ndeki komünist rejim ve iktidar anlayışındaki yanlışlıklardan alır.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023167,4bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.