OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein
Birinci Bölüm
Cehalet Güçtür.
Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
Yeni toplumsal fikirler ve teoriler, ancak toplumun
maddi yaşamının gelişmesi, onun önüne yeni görevler
koyduğunda ortaya çıkar. Ama bunlar ortaya çıktıktan
sonra, toplumun maddi yaşamının gelişmesinin getirdiği
görevlerin çözümünü kolaylaştıran, toplumun ilerlemesini
kolaylaştıran son derece önemli bir güç haline gelirler.
Yeni fikirlerin,
“İnsanlar fikirlerin ifadesi olan iradeleri doğrultusunda, eylemleri ile tarihlerini yaparlar. Fikirleri ise, insanların içinde bulundukları maddi yaşam koşullarından, yani onların bir sınıfın mensubu olmalarından gelir.”
JOSEF STALİN-DİYALEKTİK VE TARİHSEL MATERYALİZM
Diyalektik materyalizm, Marksist-Leninist partinin dünya görüşüdür. Doğa olaylarına yaklaşışı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü, diyalektik materyalizm adını almıştır.
Tarihsel
Jozef Stalin
Anarşizm mi?
Sosyalizm mi?
[Türkçesi, "Anarchisme ou Socialisme?" (Oeuvres, t. 1, Paris 1952) adlı yazıdan "Anarşizm mi? Sosyalizm mi?" adıyla Sol Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Birinci baskı, Kasım 1974]
İ Ç İ N D E K İ L E R
7 Sunuş
9 A n a r ş i z m m i? S o s y a l i z m m
●
Ali Şeriati sözlerimin özü olarak sonlandırdığı husus: O özgür kılıcı, yaratıcı, bilinçli insan; Doğa, Tarih ve Toplum düzeni zindanlarından bilim ile kurtulur. Dördüncü zindandan ise din ile kurtulur, aşk ile kurtulur. Radhakrishnan'ın dediği gibi: Biz insanlar,insan olma ödev ve sorumluluğu ile, bir işbirliği andına çağrılıyız. Nasıl bir ahd
Geniş çaplı, uzun vadeli etkileriyle Avrupa felaketi, Amerika'da yeni bir toplumsal tip ortaya çıkardı: entelektüel mülteci. On dokuzuncu yüzyılda Yeni Dünya'ya giden biri, sınırsız imkânların cazibesine kapılmış demekti. Kendi şansını yaratmak için düşerdi yollara; ya da en azından, nüfus fazlası bulunan Avrupa ülkelerinde elinden gelmeyeni