Bağırırlar şaire:
"bir de torna tezgahı başında göreydik seni.
Şiir de ne? hıh, Boş iş.
Çalışmak, harcınız değil demek ki."
Doğrusu bizler için de
En yüce değerdir çalışmak.
Ve kendimi
Bir fabrika saymaktayım ben de.
Torna tezgahı gibidir ikili ilişkiler. Torna tezgahında bir çelik parçasına uygulanan işlemler ile ikili ilişkilerde dayatılan kurallar birbirine benzerler. Her erkeğin karşısına onun kurallarını yıkacak bir kadın çıkar.
"-Tezgâhın üstünde küçük bir torna, bir matkap, bir testere makinesi bulunacak. Eh, âlet işler el öğünür, derler.
-Dede, âleti işletecek olan da eldir, kafadır..."
bence insanlar sıkıntıların ve mücadelelerin ürünleridir,sorunlar insanın ruhunu ve özünü,bir torna tezgahının bir metal parçasını şekillendirdiği gibi şekillendirir.
VİTRİN
Neonlar! Fren ve korna sesleri! Kırılan kemikler mahzenlerde: yeni bir fosilbilim üretiliyor;
Akşam alacakaranlığında yola koyuluyor yorgun hayalet:
Devlet dairelerinden, bürolardan, tersanelerden; tapunun yeraltı çamuru ve kasveti üstlerinde, noterlerden; hâlâ uğulduyor daktiloların, torna tezgâhlarının, oto tamirhanelerinin sesi:
ah vehimlerin rahmi, ihanetlerin, kürtajların, cinayet tasarılarının, karabasanların
ve feryatların rahmi:
Patron! Ölüyorum aşksız ve kadınsız. Hayat
vapur helalarında ve karakol aynalarında akıp geçti.