Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Dünün içinde biraz yarın vardı,yarının içinde de biraz dün…Ardı arkası gelmeyen,cümlelerin önünü kesmeyen,noktalar vardı—altlı üstlü ve de arka arkaya.Bir de kahkahalar!Bir de kahkahalar vardı,tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten.Sonra ölüm,ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen.Nerede ne kadar beklediğinle,bekleyebildiğinle,alakalıydı çoğu şey.Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela;her heyecanın sonu bıkkınlık,her bulutun sonu çamur,her denizin sonu kum,her taşın sonu toz,her yıldızın sonu karanlık,her doğumun sonu mezar,her mezarın sonu bahar,her baharın sonu kış,her kışın sonu binlerce kuş,solucan,kelebek,tomar tomar adı unutulmuş çiçek…”
Sayfa 388Kitabı okudu
"Dünün içinde biraz yarın vardı, yarının içinde de biraz dün... Ardı arkası gelmeyen, cümlelerin önünü kesmeyen, noktalar vardı - altlı üstlü ve de arka arkaya. Bir de kahkahalar! Bir de kahkahalar vardı, tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten. Sonra ölüm, ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen. Nerede ne kadar beklediğinle, bekleyebildiğinle, alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela; her heyecanın sonu bıkkınlık, her bulutun sonu çamur, her denizin sonu kum, her taşın sonu toz, her yıldızın sonu karanlık, her doğumun sonu mezar, her mezarın sonu bahar, her baharın sonu kış, her kışın sonu binlerce kuş, solucan, kelebek, tomar tomar adı unutulmuş çiçek..."
Reklam
Pollyanna’ya Mektuplar Didem Madak     I. Sevgili Pollyanna,
Değişikliği önce kuşlar fark etti. Göç yollarını değiştirdiler. Ama başka yöne gitmenin de faydası olmadığını anladıklarında, oldukları yerde kaldılar. Sonra kaplumbağalar anladı bir şeylerin ters gittiğini. Kabuklarından daha az çıkar oldular. Kaplumbağalardan sonra arılar farkına vardı durumun. Peteklerini bir an önce dokudular. Balıkların dünyadan haberi olmadığını mı düşünüyorsunuz? Onlar da çabucak kavradılar olan biteni, daha derinlere yüzdüler. Yere en yakın ve en bağlı canlılar, böcekler bile gecikmedi felaketi kavramakta. Yuvalarını genişlettiler. Neler olduğunu anlamayan hiçbir hayvan kalmadığında, vakit artık çok geçti. Gök kızıllaşmış, havalar aşırı ısınmış, mevsimler değişmişti. Toz fırtınaları ve çamur yağmurları her geçen gün artıyordu. Ağaçlar yapraklarını döküyor fakat çiçek açmıyordu. Ekilen buğdaylar boy vermiyordu. Kazılan topraktan patates çıkmıyor, besin bulamayan yer altı canlıları sürüler hâlinde dışarı çıkıp yiyecek arıyordu. Diğer hayvanlar da onları avlıyordu...
Sayfa 7
"Dünün içinde biraz yarın vardı, yarının içinde de biraz dün.. Ardı arkası gelmeyen, cümlelerin önünü kesmeyen noktalar vardı, -altlı üstlü ve de arka arkaya. Bir de kahkahalar! Bir de kahkahalar vardı, tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten. Sonra ölüm, ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen. Nerede ne kadar beklediğinle, bekleyebildiğinle alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela; her heyecanın sonu bıkkınlık, her bulutun sonu çamur, her denizin sonu kum, her taşın sonu toz, her yıldızın sonu karanlık, her doğumun sonu mezar, her mezarın sonu bahar, her baharın sonu kış, her kışın sonu binlerce kuş, solucan, kelebek, tomar tomar adı unutulmuş çiçek..."
Sayfa 388 - Yapı Kredi Yayınları
"Nerede ,ne kadar beklediğinle , bekleyebildiğinle , alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela ; her heyecanın sonu bıkkınlık , her bulutun sonu çamur , her denizin sonu kum , her taşın sonu toz , her yıldızın sonu karanlık ,her doğumun sonu mezar , her mezarın sonu bahar , her baharın sonu kış ,her kışın sonu binlerce kuş ,solucan ,kelebek ,tomar tomar adı unutulmuş çiçek..."
Sayfa 388 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Birliktelikmiş, yaşlılıkmış, yalnızlıkmış, ölümmüş, ne önemi vardı ki bütün bunların? Yeterince uzun bekleyince, hiçbirinin anlamı kalmıyordu; kalmayacaktı. Ruhumu sarartacak kadar derin bir nefes çektim sigaradan. Aklım bulandı. Dünün içinde biraz yarın – ondan vardı, evet. Dünün içinde biraz yarın vardı, yarının içinde de biraz dün... Ardı arkası gelmeyen, cümlelerin önünü kesmeyen, noktalar vardı – altlı üstlü ve de arka arkaya. Bir de kahkahalar! Bir de kahkahalar vardı, tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten. Sonra ölüm, ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen. Nerede ne kadar beklediğinle, bekleyebildiğinle, alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela; her heyecanın sonu bıkkınlık, her bulutun sonu çamur, her denizin sonu kum, her taşın sonu toz, her yıldızın sonu karanlık, her doğumun sonu mezar, her mezarın sonu bahar, her baharın sonu kış, her kışın sonu binlerce kuş, solucan, kelebek, tomar tomar adı unutulmuş çiçek...
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İç dünyamdaki görünüm kırıyordu kolumu kanadımı. Bütün geçmişim geçiyordu gözümün önünden, bir ruh perişanlığı görünümü, vahasız bir çöl. Soğuğa dayanamayan bir çöl demek daha doğru olur. Bir ufuktan ötekine, kapağın şu kenarları, hiçbir şey yok, bir çiçek bile, kimi yerde kupkuru toprak, kimi yerde toz, kimi yerde çamur. Benim suçum mu bu? Yalnız
Sayfa 83 - Yapı Kredi Yayınları, Çevirmen: Bertan Onaran, 2. Baskı, Nisan 2022
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tomurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemlerin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 108Kitabı okudu
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.