Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
288 syf.
·
Puan vermedi
Bir SESSİZ EV Destanı:
*İncelemem ipucu içermemektedir. İpucu sanılabilecek detaylar kitabın başlangıç sayfalarında okuyucuya zaten verilmiş olan bilgilerdir. Öncelikle Sevgili Orhan Pamuk'un, sadece bu kitabı için bile olsa, aldığı Nobel'i her zerresine kadar hakettiğini düşündüğümü söyleyerek, kitap hakkında birkaç satır karalamak isterim. Sessiz Ev, Orhan Pamuk'un
Sessiz Ev
Sessiz EvOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma
“Kötü kitap iyi kitabı her yerden kovuyor” Yayınevleri ülkedeki yayın hayatını Bir Gün’e yorumladı. Yayıncılar, çok satan kitapların nitelikli edebiyatın önüne geçtiğini vurguladı Türkiye'de geçtiğimiz yıl kişi başına düşen kitap adedi 8.4’tü. Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin verilerine göre, yayın sektörleri arasında Türkiye 11. sırada. TÜİK
Reklam
“Atatürk’ün düşüncesini ve eserinin taşıdığı anlam ve değeri gerçekten anlayabilmek için iki ayrı evreni kapsayan geniş bir bilgiye gerek vardır: Batı’nın hümanist değerlerini olduğu kadar, kuramsal eserlerden çok, günlük yaşamın gerçekliğinde beliren İslam’ın ruhunu tanıma zorunluluğu vardır. Ruhuna erişilmesi ne kadar zor olursa olsun, Nutuk Atatürk’ün kişiliğini ortaya koymak isteyen için en önemli kaynaktır.” (137) (137) Suat SİNANOĞLU, Türk Hümanizmi, Ankara, 1980, s. 43.
Sayfa 59 - Togan YayınlarıKitabı okudu
"BEYAZ TÜRKLER ŞAŞKIN!.."
“Her ne kadar Atatürk’ün laik, milliyetçi dünya görüşünü kıyısından köşesinden yakalamışsam da ben İsmet Paşa’nın lâik-hümanist tezgâhında şekillenenlerdenim... Hamurum, Anadolu arşipeli ve ilkçağdan yoğrulmuştur! Cumhuriyet aydınının "insan zekâsının aslına" inmek iştiyâkıyla yanıp tutuştuğu yıllar, 1940’lar. Milletin kurtuluşunun "Nev Yunanilik"te olduğuna iman edildiği yıllar... Kadim Yunan ve Latin kültürü, Türk kültürüyle kaynaştırılacak, böylece oluşturulacak alaşım ışığında "evrensel vatandaş" yaratılacaktı... Maarif Nazırımız Hasan Âli Bey, Yakup Kadri Bey, "Türk hümanizmi"nin mimarları... Lise müfredatına eski Yunanca ve Latince ekletmek için verdikleri mücadele destansıdır! Amaçlanan ise Türk halkımız için düzenledikleri yeni kültürle halkı 1923 öncesinin seçkinci Osmanlı ve kaba Türkmen kültürünü aşacak hale getirmek! Ne Nedim ne de Karacaoğlan! Sofokles’te buluşma! Ne muhteşem rüya! "İnsan zekâsının aslı Yunan’dadır inancıyla yetişen asimilasyon gönüllüleriydik biz. Ehlisünnetten ayrılacağımız belliydi. AK Parti fenersiz yakaladı bizi! Şaşıp kalmamız bundandır!”
124 syf.
·
Puan vermedi
·
30 saatte okudu
Bu eser sayesinde, tarihe geçmiş bir savaşı bir de karşı tarafın gözünden izleme fırsatı buluyorsunuz. Savaşlara her zaman hümanizmin penceresinden bakmaya çalışmışımdır. Birileri çıkarları için, emperyalizm ateşleri yakıyor. Sonucunda ise ateşi yakan el değil de hayatlarının baharında körpecik gençler tutuşuyor, o ateş en sonunda ailelerinin ocaklarına düşüyor... "Hayatlarının baharında, en parlak zamanlarında hayatlarını öylece veriyorlardı..." diyor günlüğün sahibi John Monaghan. Bizde ise bunu şöyle dile getirmiş İhsan Ozanoğlu: "Kimimiz nişanlı kimimiz evli off gençliğim eyvah!" İşte iki taraftan da dile getirilmiş bu sözler ne demek istediğimi anlatıyor. Ama en nihayetinde her milli şuura sahip Türk evladı gibi burada da hümanizmi bir kenarı bırakarak,topraklarını savunurken hayatını kaybeden binlerce şehidimize yas tutuyorsunuz. Allah hepsinin mekanını cennet eylesin. Tüm bunlardan bağımsız olarak kitap hakkında olumsuz bazı düşüncelerim var. Yazar, Elinde "günlük" gibi değerli birincil el kaynak varken, bu günlüğü sadece çevrip bırakmayı tercih etmiş. Oysa böylesine önemli bir belgenin altına tarihi bilgiler içeren parantezler açılabilirdi diye düşünüyorum. Ve ve ayrıca kitaplarda genel olarak en çok muzdarip olduğum konu ise yine ve yeniden yazım yanlışları :) o kadar fazlalar ki sevgili editööör sevgili editör diyorum:)) İncelemeyi yazardan bir cümle ile sonlandırmak istiyorum: "21 Ağustos 1915'te hayata gözlerini yuman John Monaghan, Gazi Mustafa Kemal'in ifade ettiği gibi artık Türk topraklarının bir evladı olarak Çanakkale'de yatmaktadır." Ruhları şad olsun.
Ölümün Seyir Defteri
Ölümün Seyir DefteriJohn Monaghan · Yeditepe Yayınevi · 201562 okunma
Hümanist devrim, toplumda radikal bir '' ihtilal'', köklü bir değişmedir. Sonunda '' Türk hümanizmi'', '' bu fikir akımı'', yeni bir eğitim sistemiyle gerçekleştirecektir.
Sayfa 276 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Türk hümanizmi, '' Batı'nın başlattığı'' değerler sisteminden ibarettir. '' batılı olmayan toplumlara yayılışı tarihi, gelişimini, evrensel gelişimin ta kendisidir.
Sayfa 275 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Türk hümanizmi, "ilk İtalyan hümanizmine uygun olarak, Yunan ve Roma klasikleri" ile başlamalıdır. Kaynak budur, bu bir "düşünce düzeyi"dir.
Gençliğin üzerinde olumsuz etkilerini önlemek için, toplumun yeni bir biçimde eğitilmesine bilinçli olarak çalışılırken, klasik okula en yakın ilgiyi göstermekten geri kalmamak gerekir.
Ona göre güçlü bir milli inşa ancak hümanizmin kazandıracağı hüner­lerle gerçekleşebilir; o hünerlerin içselleştirilmesini de ancak sağlam bir milli bilinç sağlayabilirdi. Onun hümanizmi, "Türk hümanizması" idi. Milliyetçilik­ te, kuşağının ve siyasi sınıfının insanı olarak, tipik ve sıradan bir etno-merkezcilikten fazla uzaklara gitmiş değildi.
Reklam
“Vaktiyle kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. Madem ki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki muvakkat ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki madem ki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız müddetçe şen ve şatır olalım. Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat telakkisini tercih ediyorum, fakat şu kayıtlar içinde.. Hayatta tam zevk ve saadet ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, saadeti için çalışmakta bulunabilir.” ••Mustafa Kemal ATATÜRK••
Sayfa 277
Prof.Dr. Suat Sinanoğlu'nun yazdığı Türk Hümanizmi isimli eserle anlaşılıyor ki bunlar her insanın sevdi ,müslümanı sevemedi. Her türlü kıyafete evet dedi, başörtüsünü itiyor. Her günahı çağdaşlık diye bağrına basarken, her türlü sevaba cephe alıyor. İşte asıl anarşi budur .
Sol düşünce de, eylem adamının ötesinde fikir adamını göremedi ve devrimin fesi çıkarıp şapkayı giydirmekten öteye gitmeyen bir başarı kazandığı görüşünde Atatürk devrimini küçümsemede sağ düşünce ile birleşti.
Talât Sait Halman'a göre Marksist eleştiri Orhan Veli’yi geriye itmekte, Nâzım Hikmet’in tek olarak görünebilmesi için, önemsizleştirmektedir. Oysa Orhan Veli şiirimize yüzyıllarca egemen olan romantizmi yıkan, somut ve belirgin bir hümanizmi sanatımıza getiren adamdır; ilk kentli halk ozanıdır o, ilk laik Türk şairi, şiirimizde ironi sanatının ilk büyük temsilcisi; yapıtında “organik ilişki”yi, “estetik bütünlüğü” kuran ilk şair.
Türklerin, yayıldıkları yerlerde değinmedikleri din de kalmamış gibidir : Şamanizm, Budizm, Judaizm, Maniheizm, Hıristiyanlık, Müslümanlık. Türkler, ya bu dinlerin ruhanî olanlarıyle uyuşamamışlardır (Hıristiyanlık gibi); ya ruhanî olanların heretik sayılan şekillerini almışlardır (Maniheizm gibi); ethnik yanı üstün olan bir dine girmişlerse ya onun içinde kaybolmuşlardır (Judaizm gibi; fakat bu din' kabul eden Hazar hükümdarlarının din siyaseti gene de çok-dinciliği gütmüştür); ya da ethnik yanını kaybeden dine girip onu ya hukuk şekline ya da tasavvuf hümanizmi şekline sokmuşlardır.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.