‘’2. Türk tarihi ve harsı — Türk tarihi Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla başlamaz. Ondan evvel büyük bir Türk mazisi ve medeniyeti vardır. Türk milletinin Osmanlılardan çok evvel başlayan tarihlerini, ahlak ve adetlerini, lisan ve edebiyatların, İktisadi vaziyetlerin tetkik etmek lazımdır. Cengiz, Atilla, Timur, Türk dumanlan tarafından yazılmış tarihlerin isnad ettikleri vahşetlerden tenzih edilmelidir. Türk şiirlerinde, masallarında, romanlarında Turanın asli tipleri, çağlayan dereler kenarına, muhteşem ormanlar yanına kurulmuş baba çadırları, üstünde at ve koyun sürüleri otlayan yüksek otlu çayırlarda ecdada kabilelerin yavaş yavaş göçmeleri, bütün mirasları can çekişen ataların elinden teslim alınmış yalınkılıcından ibaret eski Türklerin yenilmez şecaatleri, sonsuz fedakârlıkları canlandırılmalıdır. Kafkasya’da, Volga, kıyılarında, Türkistan’da, İran’da ve diğer bütün Türk illerindeki Türkler arsasında şimdilik bir tarih, dil ve hars beraberliği olduğu kanaati milli vicdanlarda şuurlanmalıdır (P. Risal’in ≪Türkler Milli Bir Ruh Arıyorlar≫ adlı eserinden Türk yurdunun yaptığı tercümenin bir hulasası)’’
Eski dinlerde sihir muhterem olduğu için, o zamanın Toyonizmi akliyye felsefesini, Şamanizm'i de şer'iyye felsefesini vücuda getirmişti. Eski Türklerde iki felsefi sistem vardı ve bunların biri dinden, diğeri sihirden doğmuştu.
Reklam
Milliyetçilerin dikkat edecekleri ikinci önemli nokta da, tarihi yanlış yorumlamamaktır.İnkılâpçılar Osmanlı-Türk kültürünü millî karakterden uzaklaşmakla Arap ve Fars kültürüne tabi olmakla suçluyorlar.Osmanlı medeniyeti karşısında ondan daha üstün bir Arap ve Acem medeniyetinde veya kültüründen bahsetmek pek gülünç olur.O devirde biz mensup olduğumuz medeniyet dairesinin merkezi ve yıldızı idik
’’Turan kıtasının ülkeleri arasında gidip gelmek için hiçbir engel yoktur: Ne aşılmaz dağlar, ne geçilmez ırmaklar, ne geçilmez göller, ne de denizler vardır. Macaristandan Mançurya’ya kadar gayet geniş bir kıta vardır ki Türk atına binerek bu kıtanın bir ucundan öteki ucuna kadar hiçbir engele rastlamadan gidebilir.’’
’’Türkler’in coğrafi sahası o kadar geniştir ki, Türkler için yalnız bir türlü coğrafi muhit gösterilemez. Türklerden henüz Sibirya’nın buzlu çöllerinde yaşayan Yakutlar bulunduğu gibi henüz Altaylarda yaşayan Barabenizler vardır. Bunların fevkinde Kara Kırgızlar, Kırgız Kazaklar, Başkurtlar, Karakalpaklar ve Türkmenler gelir. Bunlar henüz il hayatı yaşamaktadırlar. Bunların üstünde Tarancı’lar, Sart’lar, Kaşgar Türkleri, Şimal Türkleri, Özbekler ve Türkiye Türkleri gelir.’’
’’Göktürklerle Oğuzlar’ın ataları demirci idiler. Demirciye, Moğollar (darhan) derlerdi. Dokuz atası demirci olan adam şaman olurdu. Şamanların büyüklerine (Tarhan) adı verilirdi. Bundan anlaşılır ki, demircilik eski Türklerce san’atların en muhterimidir.’’
Reklam
Geri193
937 öğeden 931 ile 937 arasındakiler gösteriliyor.