Osmanlı İmparatorluğu bir Türk imparatorluğu değildi. Hatta tabir caiz ise, imparatorluğu teşkil eden milletlerin en saygın olmayanı Türklerdi. Dini bakımdan da biraz Yahudi varsa da çoğunluğu çeşitli mezheplerden olan Hıristiyan milletler tek tek Osmanlı İmparatorluğundan ayrıldılar. Yunanlılar ve Bulgarlar gibi. Her ne kadar Müslümanlar içinde ve Avrupa’dan uzak yerlerde Ermenistan gibi bazı gayrimüslim gruplar kaldılarsa da, bunlar da için için kaynıyorlardı. 20. yüzyıl gelince, bu milli ayrılık şuuru Müslümanlara da sıçradı; Amavutlar, Araplar ve Türkler. Türk diyorum, belki biraz tuhaf kaçacak ama Genç Türklerin ve sonra da bazı Türk partilerinin hedefi, Osmanlı İmparatorluğu’nun dışında milli bir Türk devleti kurmaktı. Ortalıkta, kala kala Kürtler kaldı. Haliyle Kürtler de kendilerine bir çare bulup, vatanlarını korumak düşüncesine girdiler. Kürtlerin telaşı daha büyüktü. Çünkü Suriye ve Irak Araplarının ve Türkiye’de Türklerin üzerinde yaşadıkları topraklar bunların anavatanları değildi. Ama Kürtlerin yaşadığı topraklar, başlangıcı bilinmeyen onbinlerce yıldan beri anavatanları idi ve Kürdistan’dı.