Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı İmparatorluğu bir Türk imparatorluğu değildi. Hat­ta tabir caiz ise, imparatorluğu teşkil eden milletlerin en saygın olmayanı Türklerdi. Dini bakımdan da biraz Yahudi varsa da çoğunluğu çeşitli mezheplerden olan Hıristiyan milletler tek tek Osmanlı İmparatorluğundan ayrıldılar. Yunanlılar ve Bulgarlar gibi. Her ne kadar Müslümanlar içinde ve Avrupa’dan uzak yer­lerde Ermenistan gibi bazı gayrimüslim gruplar kaldılarsa da, bunlar da için için kaynıyorlardı. 20. yüzyıl gelince, bu milli ay­rılık şuuru Müslümanlara da sıçradı; Amavutlar, Araplar ve Türkler. Türk diyorum, belki biraz tuhaf kaçacak ama Genç Türklerin ve sonra da bazı Türk partilerinin hedefi, Osmanlı İmparatorluğu’nun dışında milli bir Türk devleti kurmaktı. Orta­lıkta, kala kala Kürtler kaldı. Haliyle Kürtler de kendilerine bir çare bulup, vatanlarını korumak düşüncesine girdiler. Kürtlerin telaşı daha büyüktü. Çünkü Suriye ve Irak Araplarının ve Türki­ye’de Türklerin üzerinde yaşadıkları topraklar bunların anava­tanları değildi. Ama Kürtlerin yaşadığı topraklar, başlangıcı bilin­meyen onbinlerce yıldan beri anavatanları idi ve Kürdistan’dı.
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Reklam
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
Nakşibendi tarikatı
Geleneksel cemaatlerin en önemlisi, 14. yüzyılda Buhara’da kurulan Nakşibendi tarikatıdır. Kurucusu Muhammet Bahattin Nakşibendi’dir. Türkiye’de cumhuriyet rejiminin kurulmasından sonra, bütün cemaatlerin, yani (yeniden bir araya gelmenin ve yaygın dinî pratiklerin mekânları olarak) “tekke” ve “ziveyeler”in doğal temsil yolları yasaklanınca, Nakşibendi tarikatları gizli faaliyetler yürüttü; Nurcular gibi onlar da, cumhuriyetçi rejim 1938’de Dersim’deki isyanı bastırana kadar uzun bir süre Kürtlerin bağımsızlığını bekledi. Bugün dünyada ve Türkiye’de en büyük ve geniş cemaat Nakşibendi’dir: En ünlü “Şeyh”lerden biri olan Şeyh Nazım, Kuzey Kıbrıs’ta yaşıyordu, Türkiye’ye dönmesi yasak ve birçok kez de Kıbrıslı Türk yetkililer tarafından tutuklandı. Diğer liderlerden bazıları Avrupa ülkelerinde yaşıyor ve bu da gösteriyor ki tarikatın faaliyetleri Türkiye’nin sınırlarını aşmış durumda. Ritüellerini yapmak için gizli toplantılarla bir araya gelerek küçük ve militan gruplar halinde örgütleniyorlar; yayın faaliyetlerinde, Kur’an kurslarının örgütlenmesinde, dinî vakıf ve öğrenci yurtlarının kurulmasında alenen yer alıyorlar.
Sayfa 243 - İletişim Yavınları 1.Baskı, 2020, İstanbul (E-Kitap)Kitabı okudu
Hâlâ cayırdayarak yanan bu kanlı yüzyılın bitmesine beş yıl kaldı. 2000’li yıllar kapıda. Yüzlerce musibete rağmen hiçbir ders çıkarılmamış gibi milliyetçilik, etnik temizleme, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık sürüp gidiyor. Irak’ta kanlı bir diktatör tüm bir şehrin üstüne saldığı zehirli gazlarıyla beş bin Kürdü, tüm bir şehrin sakinlerini katlediyor. Almanya’da ırkçıların tutuşturduğu evlerde Türk aileler diri diri yakılıyor. Yine ırkçılar dünyanın her yanında Musevi mezarlarını ve sinagoglarını yakıp yıkıyor, katledilmiş Musevilerin bir mezara bile sahip olmasına tahammül edilmiyor. İsveç’te ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde yabancı düşmanları camileri, göçmen derneklerini ve lokallerini bombalıyor. Fransa ve İngiltere’nin kolonileri olan mağrip ülkelerinden ve Hindistan, Pakistan, Uzak-Doğu’dan gelen göçmenleri toplumdan dışlamak için her şeyi yapıyor. Bosna’da Müslüman Boşnak köyleri tümden boşaltılıyor, sakinleri toplama kamplarına dolduruluyor, Avrupa’nın en önemli çok kültürlü merkezlerinden biri olan Saray Bosna durmadan bombalanıyor, ekmek kuyruğunda bekleyen halk bombalarla katlediliyor. Türkiye’de hiçbir kültürel hakka sahip olmayan Kürtlerin, isimleri çoktan türkçeleştirilmiş iki bin civarında köyü topyekün boşaltılıyor, ormanlar yakılıyor. Çok renkli bir mozaiğe sahip Lübnan’da dini ve etnik gruplar birbirine düşman hale getiriliyor.
Gerçekten de Türkiye’de demokrasinin bazı kesintilerle de olsa başarıyla kurulmuş ve sürdürülmüş olması, yalnızca Türkiye seçkinleri arasındaki anlık çıkar ve fikir birliğinin bir sonucu değildir. Bu başarının nedeni, daha ziyade, geleneksel inançların, değerlerin ve ortak hareket biçimlerinin demokraside yer alan toplumsal uzlaşma, temsil ve
Reklam
ALTINCI FİLO Küçük tedbirlerle mühim arızaların giderilmesi, çok defa mümkündür. Işığın yerini değiştirmek gözlerin yorulmasını, kışın yün fanila giymek, üşümekten doğan türlü hastalıkları önler. Sobaya yapışan bir çocuk için tedbir onu azarlamak yahut dövmek değil, sobanın çevresini parmaklıkla çevirmektir. Toplum hayatında buna benzer
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.