Oğlunun uzun zamandan beri hayatta olmadığını, savaşta öldüğünü söyleyemedi. Biraz daha; birkaç dakika daha yaşatmak istiyordu onu gönlünde. Sonra her şeyi anlatırdı, acelesi yoktu bu işin..
Biliyor musun kalbim artık
Bir kuş gibi çırpınarak pencere önlerinde
Titrek kanatlarıyla umudun
Düşmüyor bekleyişin hayal camlarına
Gelmene yakın saatlerde.
Hayat dolduruyor her boşluğu kendince
Bir başka başlangıçla
Tutuşmak üzere yeniden
Pembe üflemeleriyle bir ince soluğun
Soğuyor acılar bile..
Kadın dikişini bitirdi, her şeyi toplayıp yatak odasına götürdü. Oblomov bu çeşit konuşmalarla ona, ısınmak için bir ateşe yaklaşır gibi, gittikçe daha fazla sokuluyordu. Bir gün o kadar fazla sokuldu ki az kalsın bir yangın, hiç değilse bir tutuşma oluverecekti. Odasında bir aşağı bir yukarı yürürken kapıdan Agafya Matveyevna'nın