Budalalık düzdür, kurnazlıkdan yoksundur; zeka hileye, sinsiliğe başvurur. Akılda namussuzluk, aptallıkta doğruluk, namus vardır. Beni umutsuzluğa vardıran durumu ne kadar budalaca ortaya seversem o kadar karlı olurum.
Lord Henry güldü.” Başkaları için iyi şeyler düşünürüz çünkü kendimiz için korkarız. İyimserliğimizin kökeninde korkudan başka bir şey yoktur. Cömert olduğumuzu düşünürüz çünkü bizim yararımıza olabilecek bazı erdemleri komşumuzun gelir hanesine yazmaktan çekinmemişizdir.
Sıradan insanlar olgunlaşmak için, hayat kendilerine sırlarını açıncaya kadar beklerlerdi ama seçilmiş, küçük bir azınlığa hayatın gizleri, o gizleri örten perde açılmadan önce açıklanırdı. Bazen bunu sanat yapardı, özellikle de tutuklularla, zihin gücüyle doğrudan ilgilenen edebiyat sanatı. Ama ara ara karmaşık bir kişilik çıkar sanatın görevini üstlenirdi, kendince gerçek bir sanat yapıtı niteliği taşırdı, şiir gibi, heykel ve resim sanatı gibi, hayatın da olağanüstü güzel başyapıtları vardı.
Platon şöyle yazar: “ Bir insan ancak güzelliği görünür kılan şeyin ne olduğunu fark ederek güzelliğin ayırdına vardığı zaman, görünürdeki üstünlüğünü değil gerçek üstünlüğünü görmenin heyecanını yaşar”
O zaman, Harry, tuhaf bir duyguya kapılıyorum, sanki bütün ruhumu birine teslim etmişim ve o kişi, paltosuna iliştirdiği bir çiçek gözüyle bakıyor ruhuma, kendini beğenmişlik duygusunu okşayan bir süs, bir yaz günü süsü gözüyle.”