Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Son zamanlarda okuduğum şiir kitaplarından bana en çok hitap eden, en çok özümsediğim ve duygularla boğuştuğum bir şiir esintisi oldu Monna Rosa. Kitabın hacmi küçük ama defalarca okunmaya değer şiirlerden oluşuyor. Hatta Monna Rosa kitabı Türk edebiyatının en iyi şiir kitapları listesinde yer alıyor.
Kendimi Sezai Karakoç'un kaleminde
Mavi Tüy, daha önceki okumuş olduğum Martı kitabının yazarı olan Richard Bach'ın serisi gibi olmuş. Insanların düşünceleriyle yapabileceklerini metafor şeklinde anlatması biraz daha ilgi çekici kılıyor aslında. Kitap kahramanlarından Donald'ın bir mesih olduğu düşünülüyor fakat o sadece her insanın onun da yapabileceklerine inanıyor.Richard ile yaptıkları düşünce eyleminden sonra aslında herşeyin sadece düşünceden ibaret olduğunu gösteriyor. Demem o ki düşünce yolunuzu odaklandirarak suda yürüyebilir fakat toprakta da boğulabilirsiniz...Okur kalın.
127 syf.
10/10 puan verdi
İmam Gazali bu kitabında Allah'ın yarattıklarına bakıp, düşünüp, tefekkür edilmesini sağlıyor. Allah'ın hiçbir şeyi gözden kaçırmadığına inanıp ibret almaya yardımcı olan bir eser. Benim etkilendiğim birçok konu var. Bunlardan bir tanesi gökyüzüne bakmak oldu. Bu bakış Allah'ı hatırlatır, mutluluk verir, şüphe, korku, gerilimi azaltır ve insanı teselli eder. Aynı şekilde toprağın yaratılışı muhteşemdir. "Allah'ın yeri yumuşak yaratmasındaki rahmetinden bir diğeri, insanların ihtiyaç duyduğu yerlerde kolayca kuyu kazabilmeleridir", "yolculuğu mutluluk içinde yapılacak derecede kolaylaştırılmasıdır." (28. sayfa). Eğer toprak sert olsaydı, hem insanlar, hem hayvanlar, hem de bitkilerin yetişmesi için zor olurdu. Beni etkileyen bir diğer konu dağların yaratılışı ve suyun, nehirlere akması oldu. Bazı dağlarda sular muhafaza edilir, diğerlerinin üzerinde sular kar ve buz şeklinde bulunur. Sıcaklık onları eritir ve böylece pınarlar ortaya çıkar. Gerçekten düşününce çok şanslıyız. Acaba yeterince şükür ediyor muyuz? :) Havanın bazen yağışlı ve bazen de güneşli olması işleri de düzene koyar. Allah'ın yaratmasında bir düzensizlik bulamayız. Gerçekten inananlar için hikmet ve ders vardır. Ateşin yaygın bir tehlike olmasından dolayı da sınırlandırmış ve cisimlere stoklamıştır. Gazali aynı şekilde insan vücudu, hayvanlar ve bitkilerden de bahsetmiştir. Hepsinde birer özellik var. Örneğin, kuşların bacaklarında tüy yoktur çünkü yem bulmak için sulu ve çamurlu yerlere de konmak zorunda kalırlar. Tüylü olsaydı, ıslanıp çamur oluşabilir ve uçmaları zorlaşabilirdi. Subhanaallah, şahane!
MARTI JONATHAN LIVINGSTON / RICHARD BACH
"Yavaş yavaş uçuyordu ki yine hızı kesildi ve düşecek gibi oldu. Fakat hiç utanmadı bundan, çünkü Martı Jonathan Livingston sıradışı bir kuştu."
Sıra dışı bir martının hikayesi.
Görünümü diğer martılarla aynı ama düşünceleri diğerlerinden farklı bu yüzden sıradışı.
O yapabileceklerinin farkında.
NOT : Okuduktan sonra kum taneleri gibi dağılıyorsunuz...
NOT : Şükrü Erbaş ile tanışmamış olanlar , lütfen gecikmeyin.
Melih Cevdet Anday'ın dediği gibi
" bir hoş bilmece içinde yaşadım. "
Kum ile Su kitabının ilk incelemesini yapmaktan dolayı onur duyuyorum. Şükrü Erbaş'ı öve öve dilimde tüy bitti ama sonuna kadar devam okumaya da övmeye de...
Yine harika bir eser yaratmış yazarımız. Ne yaşadın bu kadar be adam dedim. Bu kadar mı yürekten yazılır bir eser. Kitaptaki bazı şiirleri önceki kitaplarda da var ve yine okuyorsunuz sanki ilk heyecan gibi. Sanki tanıdığınız sevdiğiniz bir dostu görmüş gibi... Her şiiri ayrı güzeldi bir de yazıları yok mu... Yazıları okuyunca neler yaşıyorsunuz neler. Kıymetini bilerek okuyorum sayın Şükrü Erbaş ve eminim ki kıymetini bilerek okuyanlar da vardır. Bana yaşattığın her duygu için teşekkür ederim...
80 syf.
9/10 puan verdi
Yaşamaktan vazgeçmiş ya da hiç başlamamıştık, bilmiyorum
Ayşegül Çelik. 80 küsür sayfaya 16 hikaye sığdırmış. Anlatılan öyküler farklı gibi görünse de dönmedolaplar, lunaparklar, umutlar, yakarışlar, hamile karnındaki çocuğa böcek yakıştırması aynı öykünün içinde olduğumuz hissini veriyor. Normalde kelimeler, cümleler değişir farklı öyküler
Bay Süskind yine çok kısa ama çok güzel yazmış, sevmeyip n'apalım merkez. Bir Jonathan Noel'imiz var ki, dillere destan... Psikolojisi bozuk bu adamcağızın belli, başına tüy konsa yıldırım düştü sanıyor. İkinci bir dert vermeye ne gerek vardı Sayın Süskind, yazık değil mi bu adamcağıza. Allahtan tüm hikaye aşağı yukarı 24 saat içerisinde bitiyor da, daha fazla acı çekmeden tamamlıyoruz bu çılgın(!) günü. Koku, Kontrabas ve Güvercin; üçünü de çok sevdim, tavsiye ederim. =)
when candan erçetin said “bu dünyada ölümden başkası yalan,” i really felt that. kitap taze bitti... çok mutsuzum... ne kötü bi insanmışım da ben şu tüy siklet kitabın ortalarından sıkılıp eaah çabuk bit artık diye geçirmişim içimden... ivan ilyiç senin için çok üzgünüm ama yemin ederim ben de gelcem yanına bir ara. herkes gelcek ki. çok üzgünüm çok... bu dünyada ölümden başkası yalan... saol candan erçetin tolstoy referansın için canım.
Bu kitabı iki kez okudum ikisinde de farklı şeyler hissetim.Acı öyle güzel tasvir edilmiş ki satırlar zihninizi,yüreğiniz kaplıyor bazıları bir ok gibi saplanıyor bazen bir tüy gibi okşuyor. Tamamıyla capcanlı bir kitap. Acı,hasret,özlem,aşk,zorunluluklar...
Sadece bir tavsiye de bulunmak istiyorum bu kitabı okuduktan sonra da -eğer merak ederseniz- Yusuf ile Züleyha’nın aslını okumalısınız. Merak etmezsenizde olayın tamamen böyle olduğunu varsaymayın. (Kitaptaki bilgiler yanlış değil ama bilinenden ötesi var ya yazarın düşünce dünyası kaynaklı ya da çok sağlam olmayan bazı diğer kaynaklardan ötürü olabilir.)
