Çünkü flört gerçek beraberliği aksettirmez. Gerçek hayatın aynısı olarak yaşanabilse evliliğin nasıl gideceğine dair ipuçları verebilir. Oysa flört, resmen gerçek hayatta olunandan farklı bir kişiliğin sergilendiği bir dönemdir. Taraflardan biri, günün yirmi üç saatinde tek başına, sessiz ve sakin bir hayat sürüp, biriken sohbet ve gezme ihtiyacını bir saatlik buluşmaya saklıyorsa, o bir saatte çok konuşkan, canlı, eğlendirici davranabilir. Çıktığı kişi de canlı, atak, sosyal, insanlardan hoşlanıyorsa, onun gözüne hoş görünebilir. Ama iş evliliğe gelince, o hareketli görünen kişinin günde ancak bir saat gezmeye ve sohbete tahammül edebildiği, aslında çok durgun ve sakin bir hayatı sevdiği açığa çıkar ve sürtüşmeler çekişmeler o noktada başlar."
Kitap hakında alıntı ...... Vera Pavlovna'ya göre kadının mutluluğu, duygularını dile getirebilmesinde, aşkta eşit olmasında değildir. Erkekle toplumsal eşitliğini her bakımdan sağlamadıkça mutlu olamaz kadın. Eşitliğin olmadığı yerde gerçek aşk ve mutluluk da yoktur. Kadına saygının olmadığı yerde, aşkın sevinci de yoktur. Nasıl Yapmalı, Nikolay
Reklam
Zaman denen şeyin ne tür bir sihirbaz hilesi olduğunu bir kere daha anlıyorum. Artık altmış altı yaşındayım, Nikko. Senin bulunduğun noktadan ileriye bakıldığında altmış altı yıl çok uzun bir süredir. Senin hayat tecrübenin üç katından fazla. Ama benim bulunduğum noktadan bakıldığı zaman, yani geçmişe doğru bakıldığı zaman, bu altmış altı yıl, tıpkı şu dökülen kiraz çiçeklerine benziyor. Hayatım alelacele çizilmiş, ama vakit yetmediği için ayrıntıları doldurulamamış bir resme benziyor. Vakit. Elli yıl önce… oysa daha dün gibi… gene bu yamaçta babamla birlikte yürüyordum. O zaman henüz kiraz ağaçları yoktu. Daha dün gibi… oysa başka bir yüzyıl. Rus donanmasına karşı zaferimizi kazanmamıza daha on yıl vardı. Büyük savaşta müttefiklerden yana savaşmamıza ise yirmi yıldan çok zaman vardı. Babamın yüzü gözümün önüne geliyor. Anılarımda hep başımı kaldırıp onun yüzüne bakıyorum. Küçük elimi kavrayan elinin ne kadar büyük ve kuvvetli gördüğünü hatırlıyorum. Sanki sinirlerimin de kendi belleği varmış gibi göğsümün ta içinde hissettiğim bir başka anım da… babama onu ne kadar sevdiğimi bir türlü söyleyemeyişim. Bu kadar açık ve dünyasal kelimelerle konuşma âdetinde değildik. Babamın sert fakat hassas profilinin her çizgisi gözümün önünde. Elli yıl. Her biri önemsiz bir sürü şeyle dolu. Asıl önemli olanlar belleğimden yıkılıp gitmiş. Zaman zaman babama acıdığımı hissederdim. Ona kendisini çok sevdiğimi söylemediğim için. Ama aslında kendime acıyordum. Benim söylemeye duyduğum ihtiyaç, onun işitmeye olan ihtiyacından fazlaydı.
Elbette biri çıkıp, bu durumun var olmasına müsaade et- tikleri için siyahların da suçlu olduğunu söyleyebilir. Hatta meseleyi bir adım öteye taşıyıp, siyah polislerin ve özel bi- rim ajanlarının olduğunu da belirtebilir. Son noktadan baş- layacak olursam, kati suretle şunu belirtmek zorundayım ki siyah polis diye bir şey söz konusu değildir.
Ve her biri, göğün derinliğine dalmış, her şeyin birbirine çakıştığı o uç noktada yaşamlarının yapayalnızlığını yaratan gizli ve ince düşünceyi yeniden buluyor.
Dostlarımdan Kur'an hakkında araştırma yapan biri söylerdi: Insan ile ilgili iki kelime vardır. Kur'an bu tür bir konudan bahsettiğinde iki kelimeyi kullanır. Bunlardan biri "beşer", diğeri "insan"dır. Bazen "beşer" kelimesini kullanır ve "Ben de sizin gibi bir beşerim." der; bazen de "insan" kelimesini kullanır ve mesela "İnsan çok acelecidir." veya "İnsan zayıf olarak yaratıldı." der. "Beşer" kelimesiyle "insan" kelimesi arasındaki fark kendisini şu noktada gösterir: "Beşer" dendiğinde kastedilen, varlıkların gelişim silsilesi sonucunda yeryüzüne gelmiş bulunup şimdi yaşamakta olan iki ayaklı hayvan/canlı türüdür. Şimdi yeryüzünde bu türden üç milyar baş hare ket etmektedir. "Insan" dendiğinde ise maksat, sıra dışı ve gizemli üstün bir hakikattir; onun özel bir tanımı vardır ve o tanıma tabiatın diğer tezahür ve olguları girmez. O halde iki insan vardır: Biri biyolojinin bahsettiği insan, diğeri ise hakkında şairin konuştuğu, filozofun söz söylediği, dinin ilgilendiği insandır.
Sayfa 14 - Fecr
Reklam
431 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.