Boğaz’ın sularının çekilmekte olduğunu fark ettiniz mi? Sanmıyorum. Bayram şenliğine çıkmış çocukların keyfi ve heyecanıyla birbirimizi öldürdüğümüz bugünlerde hangimiz bir şey okuyup dünyadan haberdar oluyor ki? Köşe yazarlarımızı bile, dirsekleştiğimiz vapur iskelelerinde, kucak kucağa yuvarlandığımız otobüs sahanlıklarında, harflerin tir tir
İnsanlar arasında çıkar bağı değil de gönül bağı varsa, her biri muhatabını korumayı gözeterek davranacaktır. Bu yüzden taraflar ilişkilerin dengeli ve eşit olmasını istemeyecek ve bilakis dengeyi ve eşitliği karşısındaki lehine bozmaya çalışacaktır. Karşısındaki mi dedim? Dil sürçmesi.Gönül bağı ile bağlı insanlar bağlandıklarını karşılarında görmezler. Hatta onu kendilerinden ayıramazlar bile. Gönül bağı ortadan kalkabilen bir bağ değildir. Çünkü gönülden bağlı olanlar nasıl, ne sebeple ve hangi şartlar altında bağlı olduklarını bilmezler. Bağlılıklarını bir usûle bağlamış olsalardı, her usûlsüzlük bu bağı çözerdi. Bağlarının bir sebebi olsaydı, o sebeple birlikte bağ da kaybolurdu. Belli şartlarda gönül bağı tesis edilebilseydi, o şartlara hâkimiyetle gönüllere hâkimiyet mümkün olurdu. Hâlbuki gönül bağı çözülmez çünkü gönlün nereden bağlı olduğu bulunamaz.
Allahım! Allahım bana yeni kelimeler, bana bir parça uyku, bana bir parça cesaret, bir parça senin ruhundan. Allahım bana ruhundan üfle. Allahım bana da bir inşirah.