Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İstanbul Türk­çesi ile elit olmanın bizde de birbirleriyle alakalandırıldığının en güzel göstergesi. Gene yakın zamanda sosyal medyaya düşen eski bir kamera arkası görüntüsü, Türkiye'nin şık ve gözde gaze­tecilerinden Uğur Dündar'ın "İstanbul Türkçesi ile adam döv­mesi"nin göklere çıkarıldığını gösteriyor bize. Demek ki şık bir konuşma stili normalde aşırı hassas sosyal medya kullanıcısının şiddet ve küfrü bile sempatik bulmasına yol açabiliyor. Elitler kendilerine avantaj sağlayacak bir dil rejimini sadece modern zamanlarda üretmedi aslında.
Kronik kitap
Tıpkı büyük şair Ziya Osman Saba’nın unutulmaz dizelerinde anlattığı gibi: “ Bahtsızların biraz gülümsemesi, körlerin gün görmesi, mümkündür bütün mucizeler…”
Sayfa 114 - Sözcü KitabeviKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ü Anlamak ve Anmak
Usta yazar, tarih araştırmacısı Turgut Özakman, kendisiyle yapılan bir röportajda "Biz, dahi yetiştiremedik. Dahi nedir bilmiyoruz. Yalnızca bir dahi yetiştirdik. Onu da bilgisizliğimiz nedeniyle doğru yorumlayamıyoruz..." diyerek, Atatürk'ü doğru anlayamadığımızı söylemişti.
Sayfa 63
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, hiç fark etmez. Hepsi vatan için kenetlenip öldüler. Tüm dünyaya "Çanakkale geçilmez" dedirttiler. O kahramanlar ki, "Allah Allah" nidalarıyla şehit düşerken bize "Çanakkale Ruhu'nu" armağan ettiler. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları da o ruhu büyütüp güçlendirerek, Milli Mücadele'ye ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne dönüştürdüler. Ham hayal peşinde koşanlar çoğu kez duvara toslar! Türkiye'yi bölüp başka bir rejimle Ortadoğu'daki kan gölüne sürüklemeyi hayal edenler de Çanakkale ruhunun henüz ölmediğini ve bu halkın, günü geldiğinde, Atatürk'ün eşsiz emanetine o ruhla sahip çıkacağını asla unutmamalılar.
Sayfa 102
Atatürk'ün istanbul'dan uzak kaldığı bu dönemin son dört senesinde ise Türk inkılabinin temelleri atılmıştı. Atatürk bu dört senede yeni yönetim şeklinin ve uygulamaya konulan inkılapların yerleşmesi için mücadele veriyordu. Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal, 1 Temmuz 1927 tarihinde İstanbul'a geleceğini 2 Haziran 1927'de istanbul Valiliği'ne bildirmişti. Bu bildirimle başlayan seyahat takvimi, planlandığı gibi uygulanmış ve Gazi, Ankara' dan trenle Izmit' e gelmiş, oradan da Ertuğrul yatı araclığıyla İstanbul' a ulaşmıştı Gazi' yi ilk olarak bağrına basanlar, kurtarıcilarını coşkuyla karşılayan ilk kişiler Fenerbahçelilerdir.
Sayfa 86 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Ne zaman Sait Faik'i okusam, İstanbul, Adalar her yer erguvana bürünür, erguvan kokardı. Sait Faik, bana İstanbul'u öğreten yazardı. Henüz babamın tayini ile İstanbul'a yeni gelmiş yeniyetme bir liseliyken, daha İstanbul'u tam tanımamışken, Sait Faik sanki elimden tutar, Beyoğlu'ndan Burgazada' ya, Rumeli Hisarı'ndan Edirnekapı' ya bir bir dolaştırırdı beni. "Kumkapı" nın "Beleş Plaj"ının girişi hâlâ ezberimdedir. İstanbul'un her yokuşu denize inerdi. Ben İstanbul'a geldiğimde "Hristaki Pasajı" çoktan "Çiçek Pasajı" olmuştu.
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Umudun; insana “en tatlı gelen ve hayata bağlayan şey” olduğunu, umutsuzluğun insana yakışmadığını unutmadan!..
Sayfa 7 - Sözcü KitabeviKitabı okudu
Münir Nurettin Selçuk anlatıyor:
Batidan gelen opera, tango gibi etkileri, kendi Türk Müzigi okuyuş üslubuna dahil ettim. Türkiye' ye büyük bir aydınlanma çağı yaşatmaya çalışan Aziz Atatürk ün elbette tüm bunlar gözünden kaçmamıştı ve sık sık beni bir akademi gibi işlev gören ve ülkenin aydinlanması için fikirler üretilen akşam sofralarına çağırırdı. Atatürk'ün akşam sofralarinda ülke sorunları konuşulur, çözüm biçimleri aranırdı. Atatürk için gaye sohbetti tartişmalarda, fikir üretmekti, çözüm üretmekti, iyiyi doğruyu bulmaktı Akla yol açmaktı. Her gidişimde bir kitap verirdi okumam için sonra birlikte o kitap üzerinde konuşurduk. Notlar alır; yazılar yazardı Atatürk yazmayı ve okumayı çok severdi. Kitap okurken altını muhakkak kırmızı kalemle çizerek önemli hususları belirtirdi. Önemli olmayan yerleriyse ya mavi ya da kurşun kalemle çizerdi. Ama müthiş hızlı okuma tekniğine sahipti. Normal kalınlıkta bir kitabı başkası iki günde okur bitirirse, o bir gecede bitiriverirdi. Bana kitap verirken kibarca sayfalarını kıvırmamam için bizzat ikaz ederdi. Çünkü sayfa kıvırmaya çok kızardı. Kütüphanesinde beş bine yakın kitap vardı. Her konuda okur ve yazardı.
Sayfa 37 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
"Benim yaratılışımda bir fevkaladelik varsa o da Türk olarak dünyaya gelmemdir." Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Sayfa 31 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Uğur Dündar
1943'te istanbul'da doğdu, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi, 1970'te TRT'ye girdi, Arena isimli haber programıyla, hem televizyon tarihimize damgasını vurdu, hem de soruşturmacı gazetecilik kavramını yarattı , Show, Kanal D, atv, Star, CNNTürk televizyonlarında çalıştı, Star televizyonu haber grup başkanlığı yaptı, 300'ün üzerinde ulusal-uluslararası ödül kazandı, Akp döneminde özel televizyonlarda ekrana çıkması adeta yasaklandı, ambargo uygulandı, İyi Uykular Sayın Seyirciler, Pazarlık Yok, Vah Ülkem Vah gibi çok satan kitaplar kaleme aldı, 2016 itibariyle Halk tv'de Halk Arenası'nı hazırlayıp sunuyor, Sözcü gazetesinde köşe yazıyordu.
Sayfa 212 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Reklam
Uğur Dündar'ın ziyareti?
Ben Uğur'la odada yalnız kaldım. Yıllar sonra ilk kez karşılaşıyorduk. Aramızda bir dostluk, arkadaşlık olmadığı gibi gençliğimizde yumruk yumruğa kavga etmişliğimiz bile vardı. Soğuk bir hava ve yapmacık jestler aramızda dolandı "Tarık, benden istediğin bir şey var mı?" "Yok, sağ ol." "Ben TRT genel müdürü olacağım; nezaket ziyaretine geldim. Dışarıda herhangi birisine söylemek istediğin bir şey varsa yardımcı olabilirim." "Yok, teşekkür ederim."
"Müdür" yazan bir kapının önünde dikiliyorduk. İçeriye birileri girip çıkıyordu. Sonunda beni de içeriye soktular. Müdür T. masada oturuyordu, tam karşısında Uğur Dündar duruyordu. Onu Bakırköy'den tanıyordum. Kapının yanında ayakta dikildim, ama hiç halim yoktu, sırtımı duvara yaslamıştım. Uğur bana döndü: "Geçmiş olsun Tarık."
O, ne sadece Ulusal Kurtuluş Savaşımızın baş kahramanı "Gazi"dir, ne dayısının çiftliğinde kargaları kovalayan " Mustafa"dır, ne Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran "Kemal"dir, ne de milletine uygar dünyanın yolunu açan "Atatürk"tür. O, bunların hepsidir. O, " Gazi Mustafa Kemal Atatürk"tür.
Sayfa 53
Atamız ve Fenerbahçemiz
Fenerbahçe kulübünün her tarafa beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği yardımı olanları tebrik etmeği görev edinmiştim. Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir. Takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle övünüyorum. ORDU KOMUTANI MUSTAFA KEMAL 3.5.1918
Önce eşkıyalarını üzerimize saldılar. Bizi birbirimize saldırttılar. Sonra bir Eylül sabahı yolumuzu kestiler. Söyleşiler, paneller, konserler bitti. Uğur Mumcu 'yu Onat Kutlar 'ı uçurdular. Aziz Nesin 'i yakmaya kalktılar. Kuşağım sessizliğe boğuldu.
455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.