Bir kitabı okumayı düşünüyor
Ülviyyə tekrar paylaştı.
"Siz hoşunuza gitmeyen şeylere katlanmadıkça sevdiğiniz şeylere ulaşamazsınız."
Sayfa 438
Ülviyyə tekrar paylaştı.
Kudüs'ü düşünme saati vardır onun. Bu saat 24 saattir. "Kudüs sevilmeden insanlığa girilmez." der. O, "Filistin akıyordu musluğu açtığımda" diyen bir yazardır. Çoğumuzun önemsemediği durumları, olayları, olguları önemser ve ona göre tavır alır. Bir ayrıntı onun zihninde şimşekler çaktırmaya yeterdi. Bir gün camiden öfkeyle çıkmıştı, müezzini kastederek tespihi "sup sup sup" diye çabuk çabuk çektiğine öfkelenmişti. "Kardeşim bu tespih 'Subhanallah... Subhanallah... Subhanallah' diye çekilir." demişti. İbadetlerin içinin boşaltıldığının en açık örneği. "Tek Ölçüt: Mekke İlkeleri" diyen, çağın asil ruhlu yazarının ruhu şad olsun.
Okur Takip Önerileri
Geçmişte yaşanan olay unutulsa bile, bilinçaltı kötü hissetmeyi unutmaz, tutar...
Kişinin kendi iradesi ile geçmişte yaşadığı incinmişlik duygusunu ve o duyguyu besleyen öfkeyi, bilinçaltının derinlerinde bulup yıllardır kalbinde bir türlü bırakmadığı o kasılmayı bugün bırakması kendi ruhsal özgürlüğü için bir gerekliliktir.
Bir kitabı okumaya başladı
Bir kitap okudu
254 syf.
·
Puan vermedi
Risale-i Nur'un mesleği ise: Vazifesini yapar, Cenab-ı Hakk'ın vazifesine karışmaz. Vazifesi, tebliğdir. Kabul ettirmek, Cenab-ı Hakk'ın Vazifesidir.
Hem kemmiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havalide bir tek Âtıf'ı bulsan, yüzü bulmuş gibidir. Merak etme. Hem mümkün olduğu kadar hariçten gelen küçük ilişmelere ehemmiyet verme. Fakat ihtiyatla, bu atalet mevsimi ve gaflet zamanı ve derd-i maişet ibtilası zamanında, cüz'î bir iştigal de ehemmiyetlidir. Tevakkuf değil, muvaffakıyetsiz mağlubiyet yok! Risale-i Nur'un her tarafta Galibane Fütuhatı var.
İşte bu..
Duyguların anlaşılmaması, bireyin kendini ifade edememesinden çok, karşısında duygusal olarak o duyguya yakınlaşabilecek kadar güçlü birinin olmamasından kaynaklanır.
Bir incinmenin onarılmasında rol almak psikolojik sağlamlığı, o incinmenin kendisiyle alakalı olmadığını ispat etmeye çalışmak ise psikolojik zayıflığı ortaya koyar. Bu zayıflık, suçluluk duygusunun bireye kendini kötü hissettirecek ağırlığıdır.
Birçok kişi incittiğini fark eder fakat hatasını düzeltmek ve incittiği kişinin kendini kötü hissetmesi ne son vermek için kendini anlatmaya girişir. Açıklamalarda bulunur. Oysa incinmişliğin bırakılması, inciten kişinin kendini savunması ile değil, aksine, incittiğini kabul etmesi ile kolaylaşır.
ABDULLAH B.ÖMER
Abdullah b. Ömer’in tavrı adeta şöyle idi: “Bana yapılacak iş için hükmünü (yani farz, vacip, müstehap olduğunu) söylemeyin, bu işi Efendimiz (sas) yapmış mı, yapmamış mı onu haber verin. Eğer Efendimiz (sas) yapmışsa ben de yaparım, yapılan iş ne olursa olsun.”
Mimsiz gaddar medeniyetin zalimane düsturu olan, “Cemaat için ferd feda edilir, milletin Selâmeti için cüz'î hukuklara bakılmaz” diye, öyle dehşetli bir zulüm meydanı açmış ki, kurûn-u ûlâ vahşetlerinde de emsali vuku' bulmamış. Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın Adalet-i Hakikiyesi, bir ferdin hakkını cemaata feda etmez; “Hak, Haktır; küçüğe büyüğe, aza çoğa bakılmaz”
Hem Takva içinde bir nevi Amel-i Sâlih var. Çünki bir haramın terki Vâcibdir. Bir Vâcibi işlemek, çok Sünnetlere mukabil Sevabı var. Takva, böyle zamanlarda, binler günahın tehacümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer Vâcib işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta niyetiyle, Takva nâmıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibadetten gelen ehemmiyetli A'mal-i Sâlihadır.
Bir kitap okudu
250 syf.
·
Puan vermedi
