“buluşmalar ahirete kalmasın deyû” Nurullah Genç’i kitap fuarında ziyaret etme niyeti aldım. zor bela söyleşisine yetişebildim. amân ne mutluluk, ne muhabbet… yetişebildiğim kadarıyla birkaç hikmetli sözünü de not aldım. söyleşinin ardından pür heves indiğim imza sırasında evden çıkarken yanıma kitabını almayı unuttuğumu hatırladım. bir ümit, yayınevinin standına koştum. kalmadı dediler. benden önceki bir hanım kardeşim, kalan son kitabı da elinde tutuyordu. pür melâlim. arka taraflarda sahaflar mevcuttu. elimdeki son imkânları zorluyorum. bir taraftan ben bir taraftan kardeşim canhıraş bir biçimde herhangi bir kitabını arıyoruz. yok. pek kızdım kendime, hatta şu an otobüsteyim. yazarken ara ara yazmayı bırakıp kendime kızmaya devam ediyorum. ama nasip işte. o olsaydı, şu olsaydı, böyle olsaydı… nasip yahû.
“Kısmet etmiş ise Mevla el getirir, yel getirir, sel getirir. Kısmet etmez ise Mevla el götürür, yel götürür, sel götürür.”
Söyleşide “İkinci grup sıfatlar sanatın kaynağıdır. Kelâm sıfatı şiirin, Semi sıfatı ise musikinin kaynağıdır, giderken kulaklığınızı takıp Dede Efendi’den bir beste dinleyin “demişti. kısmet Dede Efendi’nin “Nihan ettim seni sinemde ey meh-pâre canımsın” bestesindeymiş.