Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ÜMİT TEKİN

ÜMİT TEKİN
@umuttzola
Yalnızca “çabalamaya değmez” demektir kendini öldürmek.
Reklam
Düşünmeye başlamak, için için yenmeye başlamaktır. Bu başlangıçlarda toplumun fazla bir etkisi yoktur. Kurt insanın yüreğindedir. Yürekte aramak gerekir onu. Yaşam karşısında uyanıklıktan ışık dışına kaçışa götüren bu ölümcül oyunu izlemek ve anlamak gerekir.
Belki de sonunda yürekten gelen derin bir güven istiyoruz ama kendi kendimize zar zor güven duyabiliyoruz.
Sayfa 164Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bütün prensip, bisiklet sürmekle ilgili her şeyi küçük parçalara böler ve o parçaları yüzde 1 oranında iyileştirirseniz, hepsini bir araya topladığınızda hatırı sayılır bir düzelme sağlarsınız düşüncesine dayanıyor.
Sokratese göre başkalarının sözlerini tekrarlamak, önceden söylenmiş fikirleri kullanmak yararsızdı. Herkesin kendi düşüncelerini oluşturması şarttı. Sokrates daha öncekilere hiç benzemeyen bir öğretmendi - öğretmeyi reddediyor, öğrencileri kadar cahil olduğunu iddia ediyor ve yaşamayı sürdürmek için bir neden bulmanın tek yolunun karşılıklı konuşmak olduğunu ileri sürüyordu.
Reklam
Köleliği yasaklamak çözüm değildi, en azından gerçek bir çözüm değildi çünkü başka adlar altında yeni kölelik biçimleri icat ediliyordu. Sabahtan akşama kadar zehirli havayı soluyarak ter döken, pazar günleri dışında güneş yüzü görmeyen ve bütün bunlara sessizce katlanan fabrika işçileri, muhtemelen geçmiş zamanlardaki pek çok köleden daha kötü yaşıyordu.   Benim kölelik tarihinden çıkardığım sonuç, özgürlüğün yasalarla güvence altına alınabilecek, yalnızca haklarla ilgili bir sorun olmadığıdır. Kendinizi ifade etme özgürlüğünüz olsa da ne söyleyeceğinize karar vermek, sizi dinleyecek birini bulmak ve sözlerinizin kulağa hoş gelmesini sağlamak yine size düşecektir; bu becerileri edinmek çaba gerektirir.
Yaşlı plinius MÖ 77 tarihinde şunları yazmıştı: “sokağa çıkmak için başkasının ayaklarını, etrafımıza bakmak için başkasının gözlerini, insanları selamlamak için başkasının hafızasını kullanıyoruz, hayatta kalmak için başka birine muhtacız ; kendimize sakladığımız tek şey hazlarımız.”
Neden bir de rüya görürüz ? Her şey olup bittikten sonra neden bir de rüya görürüz ? Karmaşanın, keşmekeşin, hayatın yorucu zenginliğinin içinde eksik kalan nedir ki, uykunun kuytusunda ille de tamamlanması gerekir? Rüyamızda, birbiriyle ilgisiz gibi görünen ayrıntıları bilincimiz önceden gürültülü bir lokomotif gibi çekip bir yere, örneğin bir anlama mı götürür ? Yoksa o ayrıntılar bilincimizin balonuna batan iğneler midir ?
Hayat hakkındaki düşüncelerini başkalarına anlatmak. Onların senin anlattıklarından dersler çıkarmalarını beklemek, farklı olduğunu diğerlerine kanıtlamak için konuşmak, yazmak. Utanç verici.!
Sayfa 78 - ZarganaKitabı okuyacak