Yastıkta bıraktığı çukuru kokladın. Bir kitabın arasına kurumaya bırakılmış bir çiçek, Unutmabeni çiçeği. Hiç görmedin, hiç koklamadın, nasıl bir çiçek bilmiyordun. Ama adını seviyordun.
Ben de çok acı çektim. Çoğu kez sokağa çıkıyor, alıp başımı, ruhum boyunca sürükleniyordum, peşimi bırakmayan musallat fikirden kurtulamayarak, kalabalığın gürültüsü içine atıyordum kendimi. Bulvarda, basma resimler satan bir dükkâncıda, bir ilham perisini gösteren bir italyan gravürü vardı. Çözük saçları üstünde unutmabeni çiçekleri, kolsuz bir elbiseye sarınmış, aya bakıyordu. Beni bir şeyler hep oraya sürüklüyordu; resmin karşısında saatlerce kaldığımı bilirim.