Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Spoiler içerir.
"Her günümü seni tekrar tekrar tanımak için harcayabilirim Charlie ve bundan bıkacağımı hiç sanmıyorum."
Aylar önce ilk kısmının pdf hâlini okuduğumdan beri deliler gibi devamını merak ediyordum. Kitap fuarında görünce hemen aldım ve okumaya başladım. Kitap gerçekten çok güzeldi , sürükleyiciydi. Çoğu mektubu okurken gözlerim mutluluktan doldu diyebilirim. Bir aşk ancak bu kadar güzel olabilirdi. Silas Nash !!! Silas bebeğim sen yazılan en güzel erkek karektersin. Ve Landon sen de apayrı mükemmel bir şeysin. Nash erkekleri beni bitirdi. Merakla ve büyük bir heyecanla sayfaları çevirirken kitap bir anda bitiverdi. Sonunu okuduğumda kalakaldım. Kitap tamamıyla mükemmel olmasına karşın sonu sadece yazılmak için yazılmış gibiydi. Her şeyin bir anda bitivermesi beni tatmin etmedi. Kitabın sonunda sırf mutlu son olsun diye ilave edilmiş yirmi yıl sonra bölümü keşke olmasaymış o kadar yapmacık durmuş ki. Takıldığım birkaç noktası var kitabın. Bence o tarot falı bakan kadının üzerinde durulmalıydı. Kadın olayları nereden biliyor? Silas'a esrarlı iki laf edip ortadan kayboldu. Charlie'nin eve kapatılması daha detaylı anlatılmalıydı bence çünkü Charlie unutmuş olabilir ama biz okuyucular unutmadık sonuçta. Kıza ilaç verilmesi çok saçmaydı bunun açıklaması bile yapılmadı. Ayrıca hemşire Charlie'ye adının Sammy olduğunu söylüyor. Bunun üstünde durulmalıydı. Yazarlar bence bu kısmı anlatmayı unutmuşlar ya da Charlie unuttuğu için üstünde durmak istememişler. Son olarak şunu söyleyeyim bu aşkta Silas , Charlie'den hep daha çok sevmiş.
240 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitap Emekli PÖH Ercan Ersoy'un devrelerinin anılarını EPOHDER'in (Emekli Polis Özel Harekatçılar Derneği) desteği ile kaleme alıp düzenlemesiyle ortaya çıkmıştır.Kitabın geliri EPOHDER aracılığı ile şehit ve gazilerimiz için yapılmış olan projelere bağışlanmıştır.Kitap da ki anılar Özel Harekat Polislerimizin 1982 ve 2012 yılları
·
Puan vermedi
Çok güçlü bir fırtınada Dorothy'ye evine dönebilmesi için kendisine sadece Oz büyücüsünün yardım edebileceği söylenir. Oz'u aramak için yola çıkan Dorothy'ye beyin isteyen korkuluk, kalp isteyen teneke adam ve cesaret isteyen Aslan arkadaşlık eder. Acaba Dorothy evine dönebilecek mi diğer arkadaşları hayallerini gerçekleştirecekler mi okuyup görmeniz ve bu kitabı bir çocuğa armağan etmeniz lazım. Batının kötü cadısı seni de unutmadık... Kötülük eden kötülük bulur.
Mezarlarının bile yan yana olmasına izin verilmemesi… Bildiklerimizi yüzümüze çarpan bilmediğimizi gün yüzüne çıkaran bir kitap. Devrim uğrunda hayatını ortaya koyan üç fidan. Unutmadık unutturmayacağız..
Bu kitap, Çanakkale'de şehit olmuş İbrahim NACİ teğmen'in günlüğüdür. Cephede ve gerisinde yaşanan olayları gün gün tutmuş şehidimiz.
Bu anlamda çanakkale savaşı ile ilgili anlatılan bazı hadiseleri tersyüz ediyor. Ayrıca o döneme ait elde olan ve yayınlamış tek şehit günlüğü olması hasebiyle çok büyük değer arz ediyor.
Ben çok beğenerek ve mütessir bir ruhla okudum. Herkese tavsiye ederim. Ayrıca İbrahim Naci'nin manevi şahsında bütün şehitlerimize rahmet diliyorum. Seni unutmadık teğmenim.
&KİTAP TAVSİYEM
"Kum Gibi"
_ALINTILAR
_İnsanlar değişir:
Kırıldıklarında,kandırıldıklarında,çok şey öğrendiklerinde,bir de âşık olduklarında...
_İnsanoğlu;bir gözüne dolanı,bir de yüreğinde kör düğüm olanı anlatamazmış da,susarmış ha susarmış...
_Kumda eşelenen elinin üzerinden kayıverdi geçmiş...
_Göğsündeki sancı gözünde tütenleri
İçimiz hep bir hoşçakal ülkesi...
"Yeni bir söz söylesem neye yarar ki,
Söyleyemediklerim ince bir sızı..."
Adı gibi zarif, nahif, lâtif bir insan. Dememiş mi Erdem Beyazıt onun için "Zarif bir inadın adıdır Cahit." diye. Yaşasaydı tanışmak için can atardım ya orası ayrı. Bana çok farklı duygular yaşatıyor şiirleri. Çok farklı bir estetiği, duruşu var. Çok enteresan biri. Hatta bence bu dünyadan değil böylesi bir insan. Duygu dünyamda çok önemli bir role sahip bu zarif adam. Tek kelimeyle beni benden alıyor, semalara kadar çıkarıyor. Yüreğine sağlık gerçekten.
Şiirlerinde İslami motifler ön planda, bu minval üzerine insanı sorgulayan bir tutuma da sahip kendisi. Hatta aldı şiirlerini buzlara yazdı, kızlara değil. Tek başına yeter değil mi onu okumaya, ona şans vermeye. Buzdağının şairi olması yeter bana.
Kimi anlamadığını söylüyor şiirleri ama olsun anlamasınlar diye yazdı ya Zarifoğlu bu şiirleri. Hem zaten o da demiyor mu ki: "Hiç kimse, şu ya da bu şiiri anlamak zorunda değildir... Şiirimi bana şikayet ediyorlar. Anlamıyorlarsa niye rahatsız oluyorlar bilmem?... Ben de botanikten hiç anlamam.. pardon, ekonomi diyecektim... Şiirimi anlamayanlar, etraflarındaki zeki entellektüel ve değerlerine inandıkları bazı kişilerin anlayıp, değerli bulmaları karşısında komplekse kapılıyorlar mı diyelim!"
Unutmadık seni unutmaya da niyetimiz yok. Rabbim mekanını cennet etsin güzel yürekli insan...
Bir Medine Meselesi
Benim kupkuru kelimelerim, Fahrettin Paşa'nın kim olduğunu ve Medine'de yazılan destanı anlatmaya yetmez. Fakat bilmeyenlere tanıtmak ve tarihe ışık tutmak adına naçizane birkaç söz söylemeyi, bir Türk evladı olarak kendime borç bilirim.
Kendisine "Çöl Kaplanı", "Çöl Aslanı", "Çöl Ortasında Plevne
Apartmanların anlatacak çok şeyleri olduğunu fark edip onlara kulak vermeye karar verdiğim günden beri her ay adında apartman olan bir kitap okuyorum. Apartman kitapları sayesinde çok güzel hikayelere şahit olup çok güzel insanlar tanıdım. Apartman kitabı yazanlar apartmanların anlattıklarını duyacak kadar duyarlı hassas yürekleri olan insanlar.
•Genç yaşında hayatını kaybeden şairin, hayatını konu edinen bir filmin de çekildiğini kitaptan öğrendim(Kelebeğin Rüyası).
•Sonu belirli bir hastalığın pençesinde yazdığını bilmeseydim yine aynı şeyleri mi hissederdim bilmiyorum ama, şiirlerinde, yaşam dolu dizelerinin yanı sıra, yaşamdan kopmanın hüznünü hissettim çokça ve çoğu kelimelerin üstünde ölümün gölgesi vardı.
•Kitabın son kısmında da şiire ve edebiyata dair muhtelif dergilerde yayımlanan yazıları yer alıyor.
"Nasıl unuturum güzeldi yaşamak" diyen şairimizi bizler de unutmadık..
#laetitiacolombani kalemiyle #sacorgusu kitabı ile tanışmış ve çok sevmiştim .
Yeni kitabı ile de şaşırtmadı ki #çevirmen #gulsahercenk e de bu vesile ile teşekkürler
Lena , Fransa'da ki yaşamını bırakarak #hindistan 'a giden idealist bir öğretmendir. Ülkede süregelen kız çocuklarının ve genç kızların eğitime susamışlığı ve yalnız bırakılmışlığı onu derinden uzerken gönül bağı kurduğu küçük bir kız çocuğu ile de tanışır. Yaşadıkları onu zaman zaman derinden yaralasa da insanın #sevgi ile kuşatılması ile aidiyet duygusu arasındaki bağı anlatan, kadın dayanışmasını hissettiren ,mücadeleci kadın ruhlarının dünyanın dört bir yanında varlığını ispatlayan bir kitaptı.
#tavsiyeederim
Kitap bana okula gönderilmeyen ve çocuk yaşta evlendirilmek istenen kız çocukları için bir dönem güneydoğu da verdiğim uğraşı hatırlattı. Çocukların kabullenişini ve gözlerindeki o mahsun ifadeyi. Ne yazık ki coğrafyanın kader ve keder ikilemi can yakıcı .
Bu kitap ile bir kere daha deprem bölgesinde görev yapan eğitim neferi arkadaşlarımızı , öğrencilerimizi ve velilerimizi anıyor ve dualarımı gönderiyorum hepimiz gibi .
#unutmadık #unutmayacağız #bizbirliktegüçlüyüz
332 syf.
10/10 puan verdi
En büyük aşk şairi olarak bilinir Cemal Süreya ve şiirlerinin tümünü de bu kitapta bir araya getirmiştir . Eğer şiiri benim kadar seviyorsanız , şiirlere aşık biriyseniz mutlaka bu kitabı okumanızı tavsiye ederim . Sıcaklığı , samimiyeti burada bulacaksınız yalnız şiir okumak kitap okumaktan farklıdır şiiri okumaktan ziyade yaşamanız gerekir .
En sevdiğim şiiri
Sevgilim olsun istemiyorum.
Sevdiğim olsun istiyorum.
Hergün 'görmek' değil.
Benim olduğunu bilmek istiyorum.
Elini tutmak değil
Kıyamadan sadece gözlerine bakmak istiyorum. İki gün değil,
ebediyen sürsün istiyorum.
Uğruna ölmek değil.
O'nun için yaşamak istiyorum.
Biliyorum ardından söylenecek çok şey var Cemal Süreya'nın ama ben özellikle şunu eklemek istiyorum, bir şiirinde "Yaşayanlar Unutmuştu bizi, biz öldüğümüzle kalmıştık" yazmış, biraz eksik kalmış bu. Evet, buna "Afrika dahil" sen dahil değilsin, biz seni unutmadık, sen öldüğünle kalmadın şair ruhlu adam! Sen bize şiirlerinle kendini hatırlattın, unutturmadın..
İslam ve Ümmet
"Ümmet olmak yekvücut olmayı iktiza eder"
Aslında bakarsak unutmuş olduğumuz şey Doğu Türkistan zulmü değil, birlik olmanın, Ümmet olmanın ne demek olduğu. Ya da unutmadık, zaten ümmet nasıl olur hiç görmediğimiz bi çağa denk geldik. Yekvücut nasıl olunur yıllar evvel Osmanlı bizlere göstermiş aslında. Ancak bizler kendi tarihinden atalarımızın hayatlarından habersiz bir toplum olarak yaşamaya devam edersek sorunlar karşısında nasıl mücadele verileceğini de pek bilemeyeceğiz açıkcası. Kitapta; makam, para uğruna dinini satanların sonunda nasıl hezimete uğradığı anlatılırken, davasında sebat gösterip dar ağacına asıldığı anda bile caymak şöyle dursun, son sözünde tekbir ile bir insanlığa yıllar boyu süren bir emri bil maruf sergileyen dava adamlarının mücadelesine yer vermiştir. "Müslüman olarak ne yapmamız gerekiyor?" sorusuna, "Bu yolda geçmiş dava adamları nasıl yol izlemiş,hayatlarını nasıl geçirmiş onları inceleyerek başlamak gerekir." Cevabını veren bir eser olmuş. Üzülmek yeterli bi eylem değil harekete geçmek gerek. İhsan hocamızın da dediği gibi "Çin de ABD de elbet bir gün çökecektir. Kavli dualarımız fiili dualarla birleşir, küfre olan adavetimizi Çin mallarını boykot ederek gösterirsek mazlumların duasıyla tarih olan Sovyetler gibi varlığını mazlumların ahı üzerine bina eden Çin de elbet bir gün enkaza dönecektir. Bin küsür yıllık ribatımız düşmeyecek, İslam'a yol açan Doğu Türkistan yeni Osman Baturlar yetiştirecektir."
