Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türklerin ana yurttan yani Andronovo Bölgesi'nden ilk göç hareketi MÖ 1700'lü yıllarda Altay ve Tanrı Dağlarına olmuştur. Bu ilk göç hareketleri Kazakistan ve Maveraünnehir'e doğru gerçekleşmiştir. (MÖ 1300). İlk göç hareketinden sonra MÖ 1100'lerde Çin'in kuzeyindeki Kansu-Ordos bozkırlarına göç hareketi görülmüştür.
Sayfa 140Kitabı okudu
Dış ticaret açısından baktığımızda Uygurların komşu devletlere canlı hayvan, kösele, deri, kürk, hayvansal gıdalar sattıklarını, karşılığında hububat ve ipek aldıklarını görürüz. Bu devirde Türklerle komşuları arasındaki ticaret iki yoldan gerçekleşiyordu: 1) İpek Yolu: Bu yol Çin' den başlıyor, Türklerin çoğunlukta olduğu Orta Asya'dan geçip İran üzerinden Akdeniz'e ulaşıyordu. İpek Yolu'na hakim olan, o devirlerde dünya ticaretinin önemli bir kısmına hakim olacağı için büyük devletler arasında büyük bir rekabet konusuydu. 2) Kürk Yolu: Bu yol, Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayarak, Ural, Güney Sibirya, Altaylar, Sayan Dağları üzerinden Çin'e ve Amur Nehri'ne uzanıyordu.
Reklam
Türklerin ataları M. Ö. 2000-1000 yılları arasında Ural dağları ile Sayan, Altay ve Tanrı dağları arasında yaşıyorlardı.
MÖ Yapılan Türk Göçleri:
• Ana yurttan yani Andranova bölgesinden ilk göç hareketi MÖ 1700'lü yıllarda Altay ve Tanrı Dağları'na olmuştu. • Aynı tarihlerde Baykal Gölü civarına bir göç hareketi daha olmuştu. • Don Nehri'ne doğru yayılma hareketi MÖ 1500'lerde meydana gelmişti. • Kazakistan ve Maveraünnehir' e doğru bir Türk hareketi meydana geldi (MÖ 1300) . • MÖ 1100'lerde Çin'in kuzeyindeki Kansu-Ordos bozkırlarına bir göç hareketi gerçekleşti. • MÖ 1000'li yıllarda Kuzey Hindistan'a bir Türk grubu göç ederek ulaşmıştı. • Altaylar ve Sayan bölgesini terk eden bir başka kitle Ural Dağları ve Sibirya havalisine çekilmiştir. • MÖ 52'den Sonra Chih-chi Hunları Ötüken bölgesinden Batı Türkistan havalisine (Güney Kazakistan ve Fergana) geldiler.
Türklerin ana yurttan yani Andronovo Bölgesi'nden ilk göç hareketi MÖ 1700'lü yıllarda Altay ve Tanrı Dağlarına olmuştur. Bu ilk göç hareketleri Kazakistan ve Maveraünnehir'e doğru gerçekleşmiştir. (MÖ 1300). İlk göç hareketinden sonra MÖ 1100'lerde Çin'in kuzeyindeki Kansu-Ordos bozkırlarına göç hareketi görülmüştür.
Sayfa 140 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Göktaşları nereden geliyor?
15 Şubat 2013'te, Rusya'nın güneyindeki Ural Dağları'nın hemen doğusunda yer alan Çelyabinsk semalarında kocaman bir sey patladı. Patlayan nes­nenin büyük bir kısmı atmosferde yandıysa da, bazı parçalar Dünya'ya ulasabildi. Parçalardan biri, don­muş Çebarkul Gölü'ne düserek 7 metre genişliğinde bir çukur açtı. Ekim 2013'te bir dalgıç tarafından çıkarılan bu parça 570 kg ağırlığındaydı. Ayrıca böl­geden daha küçük parçalar da toplandı. Gökbilimciler, patlayan cismin 17-20 metre geniş­liğinde, 10.000 ton ağırlığında bir asteroit olduğu so­nucuna vardılar. 30 kilometre yükseklikte gerçekle­şen ilk patlamada, 500 kiloton TNT'ye -Hiroşima'ya atılan atom bombasının 30 katına-eşdeğer bir ener­ji açığa çıktı. Bu, bilinen tarihte Dünya'nın maruz kaldığı en büyük dünya dışı darbeydi. Çelyabinsk göktaşı, Dünya yüzünde keşfedilen 30.000 göktaşından yalnızca biridir. Göktaşları ba­zen hemen düşmelerini takiben bulunsalar da, ge­nellikle olayın ardından uzun süre oldukları yerde kalır, ancak daha sonra keşfedilirler. Hepsinin de ilginç bir öyküsü vardır.
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Birinci Basım 30 Mayıs 2019 - Çeviren Yonca Aşcı DalarKitabı okudu
Reklam
Hacıbey ilinin Odessa oluşu ve Vorontsov'un rolü:
Parlak idari yeteneklerini sergileyen Vorontsov, verimli ama imar edilmemiş bir yerde yeni bir Rus kolonisi kurmayı başar­dı. Odesa'da ticareti geliştirerek limanlar, okullar, hastaneler, bir opera binası ve yollar yaptırdı. Etrafında aristokratlardan olu­şan bir grup toplayarak bu kişileri şehre yönetici atadı. İzlediği politikalar sayesinde
Uygurlarda Ticaret
Dış ticaret açısından baktığımızda Uygurların komşu devletlere canlı hayvan, kösele, deri, kürk, hayvansal gıdalar sattıklarını, karşılığında hubu­bat ve ipek aldıklarını görürüz. Bu devirde Türklerle komşuları arasındaki ticaret iki yoldan gerçekleşiyordu: 1) İpek Yolu: Bu yol Çin' den başlıyor, Türklerin çoğunlukta olduğu Orta Asya'dan geçip İran üzerinden Akdeniz'e ulaşıyordu. İpek Yolu'na hakim olan, o devirlerde dünya ticaretinin önemli bir kısmına hakim olacağı için büyük devletler arasında büyük bir rekabet konusuydu. 2) Kürk Yolu: Bu yol, Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayarak, Ural, Güney Sibirya, Altaylar, Sayan Dağları üzerinden Çin'e ve Amur Nehri'ne uzanıyordu. Ayrıca işlek ticaret yollarından sağlanan vergi ve gümrük resimleri, madencilikten elde edilen yüksek gelir devletin mali gücünü artırıyordu. Para olarak da üzeri resmi damgalı ipek parçaları kullanıyorlardı.
Mukan Kağan
Mukan şahsiyeti hakkında kaynaklarda en çok bilgi verilen hükümdar­dır. Özellikle zeki, bilgili, sert tabiatlı olduğu belirtildiği gibi, askeri mücade­lelerde çok haşin olduğu vurgulanmıştır. Olağanüstü cesur olduğu bildirilen Mukan, askeri taktikleri çok iyi biliyordu. Burada özellikle vurgulanması gereken, Kerulen Nehri'nden Ural Dağları'na kadar yayılmış hrude yaşayan, Töles adlı bütün Türk boylarının bir birlik halinde Mukan'a bağlanmalarıdır.
Kitleler Halinde Türk Yayılmaları
MÖ Yapılan Türk Göçleri: • Ana yurttan yani Andranova bölgesinden ilk göç hareketi MÖ 1700'lü yıllarda Altay ve Tanrı Dağları'na olmuştu. • Aynı tarihlerde Baykal Gölü civarına bir göç hareketi daha olmuştu. • Don Nehri'ne doğru yayılma hareketi MÖ 1500'lerde meydana gelmişti. • Kazakistan ve Maveraünnehir' e doğru
Reklam
Virginia: Dinozorumsu ve sürüngenimsi gruplar gel­diklerinde bu gezegende hangi gruplar evrimleşiyordu? Washta: Şimdi nesli tükenmiş bulunan ve insanlarla doğrudan ilişkili olmayan bir primat grup vardı. Virginia: Onlar buraya nasıl gelmişlerdi? Washta: Onlar doğal evrim sürecinin bir parçası idiler ve ilk gelen dinozorumsu ve sürüngenimsi grup tarafından yok edildiler. Yalnızca memeli-deniz-yaratıkları-önceli olan grup Ural Dağları'ndaki geniş mağaralara saklanarak hayatta kalabildi. Bu yüzden, bu gezegenin evrimleşme süreci bu­ gün Dünyalı jeologların, antropologların ve paleontologların inandıklarından tamamen farklıdır.
Sayfa 119Kitabı okudu
Bir süredir, ait olduğumuz ülkeler grubundan "Batı" diye bahsetmeyi adet edindik. Bu, artık tamamen coğrafi bir ifade değil, aynı zaman­ da kültürel, sosyal ve yakın zamana kadar politik ve askeri bir varlığı anlatan bir terimdir. Batı denen bu varlığın coğrafi sınırları nerede­dir? Sadece bariz ve tanımı açık olan Batı İttifakı'nın sınırları değil sorduğum. Ondan daha geniş bir alanı kapsayan ve bahsettiğimiz bu ittifaka rağmen hayatta kalmaya çalışan bölgenin sınırları. Batı'nın en batı sınırı yeterince nettir: Kuzey Amerika'nın Pasifik kıyısı ve ona bağlı adacıklar. Doğu sınırı daha tartışmalıdır. Batı'ya dair geleneksel Amerikan bakış açısını bir kenara bırakalım. Hem kültürel hem de uygarlık anlamında Batı denen yer, Kuzey Atlantik'in her iki kıyısını da kapsar. Avrupa'nın içlerine giren sınırı ise farklı amaçlar için dö­nem dönem farklı yerlerden geçirilmiştir; Manş Denizi, Ren Nehri, Elbe Nehri, Oder Nehri, Vistül Nehri, İstanbul Boğazı, Avrupa ve Asya arasındaki geleneksel sınır olan Ural Dağları.
Sayfa 37 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Kelimeler ne zaman sözlüklerden çıkıp yan yana gelirler, ne zaman üçlü beşli gruplar oluştururlar, o zaman tutuşur heyecan. Tek başlarına yüklendikleri küçük çuvalı indirip beraberce dağları taşımaya kalkışırlar. Çağrışım o kadar büyük bir güçtür ki dağları taşımakla kalmaz nehirleri tersine akıtabilir. Çağrışım öyle bir sihirdir ki şapkadan tavşan da çıkarabilir, kelimelerden kan da. ilkinin adı hokkabazlık, ikincisinin adı sanattır.
Sayfa 171 - Şule yayınlarıKitabı okudu
Karadeniz'in kuzeyinde Altınordu'nun tarih sahnesinde yerini kaybetmesiyle ortaya çıkan hanlıkların birbirleriyle mücadeleleri yüzünden sınırlar XV ve XVI. asırlarda sürekli değişmiştir. Ama 1450'li yıllardan itibaren, Moskova'nın dibinde Kasım şehri en önemli merkez idi. Sınır da adı geçen şehrin kuzeyinden geçiyordu. Bunun güneydoğusunda, Kazan Hanlığı ve Başkurt ve Çuvaş bölgeleri ile sınır Ural Dağları'na kavuşmakta idi. İtil (Volga) Nehri'nin bir kolu olan Kama (Çulman) Irmağı Havzası bu civarda yaşayan Türk boyları için önemli bir kuzey hattı oluşturuyordu.
Sayfa 214 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
140 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.