Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oysa kederi sessizce de katlanabilir insan. Hayatın keder ve sevinçleriyle bizi usul usul büyütmesine izin vermek gerekir
Ninem içeri girdikten sonra hâlâ usul usul yağan kocaman kar tanelerinin hepsini kucaklamak istercesine ellerimi havaya kaldırdım, semaya diktim. Ardından kendi etrafımda dönmeye başlayarak o şarkıyı, şarkımızı mırıldandım. "Belki üstümüzden bir kuş geçer, Kanadından bir tüy düşer, İner döne döne gökyüzünden, Hiçbir..." Tam bu sırada bir şey oldu, şarkım yarıda kesildi zira onu ben değil başkası söylemeye başladı. "Hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden." Tanıdığım bilakis âşık olduğum sese yüreğim sıkışarak döndüm. Döndüm ve karşımda Melih' i gördüm.
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
"Vaad ettikleri ne şeref ve ikbal, ne de kazanç beni onları tahsile sevketmeye kâfi değildi."
bebn'in korkusuzluk köprülerinden geçmeden biz'e varılmaz der gülten akın. bu söz yıllarca bir deniz feneri gibi kalemimin ucunu ışıttı durdu. nice zaman sonra haydar'ın 'öyle küçük şeyler'i birden sözü tersine çevirdi: biz'in korkuluksuz köprülerinden geçmeden ben'e varılmazmış. başlarken, bir söz çanı gibi geçilen yollar, usul usul durulmuştur. dünyayı örten 'ben', binlerce 'biz'in boy aynasında kendini görmüştür. aslında hem büyüklüğünü, biricikliğini hem de küçüklüğünü, sıradanlığını görmüştür. giderek bir tenha sarkaca dönmüştür, gittiği kalabalığı arıta arıta kocaman bir yalnızlıkta duran. artık, evin içinde köpek havlamaz, köpeğin içinde ev havlar. yalnızlığımız tuhaf bir boyut kazanmıştır. ölen at değildir gömdüğümüz, hâlâ yelesinde ırgalanıp duran onca koşunun rüzgârıdır aslında. biz sessizce, saygıyla bir daha üşürüz.
Sayfa 71
Fatih, yirmi bir yaşında İstanbul'u fethetmiş. Descartes da yirmi dört yaşında felsefesini yapar. İstanbul bir kere fethedilir. "Usul Üzerine Konuşma" da bir kere yazılır. Fakat dünyada milyonlarca yirmi bir, yirmi dört yaşında insan vardır. Fatih ve Descartes değillerdir diye, ölsünler mi? ... Yani büyük yollar dediğiniz şeyin büyüklüğü bizim içimizdedir.
Sayfa 133 - DergâhKitabı okuyor
... Ve güz geldi Ömür Hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul.
Reklam
Usul gereği en kıdemli tabur komutanı tekmil haberi verir. Mustafa Kemal Bey alaya yaklaşınca gür bir sesle: - Merhaba asker, dedi. O tarihlerde yoklama ve teftişlerde komutanlar askere: - Selâmün aleyküm... derler, asker de: - Aleyküm selâm... diye cevap verirdi. Alışmadığı bu tek kelimelik selâm karşısında asker biraz irkildikten sonra aynı kelime ile cevap verdi. İşte o tarihten sonradır ki orduya bu tek kelime ile selâm usulü girmiştir.''
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
İsmail Gaspıralı
Jübiledeki konuşmalardan Ali Mirza Bulgagof'un söyledikleri de dikkati çeker:”… On senelik hizmetten ne hasıl oldu? Okuyan yok idi, çok oldu; umumun fikir ve fehmi uyandı; ahali hayli yeni ve müfit meselelere aşina oldu; yeni usul mektepler açıldı; kaba ve pazar dili yerine edebî lisan işlene başladi ... Ali Mirza Bulgagof, İsmail Bey'in çabalarını, ideallerini gerçek manada anlamış ve onun 10 yıl içindeki başarılarını çok güzel ifade etmiştir.(32)
Reklam
İsmail Gaspıralı
Modernleşmeyi mekteplerden, medreselerden başlatmaya karar vermiştir. Önce her yaştan insana okuma yazma öğretilecektir. Bu işe “savtî usul” adını verdiği fonetik metotla başlar. Öncelikle harflerin temsil ettiği sesler örneklerle açıklanacak, sonra bir-iki ünlü-ünsüz harfle yazılan basit heceli kelimeler öğretilecektir. Böylece basit, kısa cümlelerle kısa zamanda okuma-yazma öğretmek mümkün olacaktır. Bu usulü 1884’te Bahçesaray’da açtığı bir kursta kendisi bizzat dener ve başarı kazanır. Ardından sıra, bu tipte okullarda ders verecek öğretmenlerin eğitilmesine gelmiştir.
Bir bırakın da devam edin. Bir yürüyün de yollar ayak sesi duysun. Bu dünyadan usul usul büyük adımlarla geçin. Geçtiğiniz her yerde topuğunuzun izi kalsın. İz bırakmayı unutmayın. Bir gün öldüğünüzde herkes bastığınız yeri görüp sizi hatırlasın.
Sayfa 303Kitabı okudu
14 asırda, parlak bir surette ispat eden ve nev-i beşerin Medar-ı iftiharı bir zatın terbiye-ı esasiyelerini ve usul-ü dinini terk eden, elbette hiçbir cihette bir nur, bir Kemal bulamaz; sukut-u mutlaka (tam düşüşe ) mahkumdur.
.. Ve güz geldi Ömür Hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin...
“Nietzsche belki de bunu verirdi. Şafak vakti çevrede çekine çekine ve usul usul dolaşan Zerdüşt bu “küçük gerçeği” harmanisinin altında gizler: “Kadında her şey gizemdir ve kadında her şeyin tek çözümü vardır. Buna gebeliktir
Sayfa 120 - Say yayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.