Uyku ki, bölünür bir gece vakti
Yokluğun, usulca sızar zamana
Suskunluk, buğulu bir düş misali
Pencere camından yansır odama
Bir telaş içimde, koşturur durur
Asırlık teselli, hercai sürur
Kalır elde, renk renk buruşur kurur Sonsuzluk içinde, beşere özgün
Kalmak, hece hece dünün içinde
Yol almak, rüyanın düşün peşinde
Ne kaldı desene, ne var elinde
Korkular, tutkular, emekler, küller!..
Yürürüm, sensizlik içimde hüzün
Kalır gecelerim, karanlık, üzgün
Sırra ermek için Yunus visali
Taptuk’un kapısı, yokluğa sürgün
02.04.2019
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm