Sonbahar hüzün mevsimi derler ya kim çıkardı acaba bunu… Neyi düşündü, aklına ne geldi de sonbaharı diğer mevsimlerden ayırıp bir ayrılık havasına soktu. Seven ağaç sevilen yaprak mıydı da hazan mevsimini yakıştırdılar sonbahara. İnsanın hayal gücünün asla sınırı yoktur, mutluluğunu başka bir bedenin varlığına bağlayanlar elbet sevdiği gittiğinde
Najla Tammy Kepler’ın Teksas’tan Hakikate Yolculuk’u bir doğru yolu bulma hikayesini anlatıyor adeta. Najla Tammy Kepler’ın kafa karışıklığı ve kafa karışıklığını gidermesi ile yol alan sekiz bölüm var. Kendi hayat hikayesini okuturken yazar bizlere de bir ayna tutmayı eksik etmiyor. Hem içimizi huzurla doldurmak hem de düşündürmek gibi bir
Umduğumu bulamadım ne yazık ki... İlber Ortaylı'nın "Bir Ömür Nasıl Yaşanır?" kitabında da, Türkiye'nin gerçekleri yine göz ardı edilmiş gibi geldi bana. Dikkat çekeceğim nokta şu ki: Hobiler sınıfsal, eğitim yetersiz, kültürel etkinliklere erişim eşitsiz. Kitapta bu gerçeklerden bahsedilmediği gibi, burası Türkiye. Günümüz
Günlük yaşamın stresli karmaşasından biraz kurtulmak için her birey kendine en uygun hobiyi belirler. Bu hobiler içinde sizlere en verimli ve en çok faydası dokunacak olanın kitap okumak olduğunu söylesek! İnsan doğduğu zaman sıfır bilgi ile dünyaya gelir. Zamanla etrafında olup bitenle bir şeyler öğrenmeye başlar
Yapılan istatistiklere göre
Şuna dikkat ettim: Hangi toplumda "eğlence" kültürü azsa, orada hobiler coşuyor! Yani gevezeliğe, arkadaşlığa, gezip tozmaya, müziğe, dansa, uzun sohbetli yemeklere uygun değilse ortam, insan kendini kağıt katlama sanatına falan veriyor!
“Şuna dikkat ettim: Hangi toplumda ‘ eğlence’ kültürü azsa, orada hobiler coşuyor! Yani gevezeliğe, arkadaşlığa, gezip tozmaya, müziğe, dansa, uzun sohbetli yemeklere uygun değilse ortam, insan kendini kağıt katlama sanatına falan veriyor!”
Kitabın başlangıç cümlesi okuyucuda ilgi uyandırma, sorgulama duygularına yönelik hazırlanmıştır. “ Güneş neden hep sabahları doğuyor?” Bu giriş cümlesi okuyucuyu sorgulamaya yönlendirmekle kalmayıp hayal dünyalarını genişletecek farklı düşünme yollarına da sevk ediyor. Bu şekilde aslında yaşamdaki sıradanlığa bir eleştiri getiriliyor. “ Neden hep
Yaşam çeşitli alanlarda (aile, iş, ikili ilişkiler, toplumsal etkinlikler, hobiler, vb.) bir şeyler yaparak geçer. Eğer kişi yaşamı oluşturan bu alanlarda ne yapmak ve nasıl yaşamak istediğinin farkındaysa, yani değer ve idealleriyle ilişki içindeyse ve yaşamını bunlara dönük yaşıyorsa, davranışları ve konuşmaları bu ideal ve değerleriyle uyumluysa, o zaman genellikle kendini iyi hisseder ve mutlu olur,
Eğer istek ve idealleriyle teması kesilmişse ya da bunlara uygun bir hayat yaşamıyorsa, o zaman da genellikle kendini kötü hisseder ve mutsuz olur.
İnsanın hissettikleri bedensel duyumlarının ve duygularının tümü, ya iç ya da dış dünyadan kaynaklanır. Mutluluk da iç ya da dış dünyamızda olup bitenlere tepki olarak hissettiğimiz bir duygudur. Mutluluk kendi başına bir hedef değil, hedeflerimize uygun davrandığımızda ve onlara yaklaştığımızda kendiliğinden ortaya çıkan bir sonuçtur.
Okuduğunuzdan en verimli şekilde faydalanmanın on kuralı
Öğrenmeye başlarken kararlı olun.
Seçici olun.
Yanınızda kağıt ve kalem bulundurun.
Sizin için en fazla öncelik taşıyanla başlayın.
Zihninizi açık tutun.
Değiştirilmesi en kolay şeyden başlayın ve kendinizi başarıya hazırlayın.
İlerlemenizi kaydedin ve başarınızı
Şuna dikkat ettim: Hangi toplumda "eğlence" kültürü azsa, orada hobiler coşuyor! Yani gevezeliğe, arkadaşlığa, gezip tozmaya, müziğe, dansa, uzun sohbetli yemeklere uygun değilse ortam, insan kendini kağıt katlama sanatına falan veriyor!
Genç yönetici dostum!
Sana öğüt vermek haddim değil, ama biliyorsun insan çoğu zaman başkalarının yanlışlarından, başarısızlıklarından öğrenir. Tecrübe edilmiş bilgilerden öğrenir. İşte hayat boyu biriktirdiğim, çocuğunu da yaptığım hatalar ve yaşadığım başarısızlıklar nedeniyle ağır bedeller ödeyerek öğrendiğim ve edindiğim tecrübeler, istersen