Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cemal Süreya Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa. Şems-i Tebrizi Düzenim bozulur, Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Benim için lazım olan şeylerin hiçbirini söylemeyecek, aynaya bakarken ne düşündüğünü, beğenildiğini hissettiği zaman nasıl şaşırdığını, gözlerini uyumak için kapadığı zaman çehresinin nasıl çok tatlı ve hayal üstü bir lezzetler maskesi olduğunu, ilkbahar gülünü nasıl kokladığını, senenin ilk kirazını nasıl karşıladığını söylemedikten sonra... ..deminden beri o kadar güzel, her şeyin üstünde ve hür gördüğü bu çocuğun da, herkes, hepimiz gibi talibin bir esiri olması ona acı geliyordu. Kim bilir sabahtan beri onu hayran bırakan bu neşe hangi gam dere­sinin üstünden taştan taşa sekerek ona kadar gelmişti. Evet haya­tında aksayan bir taraf vardı. Fakat Sabri bunu sormamaya, onun sırlarını zorlamamaya karar vermişti. Herkesinkine benzeyen bir hikayeyi ne diye dinleyecekti; hiç kimseye benzemeyen bu güzel çehreyi seyretmek varken!... Sonra bir insan ömrü hakikaten geniş bir şeydi; fakat bir hikaye, bir macera haline indirilince bütün boyu kayboluyor, ister istemez darlaşıyor küçülüyordu.
Sayfa 322Kitabı okudu
Reklam
Çalışmak, uyumak ve televizyon seyretmek, bunlar çağdaş dünyada en çok zaman ayrılan üç eylem. Politikacılar bunu iyi biliyor.
Sayfa 296Kitabı okudu
“Kendini bir süredir çok yorgun hissediyordu. Uyumakla, dinlenmekle geçmeyen bir yorgunluk. Bu soğuk ve karlı günü de yolda geçirecekti. Oysa sobanın başında ayaklarını uzatıp oturmak, biraz televizyon seyretmek, sonra uyumak istiyordu. Bütün bu basit istekler, ona yıllar öncesinden kalmış gibi göründü. Kafası çok yorgundu. Bir karar vermesi gerekiyordu artık. Oysa bugüne kadar Bünyamin’in hayatında karar vermesini gerektirecek kadar önemli bir şey olmamıştı. O karar vermezdi, olacak olan olurdu.”
EN ESKI YAZILARIM 1.
Saçmasında vurulduğun mazi namın olur Denizinde sarıldığın sinsi ahın olur Fırtınasında savrulduğun serseri zamanın Toprağında kuruduğun mezarın olur 
Çalışmak, uyumak ve televizyon seyretmek, bunlar çağdaş dünyada en çok zaman ayrılan üç eylem.
Sayfa 296Kitabı okudu
Reklam
En iyi yaptığımız iki şey: seyretmek ve uyumak
Egemen düzen hep bizim için bir şeyler düzenliyor, biz de seyrediyoruz. Edilgeniz.
Sayfa 170 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Yaşamak aslında bu değil mi?
Ah, şöyle at sırtında el değmemiş dünyaları dolaşıp ormanın berrak havasından göğüslerini doldurarak derin nefesler almak, bir pınar gözesinden lezzetli sular içmek, tabiatın sunduğu nimetleri devşirmek, avlanmak, koşmak, yürümek, gezinmek, seyretmek, öğrenmek yok muydu?!.. Çok yaşayan değil, çok gezen bilirdi elbet, yıldızlara elini uzatıp ormanlara karşı haykırmak, bir atın sağrısına yapışıp rüzgâr gibi uçmak yok muydu?!.. Ne kadar güzel olursa olsun insan aynı yerde oturduğunda hayat yeknesaklaşıyordu. Bir araziyi işlemek, orada mekân tutmak belki kıt kanaat geçinip kaygısız yaşamaktı, ama bu, aynı zamanda heyecansız da yaşamak demek değil miydi!?.. Her gün yeni bir yerde uyanmak, her ay farklı çiçeklerin kokusunda uyumak, her yıl farklı bir yol izleyip yeni hayaller kurmak... Yürük bir Türkmen için ideal hayat tam da bu demekti...
Mutsuzluk. Antov Çehov
Yirmi beş yaşlarında, körpe, alımlı bir kadın olan, noter Lubiantsev’in karısı Sofya Petrovna ile yazlık komşuları avukat İlyin ormandaki bir açıklıkla baş başa, ağır ağır yürüyorlardı. Akşam beş sularıydı. Pamuk yığını görünümündeki bulutlar bütün gökyüzünü kaplamıştı. Pamuk yığınlarının arasından tek tük açık mavi boşluklar gözüküyor, bunlar
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.