Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dün bir dosttan uzun bir mektup aldım. Beni anlatmış sana ve sen de ona, "Unuttum artık onu." demişsin. Hem bu sözü gülerek, medar-ı iftiharla söylemişsin. Unutamazsın Nokta Noktam, unutamazsın. Çünkü, unutmak için önce unutulmak gerek. Oysaki sen, hâlâ bende esen eski kavak yelisin. Kan değil, tüküremezsin. Ruj değil, silemezsin. Dişi dudaklarına dişlerimle yazdığım dört heceli erkek adımı Unutamazsın Nokta Noktam, unutamazsın. Seninle biz, hâlâ bir kabukta iki badem içi gibiyiz. Baharsın, kokacaksın. Güneşsin, yakacaksın. Sabah yatağım kadar rüya dolu, Sabah yatağım kadar sıcaksın. Unutamam, unutamazsın...
AŞK BİTTİ Aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti. Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim Belki bir yağmur yağar akşama doğru Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım Aşk da bitti diyordu ya bir şair Aşk bitti işte tam da öyle.
Reklam
Onun için 'yeryüzünde Tanrı'dan sonra en çok insan yaratmış kudret' derler; gerçekten de, onun romanlarında yazdığı insanları, fedakarı, nankörü, hırslısı, hesaplısı, aşığı, köylüsü, şehirlisi, tüccarı, fahişesi, noteri, kadını, erkeği ile canlandırıp bir yere toplasanız, adıyla anılacak bir kasabayı doldurabilecek kadar insan çıkar
Sayfa 123Kitabı okudu
BİR AŞK HİKAYESİ New York Grand Central tren istasyonunun danışma bürosunun üzerindeki saat, 6'ya altı dakika kaldığını gösteriyordu. Uzun boylu ve yanık yüzlü teğmen, tam saati anlamak için gözlerini kırptı. Kalbi, kendisini şaşırtacak denli hızlı çarpıyordu. Altı dakika sonra, on üç aydır yaşamında son derece önemli bir yer kaplayan, hiç
Sayfa 117Kitabı okudu
"Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek..."
(...)Hayal Banu’nun iki eliyle tutup “Buyrunuz efendim!” diye başını yere eğerek sunduğu tepsi küçüktü ve şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlamayacağını düşündü ve gayriihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. Bakmak değil de daha periye uğramak gibi
Reklam
Mektubunu uzun yazmakla beni rahatsız edeceğini söylüyorsun.Bu da bir başka haksızlık.Senden bahsedebileceğim insanları görmekten hoşlanışım, seninle beraber olamadığım, seninle konuşamadığım içindir.İstanbul'da tek zevkim senden mektup almak.Bunu da bana çok görme. Seni hasretle kucaklar, annenin ellerinden öperim.İkisi bir arada pek olmaz ama ne ise.
..Jane'in ölümünden uzun bir zaman sonra Cassandra, ablasının mektuplarının büyük kısmını ya yaktı ya da keserek parçaladı. (Gerçekten makasla kesti. Austen'ın günümüze kadar gelen mektuplarının bir kısmı kesilmiş ve sonradan yapıştırılmış halde.) Bunun bir nedeni de ablasının ününü korumak istemesiydi. Mektuplarındaki küfürbaz çıkışları, ne yaşayan ahbaplarının ne de gelecekteki hayranlarının hoşuna gidecekti. Bir başka neden de kendisini korumak istemesiydi. Zira Cassandra, bu mektuplarda herhalde hayatının en karanlık dönemlerinden birinden, yani nişanlısının ölümünden bahsetmişti ve Austen da hiç şüphesiz bu mektuba yürekten bir teselliyle karşılık vermiş olmalıydı. Bugün elimizde Austen Lite'tan biraz fazlası var ama kaybın büyüklüğü konusunda tahmin yürütmekten başka bir şey yapamayız.
Sayfa 211Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.