Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
m.ö. 176 yılında mo-tu, imparator wen'a cüretkârlığını daha da artırıcı bir mektup yolladı. bu mektupta mo-tu kendisini gök tarafından kurulan hunların büyük shan-yüsü olarak göstermekteydi. devamla mektupta "gökün yardımı, savaşan erlerimizin mükemmelliği ve atlarımızın gücüyle, aşiretin her üyesini keserek veya itaate zorlayarak, yüe-c- bib'yı silip süpürmeyi başardık. üstelik lou-lan, wu-sun ve hu-chie kabileleriyle, civardaki 26 devleti de fethettik, böylece hepsi hunların halkının bir parçası oldu. yay çekerek yaşayan tüm halklar artık tek ailede birleşti ve tüm kuzey bölgesi barış içinde. böylece ben şimdi silahlarımı bırakıp, askerlerimi dinlendirmek ve atlarımı otlaklara çıkarmak istiyorum. bu yakın geçmişte olan olayı unutup eski anlaşmamızı tekrar yürürlüğe koymak arzusundayım." mektuptan anlaşıldığına göre yüe-chih ve diğer orta asya boylarını itaat altına aldıktan sonra mo-tu kendini daha da güçlenmiş hissediyordu. yani o zamanın dünyasında çin sınırlarının dışının tek hakimi o idi. onun istekleri çin sarayında uzun süre enine boyuna tartışıldı. imparator wen, eski anlaşmayı tekrar kabul etmek zorunda kaldı
Sayfa 35 - kronik kitap, 2. basımKitabı okuyor
kadınlar,kuruntular ve muhtemel ilişkilerin hazin sonu….
Delikanlı birdenbire bir şey anlamamıştı: - Şimdi böyle mi oldu? dedi. - Onu size sormalı. .. Nasıl olduğunu elbette siz benden daha iyi bilirsiniz. - Lakin söylediklerinizden bir şey anlayamıyorum. - Tabii anlamazsınız, anlamak istemezsiniz ... Çünkü bu işinize gelmez. - Lakin rica ederim, bana bunu izah ediniz. Emin olu­nuz ki ne demek
Reklam
Senden kaçmak için annemden ve hatta aileden kaçmak zorundaydım. Annemin yanında insan daima korunurdu ama sadece senden. Seni uzun vadede bir çocuğun mücadelesi için bağımsız bir zihinsel güç olamayacak kadar çok seviyordu ve sana sadakatle bağlıydı.
Yani uzun lafın kısası aziz dostum, tek gercegim, sevgili yalnızlığım, demem o ki canımın içi; yaşayan herkesinki kadar eşsiz ve henüz bitmemiş bir “hikaye-i haldir” seninki de, yaşayacaksın, hem de unutup belki yine bildiğin gibi.
Alâkası yok tatlım.
Aşkım, altın keltoşum, tuzlanmış yumurtam, söyle bana, sevgili olduğumuzdan beri sana hiç durmadan mektup yazdığıma ve bugün artık her zamankinden de çok, küçük aşkım, senin kutsal adını anmamaya özen gösterdiğime göre, sence şimdi sana mektup yazmamın benim için bir sakıncası olabilir mi? Biliyorsun; günün birinde, aradan yıllar yıllar geçtikten sonra, Yucatanlı bü­ yükanneciğimin sandığında aşk mektupları destemi bulsunlar istiyorum. Onları bulduklarında, kocasına ihanet eden bir kadının değil, tutkulu ve romantik, aşık bir kadının mektuplarını bulmuş olacaklar. Evet, senin tutkulu ve romantik aşığınım ben, koca göbekli keltoşum benim, hiç yoktan iyidir, diyecek sivri dilliler ama bilmiyorlar ki o tatlı dilin ne kadar lezzetli, uzun ve de işinin ehli, senin deyişinle kaymak taşından kusursuz Venüs bedenimde öpücüklerle dolaşırken. Neyse, bu kadar zevk yeter, isimsiz aşkım benim, sadede gelelim, konu, entrikacı MR'nin, rakibin BH ile her seferinde biraz daha yakınlaşması. Kimi zaman fazlasıyla iyi niyetli davranıyorsun, benim temiz yürekli sevgilim ve B'ye olan sadakatinden dolayı, seni vicdansız bir dalkavuk gibi göstererek yıkmak isteyenlerin farkında olmuyorsun.
Sayfa 65
Yazdığım şeylerin içeriği sendin. Yüzüne karşı haykıramadığım şeyleri yazıyordum. Senin zorunla ilerlese de yönüne benim karar verdiğim uzun soluklu bir terk edişti.
Reklam
Uzun siyah saçlı kız Bu rutubetli mektup selamlarla doludur.
"Tarih yazmak mektup yazmaya benzemiyor, mürekkebi uzun zamanda kurur."
Sayfa 161 - KronikKitabı okudu
Çocukluğumda bana doğrudan nasip olduğunu anımsamıyorum, ama olmuştur sanırım, çünkü o zamanlar gözüne masum göründüğüm ve büyük umudun olduğuma göre, bu gülümsemeyi benden neden esirgeyecektin ki? Ayrıca bu türden samimi izlenimler de uzun vadede benim suçluluk duygumu güçlendirmekten ve dünyayı gözümde daha da anlaşılmaz kılmaktan başka işe yaramamıştı.
“Aslında hiç kimse kaybetmedi bu yarış uzun zamandır zor geçiyordu. Ve sonra, gümm!”
Reklam
Ben zayıf, çelimsiz, kırılgan; sen, güçlü, uzun ve iri yapılı. Kabinin içindeyken bile kendimi çelimsiz bir zavallı gibi hissediyordum, sadece senin karşında değil bütün dünyanın karşısında da öyleydi çünkü benim için her şeyin ölçütü sendin.
"O günlerde yaşadıklarım bana şunu söylüyordu: 'Sen artık özgürsün!' Gerçekteyse bu bir aldatmacaydı, ben tam olarak özgür değildim, çünkü o yıllarda yazdıklarım yine seninle ilgiliydi, yüzüne karşı şikâyet edemediklerimi kaleme aldıklarımla anlatıyordum. Onlar senin neden olduğun uzun bir vedalaşmaydı, ancak hangi yönde ilerleyeceğine ben karar veriyordum."
Bir ihtimal kötü anılar, yaklaşan, bize çarpma ihtimali olan arabalar gibi, giderek kuvvetlenen bir ses, tehlikeyi haber veren bir ölüm korkusu yaratır içimizde. Ve iyi anılar, bizden uzaklaştığı için tehlikeli olmayan arabalar gibidir, seslerine uzun süre kulak vermemize gerek yoktur zihnimizde.
Güzel anılar çabucak gelip geçiyordu aklından; gökyüzünde apaçık duran ama bulutlar arkasında bir görünüp bir yok olan yıldızlar gibiydi güzel anıları. Acı veren anıları ise bitmeyen bir kâbus gibi uzun sürüyor, ağır ağır geçiyordu gözlerinden.
Eslafınız zamanında Türk Ocak ve Yurtları Kürdistan kapılarına kadar gelmiş fakat henüz dahile nüfuz edememişlerdi. Sakarya zaferinden sonra Diyarbekir'li Ziya'nın, sizlere nazaran Ziya Gökalp'ın ocak ve teşkilatı bizzat meskat re'sini, vatan aslisini istilaya başladı. Kürdistan'ın büyük şehirlerinde Türk Ocak ve yurtları
Sayfa 25
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.