O evden sağ salim çıkabildik. Sonra o şehirden kazasız belasız başka bir şehre ulaştık.
Ölüm şakağımızı sıyıran kurşun gibiydi.
Ve Maraş depreminde imtihanı en kolay olan bizdik.
Orada yaşanan vahşet. İnsanların çaresizliği. Ve kimsesizliği..
Dua etmek, ağlamak dışında elimizden bir şey gelmiyor.
Maraş Dulkadiroğlu'nda yaşanılacak bina kalmadı daha ilk depremde. Kaldığımız bina 4 katlıydı. O cadde komple 4 katlıydı. Belki hiç birisi yıkılmadı ilk depremde ama hiçbirisi kullanılacak halde değil. Sonrasında Maraşı arkamızda bırakınca ikinci büyük deprem oldu.
Tarifsiz bir şey.. Bu saatten sonra Maraşta, Hatay'da, Adıyaman'da... o yaralar ne kadar sarılır bilmem ama saracak tek güç. Somununu ortadan bölmek..
Eray Akgül / Çölün Dili
Gerçek bir hayat hikayesinden kurgulanan, savaşın acımasızlığını, umudu ve çöküşü yansıtan, hayatın içindeki dramlarla yüzleştiren, akıcı ve etkileyici bir kitap.
Bombaların ne zaman nereye düşeceği belli olmayan bir coğrafyada, çocukluklarını yaşayamayan insanlardan biri Erfan. Sevmediği bir kadınla küçücük yaşında
° İnceleme yapmadan önce kitap hakkında ki incelemelere baktım da çoğu okur "Kan, iğrenç bir anlatım şekli, vahşet,cinayet kesinlikle okunmaması gereken olumsuz bir kitap gibi lanse etmişler. Özetle kitabı yerden yere vurmuşlar...
° Yazar kitabı hakkında; Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı
"Yunan tanrıları da en az insanlar kadar zalimmiş" ... "Çünkü onları insanlar yarattı"... "Kendi içlerinde ne kadar vahşet, ne kadar zalimlik varsa onlara yüklediler..."
Sayfa 304 - Yapı Kredi Yayınları - 1. Baskı - Haziran 2021Kitabı okudu