Berkeley, tekbenci (solipsist) olmadığını ileri sürmektedir. Ona göre gözlerini kapadığı zaman eşya yok olmakta, açtığı zaman tekrar var ol-makta değildir. Kendisi öldüğü zaman da her şey ortadan kalkacak değil-dir. Tekbencilikten kaçmak için Berkeley, sadece tek bir zihnin değil, her biri kendi tasarımlarına sahip birçok zihnin var olduğunu savunur; öyle ki kendisi, algılamaktan kesildiği anda, diğer zihinler algılamaya devam edeceklerdir. Her şeyin üstünde de Tanrı'nın zihni vardır. Doğa veya ev-ren dediğimiz şey, basit olarak, Tanrı'nın zihninden, algısının bütünün-den başka bir şey değildir. Bütün insan zihinleri düşünmekten kesilmiş olsalar bile doğa, Tanrı'nın tasarımları toplamı olarak var olmaya devam edecektir. Biz kendi algımızı, Tanrı'nın algısıyla açıklayabiliriz. Çünkü al-gıladığımızda veya tasarımlara sahip olduğumuzda bu, aslında Tanrı'nın algısına katıldığımız, ondan pay aldığımız anlamınagelir. Sonuç olarak Berkeley, dış, nesnel bir dünyanın gerçek”liğini reddettiği görüşünde değildir. O, reddettiği şeyin böyle bir dünyanın "maddiliği olduğunu savunur. •Bilinç içeriklerimizi yaratan biz değiliz, onları uydurduğumuz da söylenemez. Bireyler olarak, hepimiz ortak ve nesnel bir dünyayı algilamaktayız. Ama bu ortak ve nesnel dünya basit olarak, Tanrı'nın zihnidir. Böylece bir birey olarak bizim ortadan kalkmamız bu ortak ve nesnel dünyanın ortadan kalkması anlamına gelmeyeceği gibi, bu dünyanın nesnelliği ve ortaklığı, öte yandan, Berkeley 'e göre, algılarımızın birbirleriyle uyuşmasının da temeli ve teminatını Vermektedir.