Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Varlık felsefesi ile bilimler aradındaki ilişkiler
Descartes tam bir yüzyıl sonra yaşamış olan İngiliz filozofu Berkeley (1685-1753), Descartes'ın açmış olduğu bu çığır içinde ilerleme-ye devam ederek şu soruyu kendisine sorar: Zihnimde bulunan şeylerin, zihnimin dışındaki bir dünyaya karşılık olduklarını, bu dünyada yer alan şeylerin yansımalar' veya etkileri olduğunu nereden biliyorum? Ama böyle bir şey müm-kün müdür? Zihnim, kendisinde bulunan içeriklerin, dışarda bulunan bir şeyden ileri gelip gelmediğini görmek için kendisinden dışarı çıkamaz ki. Dış gerçek (maddi gerçek) dediğim şey hakkında zihnimin sahip olabile-ceği şey yine ancak bir algı olabilir. Sonuç: Varlık, algıdır. İnsan zihni için varlık, algıdan başka bir şey olamaz. Berkeley bunu, "Varlık, algıdır" veya "Var olmak, algılanmaktır" (Esse est percipi) sözü ile ifade eder.
Varlık felsefesi ile bilimler arasındaki ilişkiler
Berkeley, tekbenci (solipsist) olmadığını ileri sürmektedir. Ona göre gözlerini kapadığı zaman eşya yok olmakta, açtığı zaman tekrar var ol-makta değildir. Kendisi öldüğü zaman da her şey ortadan kalkacak değil-dir. Tekbencilikten kaçmak için Berkeley, sadece tek bir zihnin değil, her biri kendi tasarımlarına sahip birçok zihnin var olduğunu savunur; öyle ki kendisi, algılamaktan kesildiği anda, diğer zihinler algılamaya devam edeceklerdir. Her şeyin üstünde de Tanrı'nın zihni vardır. Doğa veya ev-ren dediğimiz şey, basit olarak, Tanrı'nın zihninden, algısının bütünün-den başka bir şey değildir. Bütün insan zihinleri düşünmekten kesilmiş olsalar bile doğa, Tanrı'nın tasarımları toplamı olarak var olmaya devam edecektir. Biz kendi algımızı, Tanrı'nın algısıyla açıklayabiliriz. Çünkü al-gıladığımızda veya tasarımlara sahip olduğumuzda bu, aslında Tanrı'nın algısına katıldığımız, ondan pay aldığımız anlamınagelir. Sonuç olarak Berkeley, dış, nesnel bir dünyanın gerçek”liğini reddettiği görüşünde değildir. O, reddettiği şeyin böyle bir dünyanın "maddiliği olduğunu savunur. •Bilinç içeriklerimizi yaratan biz değiliz, onları uydurduğumuz da söylenemez. Bireyler olarak, hepimiz ortak ve nesnel bir dünyayı algilamaktayız. Ama bu ortak ve nesnel dünya basit olarak, Tanrı'nın zihnidir. Böylece bir birey olarak bizim ortadan kalkmamız bu ortak ve nesnel dünyanın ortadan kalkması anlamına gelmeyeceği gibi, bu dünyanın nesnelliği ve ortaklığı, öte yandan, Berkeley 'e göre, algılarımızın birbirleriyle uyuşmasının da temeli ve teminatını Vermektedir.
Reklam
Varlık felsefesi ile bilimler arasındaki ilişkiler
Aristoteles'in varlık hakkındaki görüşüne felsefede gerçekçilik (realisme) denir. Gerçekçilik, en genel olarak, bilen özneden, bilinçten bağımsız bir gerçeğin var olduğunu ileri süren görüştür. Buna karşılık Berkeley'nin ileri sürdüğü görüşe öznel idealizm adı verilir. Bu, varlı-ğın, son tahlilde, öznel birtakım tasarımlardan (idea) ibaret olduğu görüşüdür....: Bilim adamı da, şüphesiz, varlıkla, var olan bir şeyle ilgilenir. Ama o, araştır-her ma konusu yaptığı varlığın gerçekten var olup olmadığını veya hangi anlamda var olduğunu doğal ve haklı olarak, kendi kendisine sormaz ram bile...Sonra bilim adamı, incelediği varlık alanının bir görünüş mü, yoksa gerçeklik mi olduğunu da kendi kendisine sormaz. Bilim adamı için her görüntü, gerçeklik veya her gerçeklik, görüntüdür...Sonra bilim adamları, genel olarak, varlık veya varlığın genel, temel özellikleri gibi konularla da ilgilenmezler. Her bilim, varlığın belli bir cephesi, yanı veya parçasını konu alır. Fizik cansız varlıkla, biyoloji canlı varlıkla, sosyoloji toplumsal varlıkla vb. uğraşır. Ama bütün bu varlıkla-rın hangi anlamda var oldukları, onların ortak belirlenimlerinin (deter-minations) veya Aristoteles'in deyişi ile "varlığa varlık olmak bakımından ait olan öznitelikler"in neler olduğu sorusu ile ilgilenmezler.
2267 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Kadim Sorular
"Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak." Goethe Kitabın tanıtımındaki bu sözle incelemeye başlamak istedim. Goethe'ye bir yandan hak veriyorum; öte yandan da insan üç bin yılın hesabını görse dahi yolunu bulamayabilir hatta bembeyaz bir
Felsefe Tarihi
Felsefe TarihiAhmet Cevizci · Say Yayınları · 2015550 okunma
360 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Okur musunuz bilmem, lakin yazdım.
Okur musunuz bilmem lakin yazdım. İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :) * Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım. Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Felsefenin Kısa Tarihi
Felsefenin Kısa TarihiNigel Warburton · Alfa Yayıncılık · 20206,9bin okunma
Reklam
varlık felsefesi berkeley
''Zihnimde bulunan şeylerin, zihnimin dışındaki bir dünyaya karşılık olduklarını, bu dünyada yer alan şeylerin yansımaları veya etkileri olduğunu nereden biliyorum? Daha kesin bir biçimde söyleyelim: Zihnimin dışında birtakım şeyler, başka zihinler, varlıklar, bir dış dünya veya gerçeklik olduğunu nereden biliyorum? Çünkü ben yalnızca bilinç içeriklerimi veya algılarımı biliyorum; onlar hakkında doğrudan bir bilgiye veya bilince sahibim. Bu içeriklerin veya algıların dış dünya denilen bir gerçekliğe dayandıklarını, ondan kaynaklandıklarını, bu dünyada yer alan nesnel şeylerin etkileri veya sonucu olarak bende meydana geldiğini kesinlikle bilmiyorum. Bunu bilmem için kendi kendimden veya zihnimden dışarı çıkmam ve bu algıların gerçek bir şeye karşılık olduğunu görmem gerekir. Ama böyle bir şey mümkün müdür? Zihnim, kendisinde bulunan içeriklerin dışarıda bulunan bir şeyden ileri gelip gelmediğini görmek için kendisinden dışarı çıkamaz ki. Dış gerçek (maddi gerçek) dediğim şey hakkında zihnimin sahip olabileceği şey yine ancak bir algı olabilir.'' Sonuç: Varlık, algıdır. İnsan zihni için varlık, algıdan başka bir şey olamaz. Berkeley bunu ‘Varlık algıdır’ veya ‘Var olmak algılanmaktır’ (Esse est percipi) sözü ile ifade eder.​
Berkeley'in "Varlık Felsefesi"
Zihnimin dışında birtakım şeyler, başka zihinler, varlıklar, bir dış dünya veya gerçeklik oldugunu nereden biliyorum? Çünkü ben yalnızca bilinç içeriklerimi veya algılarımı biliyorum, onlar hakkında doğrudan bir bilgiye veya bilince sahibim. Bu içeriklerin algıların dış dünya denilen bir gerçeklige dayandıklarını, ondan kaynaklandıklarını, bu dünyada yer alan nesnel şeylerin etkileri veya sonucu olarak bende meydana geldiklerini kesinlikle bilmiyorum. Bunu bilmem için kendi kendimden veya zihnimden dışarı çıkmam ve bu algların gerçek bir şeye karşılık olduğunu görmem gerekir. Ama böyle bir şey mümkün müdür? Zihnim, kendisinde bulunan içeriklerin, dışarıda bulunan bir şeyden ileri gelip gelmediğini görmek için kendisinden dışarı çıkamaz ki. Dış gerçek (maddi gerçek) dediğim şey hakkında zihnimin sahip olabileceği sey yine ancak bir algı olabilir. Sonuç: Varlık, algıdır. Insan zihni icin varlık, algidan başka bir şey olamaz. Berkeley bunu, "Varlık, algıdır" veya "Var olmak, algılanmaktır" (Esse est percipi) sözü ile ifade eder.
Kadın Filozoflar Tarih boyunca kadınlar çeşitli alanlarda ilgilenmişlerdir. Felsefe de bu alanlardan bir tanesidir. O dönemler kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapıldığı için çalışmaları göz ardı edilmiş, yok sayılmıştır. Orta Çağ’da bilim ve düşünme üzerinde çalışma yapan kadınlar ‘büyücülük’ ve ‘cadılık’ ithamlarında bulunup,
"Mekanizm ile teleolojik evren anlayışı arasındaki fark, bir telos kaybı olarak karşımıza çıkacak; kaybedilen bu anlam ve amaç, bizzat insanın yeryüzüne hakim kılınması ve insan tarafından üretilen değerlerle doldurulacaktır." ... "Modern düşüncede ortaya konulan özne, epistemik bir öznedir." ... "Felsefi olarak şunu
Reklam
350 syf.
10/10 puan verdi
Ahmet Arslan herkesin bildiği gibi ülkemizde felsefe alanında en önemli isimlerinden. Kitap üslup olarak gayet akıcı ki sanıyorum hoca buna çok dikkat ediyor çünkü felsefenin herkesin anlayabileceği bir şey olabileceğini düşünüyor. Ahmet Arslan kitabı ilk olarak 1994'te yayımlamış ve kısa sürede büyük ilgi görmüş. Bunun üzerine ilerleyen
Felsefeye Giriş
Felsefeye GirişAhmet Arslan · BB101 Yayınları · 20171,415 okunma
Zihinden bağımsız varlık düşüncesi bir çelişkiden başka hiçbir şey değildir. Berkeley bunu bir örnekle şöyle anlatır: "Üzerinde yazı yazdığım masanın varolduğunu, yani onu gördüğümü, duyumsadığımı söylüyorum." Berkeley bunu söylerken, bir yandan da "masanın varolduğunu" bildiren önermenin, "masa algılanmaktır veya algılanabilir olan bir şeydir" dışında bir anlamı olamayacağını dile getirir. Odada, orada hiç kimse bulunmadığı zaman algılanmadan duran bir masa olduğunu söylemenin, Berkeley tezine hiçbir şekilde zarar vermediğini söyler. Çalışma odasında algılanmadan duran bir masanın bulunduğunu bildiren önerme, acaba birilerinin odaya girmiş veya girecek olması durumunda, o masayı algılamış veya algılayacak olması dışında bir anlama gelir mi? Berkeley'e göre gelmez. Öyleyse, Berkeley artık şunu söyleyebilir: "Düşünmeyen şeylerin algılanmalarıyla hiçbir ilişkisi bulunmayan mutlak varoluşlarıyla ilgili söylenenlere gelince, onlar tamamen anlaşılmaz gibi görünür. Onların varlığı algılanmaktır, kendilerini algılayan zihinlerin dışında bir varoluşa sahip olabilmeleri mümkün değildir."
Sayfa 354
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.