Lanetlenmiş yaratıcılar vardır. Onlar, insan iyidir, güzeldir, mükemmeldir gibi safsatalar yerine, benliklerindeki kötülüğü, yıkıcılığı, nefreti anlatırlar. Oysa toplum bunları okumak, bilmek istemez. İnsanların istediği, aşkla, sevgiyle, güzellikle örülü, acıklı da olsa sonunda umutlu biten öykülerdir. Gerçekten kaçmak, onunla yüzleşmekten daha kolaydır. Bu yüzden lanetli yazarların kabul edilmesi zordur. Zordur ama dehanın da bütün unutturma, yok etme çabalarına karşı inanılmaz bir direnme gücü vardır; sıradanlığın, vasat yaratıcılığın bilindik sözlerden oluşan kalın örtüsünü yepyeni bir bakış açısı, alışılmadık bir üslupla er geç yırtarak gün ışığına çıkar.
Edgar Allan Poe da o lanetli yazarlardan biridir. Hastalık, yoksulluk ve ayyaşlıkla geçen kısa yaşamına sarsıcı şiirler, yazın dünyasında çığır açan öyküler, kuramsal yazılar sığdıran bu Amerikalı yazar, doğumunun üzerinden yüz doksan, ölümünün üzerinden yüz elli yıl geçmiş olmasına karşın hâlâ güncel, hâlâ ilginç, hâlâ çok okunmakta.