Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
96 syf.
4/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
İnsan Bu Kitapla Yaşayamaz!
YouTube kitap kanalımda İnsan Neyle Yaşar? kitabını neden en çok Türkiye'nin okuduğundan bahsettim: ytbe.one/FLNbCSjFh2I Tolstoy'un bu kitabından çok daha sağlam kitapları varken neden bu kitap bu kadar abartılıyor? Bu kitabı okurken kendimi patileri arasında kuru ekmek tutan köpek yani Ekmek Reis gibi hissettim. İtiraflarım
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191,8bin okunma
Gibi..
Kusura bakma ben biraz açıksözlüyüm, net birisiyim, Ne kadar güzelsin yaa Ecemşah.. Ne biçim bişeysin sen ya... Vay anasını arkadaş ya ..
Reklam
Bana sorarsanız dünya edebiyatının günümüzde yaşadığı bu büyük tıkanmanın sebebi, gürültüdür. Basit bir mantık yürütürsek; sanayileşmemiş o eski dünya nasıldı: Sessiz ve sakin. Peki, modern dünya nasıl, her daim gürültülü. Peki, bugünün dünyasında gündelik hayatımızı etkileyen, günümüzü dolduran bir edebi eser var mı? Ne yazık ki yoook! Mesela
Sayfa 56 - Büyüyen Ay, 2018
Şu sarmaşıklı evi soracaktım da. Nasıl ev, nasıl ev? :)
- Bu köyden misin hemşerim? dedim. - Değiliz bu köyden amma buralı olduk sayılır. Yirmi senedir burda hamallık ederim. - Buralı sayılırsın. - Sayanlar da var, saymayalar da. Amma da köye düşmüşüm ha! Şöyle aydınlık cevap veren birine rastlamayacak mıyım bu köyde? - Köyünüz güzel ama... - Gününe bağlı. Güzel günü olur cıgaran, paran varsa...Ocak yanarsa...Çorba pişerse, yük çıkarsa...Tıngırın varsa...Keyfin gıcırsa... - Doğru, her şey şarta bağlı şunun şurasında. - Şartsız, şurtsuz yaşayanlar da var. - Var, var ama... - Ölüm de var arkadaş, ölüm.Şu köşkün sahibi de ölecek.Şu horoz da. Göğsüne vurdu: - Şu ben de. Yüzüme baktı: - Şu sen de... - Doğru, doğru ama, dedim, yine de fark var. - Nede? Ölüden ölüye mi? dedi. Şaşkınlığıma geldi. - Öyle ya, dedim. - Yok, dedi, yok. Ölüden ölüye fark yok; canlıdan canlıya var. Düşündüm: Domuzuna haklıydı. İçimden " Vay anasını! " dedim. Sanki " Vay anasını! " dediğimi duymuş gibi yüzüme bakıp: - Yaa!.. dedi. - Ben de onu söylemek istiyordum ya, canlıdan canlıya fark domuzuna, dedim.
728 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Gümüş Alevler Sarayı
Herkese merhaba, Upuzun bir yorumla geldim. Arkadaşlarımızla ACOTOR serisini baştan okumaya karar verdik. Bugün de son kitabı bittirdim. Önceden yorum yapmamıştım. Şimdi uzun bir yorum yapacağım. Kitabı ilk okuduğumda 6 puan vermişim ama şimdi okuduğumda puanımı güncelleme yapmak istedim ve 8 puan verdim( onuda zar zor neyse- olaylardan ve
Gümüş Alevler Sarayı
Gümüş Alevler SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 2021868 okunma
Vay arkadaş yaa... Böyle erkek zihniyetine ne denir?
- Gece yarısı eve dönülecek... Karının menhus suratı görülecek... Bir karı sırf kavga ve beddua etmek, para istemek için ağzını açar... Sonra da balık gibi susar... Onu görmemek, tiksindirici sesini işitmemek için küple rakı içip kendini kaybetse yeridir...
Reklam
122 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Borges'in önsözünde Bloy hakkında şunlar var: "Yazma işine girişip de bir başkasına dönüşmeyen, en azından kendi özellikleri ve gerçekliklerini abartmayan bir insan belki de yoktur. Bernard Shaw, George Bernard Shaw'un pantomim yoluyla canlandırılan bir zürafadan daha gerçek olmadığını söylemiş; alçakgönüllü gazeteci Walt Whitman, büyük bir
Sevimsiz Öyküler
Sevimsiz ÖykülerLeon Bloy · Kırmızı Kedi Yayınları · 2016349 okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Tek kelimeyle bayıldım Vay canına bu kitaptan bu kadar aksiyon beklemiyordum gerçektende beni çok şaşırttı , kitabı elimden bırakamadım resmen. . Yani şöyle diyim, hani böyle konunun çok çarpıcı mantıklı olduğunu söyleyemeyeceğim ama okurken hiçbiri umrumda olmadı. Beni o kadar içine çekti ki ufak saçmalıkları görmezden kolayca geldim. İlk kitaptaki gençlik aşkı konuluymuş gibi gidişat, nasıl oldu da böyle bişeye dönüştü ben şok artık kitapta aşk maşk yalan oldu , olaylar olaylar diyorum . Konuya fazlada girmek istemiyorum çünkü nerden tutarsam tutayım, seriyi okumayanlar İçin hepsi spoi olacak. Ama şu kadarını söyleyebilirim ki bir çok sırlar açığa çıkıyor, ihanetler ardı ardına, artık işler iki ezeli düşman olan köklü mafya ailesinin savaşı haline geldi ve arada kalan Sophie’nin yapacakları iyi yada kötü herşeyi belirleyecek nitelikte. Aşka gelecek olursak kitabın bi yerinden sonra arka planda kalsada çok büyük gelişmelerde oluyor. Hele hele Luca kesinlikle favori erkek karakterlerim arasında üst sıralara bi yere girdi diyebilirim . Beklentimi fazlasıyla aşan bi kitap oldu. İlk kitap sonrası söylemedim ama bu kitaptan sonra gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim gençlik ,aşk, komedi, gizem, macera, aksiyon arayan herkesi memnun edebilir . Bahsetmeden geçemeyeceğim biri daha var ki , Sophie’nin arkadaşı Millie yaa herkese böyle bi arkadaş gerek. İnanılmaz komik, sevgi dolu, sadık bir karakter ki bayıldım en olmadık ciddi anlarda öyle şeyler söylüyor ki bir an kaşlarımı çatarken aniden kahkaha atmaya başlıyorum
Cehennem
CehennemCatherine Doyle · Yabancı · 2019417 okunma
Vay Arkadaş Yaa
Halklar da yaşlanırlar,’ diye cevap verdi. ‘Cennet düşüncesi eski önemini kaybe􏰁. Ölünce gidecekleri cenne􏰂 tasavvur ederek eskisi kadar mutlu olmuyorlar. Ama aynı şekilde inanmayı da sürdürüyorlar. Zira yepyeni bir şeylerin peşinden koşmaya yeltenemeyecek kadar tembeller.’ ‘Yani sence, günümüzde cennet vaadiyle vaazlarda bulunan bir peygamberin kitlelerin kalbini kazanma şansı yok mu?’ diye sordum. Ömer kahkahayla gülerek, ‘Kesinlikle yok,’ karşılığım verdi. ‘Sönmüş bir meşale bir daha yanmaz. Solmuş bir lale bir daha tomurcuklanmaz. İnsanlar kurdukları basit dünyalarına iyice bağlandılar ar􏰀k. Onlara cenne􏰂n kapılarının gözlerinin önünde açılmasını sağlayacak bir anahtar sunamayan birinin peygamberliğini ilan etmesi hiçbir fayda sağlamayacak􏰀r.’ Bu sözlerin etkisiyle adeta yıldırım çarpmışa dönmüştüm. Ömer şaka yapıyor olsa da söyledikleriyle ruhumu kasıp kavuracak bir yangın çıkarmış􏰀. Evet, insanlar masallara, uydurulmuş hikâyelere bayılırlardı. Gözlerini kör edecek şeyler onları mutlu kılıyordu.
Vay Arkadaş Yaa...
Mısır sürgününden İstanbul'a dönmesinin ardından orada bastırdığı Safahat'ın son cildi Gölgeler'in memlekete girişine izin verilmeyecektir. Buna gerekçe olarak Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olması gösterilmiştir...
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.