Kahvenin hikâyesi:
Derler ki; Veysel Karani hazretleri develerini otlattığı mekanda etrafa çok güzel kokular saçan bir bitkiyi fark eder. Bu beyaz çiçekli, yeşil yapraklı mis kokuyu etrafa saçan bitkinin küçük, siyah, sevimli meyveleri vardır. Eline aldığı meyvenin tadına bakar, meyvenin tadı acıdır. Kokusu bu kadar güzel olan bir çiçeğin meyvesinin de güzel olacağını düşünür ve vazgeçmez o küçük siyah meyvelerden. Eline aldığı bir kaç küçük meyveyi yanan ateşte biraz kavurur, yeniden tadına bakar meyvelerin, kavrulan meyvelerin acılığı kaybolmuştur. Meyvelerin, acılığının gitmesinin yanında harika bir tadı ve zihne berraklık veren bir his uyandırdığını da fark eder, bitkiyi çiğnerken de keyif duyar. Veysel Karani hazretleri çiğnerken duyduğu keyif hissinden dolayı da bu bitkinin adı olsa olsa “Keyfe” olur diye geçirir aklından. Veysel Karani hazretlerine atfedilen bu efsaneden sonra, zaman içinde “keyfe” kelimesi “Kahve” şekline dönüşmüştür.
Alıntı: blog.zaman.com.tr/bir-kahve-icer-...
O halde "İnşallah" demek hamuşluktur. Allah "İnşallah" diyen kulundan asla vazgeçmez."İnşallah" demek "Hoşnutluk Sana yakışır.Yeter ki razı ol." demektir.
Sol perişan, sağ paramparça... Kaç insan varsa, o kadar düşünce, o kadar ideoloji, o kadar ıslahat reçetesi. Evvela dillerimiz ayrı, kelimeler herkes için başka manalar taşıyor. Tarih bir küfürler kitabı. Bu facia dünyanın başka hiçbir ülkesinde görülmemiştir. İttihat ve Terakki, zaferini padişahlara hakaretle sağlamak zavallılığa düştü. Sonra İttihad ve Terakki de yerin dibine geçirildi. Her yeni iktidar eski iktidarı horlamayı marifet saydı. Zavallı gençler bakışlarını maziye çevirince, yüz kızartıcı bir facialar yığını ile karşılaştılar. Kime güvenecek, neye dayanacaklardı? Büyükleri bir tahrip humması içinde idiler. Şöhretleri, faziletleri, şahsiyetleri tahrip... Onlar da birbirlerini tahribe başladılar. Hem de sözle değil kurşunla, bombayla. Memleket bir intihar salgını içindedir. Tek çıkar yol, bu korkunç tefrikaya bir son vermek, çılgınlıklarımızı dizginlemek, başkalarına hürmet etmek ve kinin yerine sevgiyi ikame etmektir.
Kanaatimce sağ ve sol tasnifi Avrupa'dan ithal edilen bir bid'attir. Hepimiz aynı tarihin çocuklarıyız. Düşman bir dünyanın kucağında yaşıyoruz. Birbirimize kenetlenmez, ahmakça sloganların esiri olarak birbirimizi hançerlemekten vazgeçmez, İslam'ın birleştirici bayrağı altında toplamaz, İslam'ın şiarı olan müsamaha, adalet ve sevgiye kulaklarımızı tıkamakta ısrar edersek, dünyanın en büyük medeniyetini gerçekleştirmiş olan zavallı milletin mezarcısı oluruz.