Zor Oyun (Myron Bolitar Serisi 3)Harlan Coben

Son 1 aydır kitapları okuma hızımın altında okuyabiliyorum, tabii ki finaller yüzünden. Zor Oyun da bu döneme denk gelen bir kitap oldu. Genelde olay ağırlıklı kitapları okurken okuma aralığını çok açmamayı tercih ediyorum. Çünkü arayı açarsam bütün olarak ilerleyen olay örgüsüne hem ihanet edeceğimi hem de anlatılanlardan tat alamayacağımı düşünüyorum. Zaten bana göre bu kitapların okunmasını sağlayan yegâne şey olaya ve zamana ayak uydurmak. Bunu gerçekleştiremeyince kitabın size yaşatmayı hedeflediği duyguların bir anlamı kalmıyor. Harlan Coben’in daha önce 4 kitabını okuduğum için dilinin akıcılığına ve olayları anlatış şekline alışkınım. Bu yüzden ne kadar sınav döneminde de olsam okuma hızımı etkilemez diye düşünüp kitaba başladım. Daha 100 sayfa okumuşken araya başka şeyler girdi ve iki gün hiç okuyamadım. Sonra tekrar başladım, kitap hızlı ilerliyor ama olay açısından bende bir şey kalmıyor, durup durup düşünüyorum başta ne olmuştu diye. Ben de dayanamadım baştan okumaya başladım kitabı. Sonrası tam bir Coben klasiğine dönüştü. Kitabın sonunda aydınlanan olaylar, akıcı ve yer yer komik diyaloglar kitabın çabucak bitmesini sağladı. Böylece arayı açmama düşüncemi de istemeyerek kendimce kanıtlamış oldum.

Zor Oyun Myron Bolitar Serisi’nin 3’üncü kitabı. İlk kitaptan beri bizlerle beraber olan Myron Bolitar, sakatlığı yüzünden basketbolu bırakmak zorunda kalmış(tı). Bu kitapla beraber Myron Bolitar basketbol sahalarına tekrar dönüyor. Dragon’s takımının yıldız oyuncusu Greg Downing bilinmeyen bir sebepten dolayı ortadan kaybolmuştur. Basına Greg’in sakatlandığı için takıma katılmadığı bilgisi verilmiştir. Dragon’s takımının sahibi Clip Arnstein, basının zamanla bu sahte bilginin üstüne gideceğini bildiği, hem kendisini hem de takımın geleceğini etkileyecek bu durum için çözüm yolu aramaktadır. Ve çözüm yolu olarak Myron Bolitar’ı seçer. Myron, Greg Downing’i bulmak için takıma katılmıştır. Myron ile Greg kolej zamanlarında rakip olarak basketbol oynamışlardır. Geçmişteki bu rekabet myron’ın olaya adapte olmasını güçlendiriyor. Zor Oyun eğlenceli diyalogları, akıcı dili ve geçmişin izleriyle bizi keyifli ve heyecanlı bir maceraya çağırıyor.

Bu kitabı serinin diğer kitaplarından ayıran çok önemli bir nokta var bana göre. Myron Bolitar geçmişine ait çok büyük bir bilgi öğreniyor. Bu yüzden kitabın sonunda iki olay birden çözümleniyor: Hem Greg Downing’in başına gelenler hem de Myron’ın geçmişine ait bilgi. Sanırım Myron ile alakalı bir şey öğrenmeseydim 9 puan vermezdim. Kurgu açısından bana göre eksik bir şey yoktu. Sadece karakterlerin fazlalığı biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Asıl olay çok şaşırtıcı bir biçimde sonuçlanıyor, o açıdan da artı bir nokta bu kitap için. Bu kitapta tek sevmediğim şey olaydan bağımsız bilgilerin çok sık yer alması(şarkı, dizi isimleri, bazı yerler ile alakalı şeyler vb.) Ama tabii bu okumanızı fazla etkilemiyor.

Myron Bolitar Serisi hep sporla ilgili konuları ele aldı şimdiye kadar, sanırım öyle de devam edecek. Harlan Coben’in neden sporla ilgili yazdığını merak ediyorum. Hayatının belli bir zamanında sporla ilgili bir geçmişi var mı ya da sadece denk getirip yazmaya mı başladı gerçekten merak ediyorum. Araştırmak istedim Türkçe kaynaklardan sadece şunu buldum: “Harlan Coben (d. 4 Ocak 1962) ABD'li gizem ve korku romanı yazarıdır. Romanları genellikle çözülmemiş olaylarla başlamaktadır. (Cinayetler, esrarengiz kazalar vb.) Değişik serilerdeki karakterler bir arada olarak bazı romanlarında görülebilmektedir.” Allah razı olsun. Yabancı kaynaklarda da aldığı ödüllerden falan bahsedilmiş. Bu seriyi bitirip de hayatı ile ilgili bir bilgiye ulaşamazsam gerçekten boşa okumuş gibi olurum.

Artık bu tür kitaplar da(polisiye, gerilim, gizem) hayatımın başka bir parçası oldu. Ağır ve kapsamlı bir kitaptan sonra zihnimi dinlendirmek için ya da direk heyecanlanmak ve merak etmek için okuyorum. Okumak için ayırdığın zamana ve bütçeye değiyor mu derseniz kesinlikle değiyor.(Burada, bu tür kitaplarda edebi kaygı aramadığınızı(!) bildiğim için söylüyorum bunları.) Bana göre okuduğumuz her kitabın bizi illa ısırması ya da sokması gerekmiyor. Onun için bu tür kitapları da okumak isteyen ama erteleyen kişilere gönül rahatlığıyla öneriyorum. Şimdiden herkese iyi bayramlar.

Harlan Coben'nin olay örgüsü kurmaktaki başarısını sanırım kimse inkar edemez. Ancak bazı bölümler gerçekten bana göre çok gereksiz yazılmış kitap fazla uzatılmış gibi geldi. Birde "Başını iki yana salladı" ifadesini yazarın bu kadar çok kullanmasına bir anlam getiremedim. Karakterler zıpkın gibi zeki insanlardan oluşturulmuş. Bu da okuma zevkinizi şüphesiz attırıyor. Ben katili tahmin edemedim gerçekten hiç ummadığım biri çıktı. Olayların gizemli bir şekilde devam etmesi sizi kitabın içinde tutuyor. Ancak bazı karakterler için kitabın sonunda veya ortasında bu kimdi demeniz çok olası. Yani burası zayıf nokta gibi geldi bana. Keyifli okumalar..

Not: Bundan sonra incelemeleri kısa tutmaya karar verdim. Fazla okunmadığını düşündüğüm için saatlerce kafa patlatmanın bir alemi yok sonuçta...

Bir yazar tüm romanlarında konuyu klasik olarak bir kişinin kaybolması üzerine yazıp nasıl olur da her kitabında birbirinden fazla fazla okutarak veya birbirinden üstün zeka dolu kitaplar yazmayı başarabilir hayret edici gerçekten. Az tasvir, çok diyalog ama kesinlikle nefessiz okuma. Zor Oyun çifte finali ile kesinlikle Coben kitapları arasında yerini ayrı bir köşeye ayırıyor aynen diğer tüm Coben kitapları gibi.

Yaklaşık on yıl önce oyunculuğu bırakan spor menejeri Myron Bolitar, kendini tuhaf ve tehlikeli bir araştırmanın içinde bulur. Gençliği boyunca Myron'la yarış halinde bulunan kolej arkadaşı ve ünlü basket oyuncusu Greg'in garip bir şeklide ortadan kaybolmasıyla başlar her şey...
Bitirince çabuk bitti, daha uzun sürseydi dediğim kitaplardan bir tanesiydi. Kendimi Harlan Coben kalemine karşı aç ve doyumsuz hissediyorum her zaman. Yazarın kitaplarını okudukça okuyasım geliyor tabiri caizse. Roman nasıl başladı, nasıl sona erdi anlamış değilim açıkçası. Özellikle yazarın esprili olan kalemi, olay örgüsünün ustaca işlenişi ilgimi fazlasıyla çekmiş bulunmakta. Zor Oyun fevkalade bir seri romanıydı. Unutulmaz karakter Myron Bolitar'a hayranlığım bu seriye ait kitapları okudukça kat kat arttı. Siz de bu etkileyici romanı okumalısınız biran önce.

Yazarla ilk tanışma fena gecmedi diyebilirim. Kitabın her sayfasında ayrı bir aksiyon ve heyecan vardi. Yazarın dili gayet akici ve keyifliydi. Konusuna gelince Myron Bolitar 10 yıl önce bir sakatlık nedeniyle basketbol hayatına veda etmiş bir sporcudur. Kariyerine spor menejeri olarak devam ederken bir teklif alır. Eski rakibinin takımında onun yerine oynaması istenir. Ama en büyük sorun eski rakibi olan Gregg garip bir şekilde kaybolmuştur. Esas görevi onu bulmaktır. Olayın izini sürerken eski hayatına duyduğu özlem ve bunun yanısıra hayatının nasil bir tehlikede olduğubu görecektir. Final kısmı ise gerçekten güzeldi. A birde cinayet. Katil kim mi. Tahmin bile edemezsiniz.

Harlen Coben’den iyi kurgulanmış bir kitap daha.Myron ve efsanevi Win:)Nedense Myron karakterinden çok Win beni cezbetti.Hem tehlikeli hem de deli fişek.Kitap kendini okutuyor.Tam diyosun ki evet çözdüm bir bakıyorsun ki olaylar farklı yerlere yönelmiş.Son ise oldukça şaşırtıcı.Sadece Myron karakteri bana zayıf geldi.Daha farklı bir kurgulama olabilirdi.

Bolitar serisinin 3. kitabı olan Zor Oyun'da Myron Bolitar'ın eski yıllarda basketboldaki tek rakibi ortadan kaybolur. Bolitar onu ararken geçmişle de yüzleşir.
İlk iki kitabı da beğenmiştim ama bu çok daha sürükleyici ve şaşırtıcıydı.

Dikkat spoiler içerir.
Myron Bolitar, Win adında bir arkadaşı, Esperanza adında bir ortağı, Jessica adında bir sevgilisi olan; zamanında Burt Wesson adında biri tarafından sakatlandığı için NBA hayalleri suya düşen bir spor menajeri ve dedektifidir. Basketbolu zoraki bırakışından on yıl sonra Clip adındaki bir kulüp patronu onu takıma alır. Myron NBA'de oynayacaktır ama esas işi kayıp olan Greg adlı oyuncuyu bulmaktır. Greg bir cinayete karışmıştır. Ölen kadın Liz Gorman adında eski bir radikal solcudur ve ilin içinde şantaj vardır. Acaba Myron ve Win bu işi çözebilecek midir? Gerçekte katil kimdir? Myron'un geçmişi ile bu işin ne gibi bir ilgisi vardır? Burt'un sonu ne olacaktır? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gerekenlerden.

Basketboldan elini etegini çekip spor menajerliği yapmaya baslayan Myron bolitar'a on yil sonra veda ettiği parke sahaya geri donme sansi dogmustur.Kaldi ki donmesi icin edilen teklif tesadufi değildir. Hem sönüp giden hayaliyle yeniden çetin bir savaşın icine girmesi hem de ebedi ve ezeli dusmani Greg Downing i bulmasi gerekmektedir.

Zor oyun bildiginiz uzere #myronbolitarserisi nin 3.kitabi olarak karsimiza cikmakta.Ilk uc kitapta temel ortak nokta ki bu bagimsiz okumak isteyenlere hatirlatma niteliginde dipnot olarakana karakterlerin yeniden kisaca tanitilmasi .Savundugum tezimi yinelemekte fayda var. Her kitapta olaylar farkli farkli konular icerse bile tum seri karakter acisindan seri olarak karsimiza cikmaktadir.Ilk uc kitapta ben bir baglantili yon daha buldum ama tum seriyi okuyup buldugum tezi kanitlayana kadar bunu aciklamayacagim. Harlan Coben'in hala polisiyede kusursuz kalemi olduğunu gozum kapali savunabilirim. Son sayfaya kadar katil size bak asci derken ters koseye yatirip aslinda katil bahcivandi diye gururlandigi bir polisiye yazar diyebilirim

Uzun bir zamandan sonra okuduğum üçüncü Harlen Coben kitabı ‘Zor Oyun’. Kitabı indirimde görünce konusu neymiş diye bile bakmadan almıştım. Meğerse Myron Bolitar serisinin üçüncü kitabıymış. Neyse ki her kitap başka bir olayı anlattığı için bir sorun olmadı.

Myron Bolitar eski bir basketbolcu, sakatlandıktan sonra basketbolu bırakıp hukuk okuyor. Fakülteden sonra yakın arkadaşı Win Lockwood ile bir spor ajansı açıyorlar.

Gerilim-gizem kategorisinde olmasına rağmen diğer okuduğum kitaplarla karşılaştırınca biraz eksikti. Kayıp olayı insanı merak ettiriyor ama çok çok iyi bir kurguydu diyemeyeceğim. Özellikle Kimseye Söyleme romanından sonra bana biraz kolay bir kurgu geldi. Ama bana kitabı sevdiren, sürükleyici gelen özellikleri var. Birincisi Myron, Win ve Esperanza’nın arkadaşlığıydı. Samimi ve gerçektiler. Hele Win! Ana karakter olmamasına rağmen çok iyi kurgulanmış. Havalı, biraz kendini beğenmiş ama arkadaşına düşkün, her zaman yardımına koşan bir karakter. İkincisi hafif alaycı bir mizah vardı. Yer yer gülümsetti beni. Gerilim romanı olmasına rağmen altını çizdiğim baya bir cümle de oldu. Sevdim ben bu kitabı.

Yazarın okuduğum ilk kitabı ve bir ikincisini de mutlaka okumak isterim, gayet sade ve sürükleyici bir kitaptı, sıkılmayacağınızı düşünüyorum....

Harlan coben zaten çok iyi bir yazar kitap akıp gidiyor büyük vuruştan daha iyi olduğunu söyleyebilirim bazı yerlerde şaşırdım, güldüm, yaptığı mizahlar vb. çok iyiydi.