Orman; zihinde film sahnesi gibi canlandırılan anlatımı, merak ve gizem unsurlarını dinç tutan hikayesi, anı unutturan kurgusu ile soluksuz okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap oldu. Geçmişe gömülen sırların, karanlık zihin yapılarının, suçluluk duygularının farklı kişilerin bakış açılarından kendini gösterdiği , geçmişe dair gizemli olay örgüsünün ilmek ilmek çözüldüğü bu hikayenin, hem anlatım, hem kurgusal yoğunluk, hem de başarılı karakter profilleri açısından tatmin edici olduğunu düşünüyorum.
20 yıl önce düzenlenen bir yaz kampında 4 genç kaybolur. Yapılan araştırmalar sonucu iki gencin cesedi vahşi bir şekilde katledilmiş olarak ortaya çıkar. Diğer iki kişinin ise kanlı giysileri bulunurken, bedenlerine ulaşılamaz. Kamp Danışmanı olarak görev yapan Wayne Steubens iki sene sonra farklı cesetlerin ortaya çıkması ile tutuklanır. Diğer danışmanlardan Paul Copeland da kaybolanlar arasında kız kardeşinin de olması sebebiyle senelerce bu olayın ağırlığını atlatamaz. 20 yıl sonra Eyalet savcısı olan ve bir tecavüz davasında çalışan Paul Copeland, bir cesedin bulunması ile polisler tarafından çağrılır. Bulunan ceset 20 yıl önce öldüğü sanılan ancak cesedi bulunmayan Gill Perez'e aittir. Kız kardeşinin de hayatta olabileceğini düşünen Paul, tekrar aynı sayfalara geri dönecek, karanlıklara gömülmüş sırların üzerine gidecek ve kendi geçmişi ile yüzleşecektir.
Orman; Harlan Coben'den okuduğum ilk kitap oldu. Su gibi akan anlatımı ve merak uyandıran kurgusu ile de iyi ki okudum dediğim kitaplar arasında yerini aldı. Film izliyormuş hissi yaratan polisiye kitaplardan hoşlananlara önerimdir.