Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Herkese kudreti ölçüsünde hak ettiğini vermeli!" Kim Bana kudretimin karşılığını verecek? Toplum mu? Bu durumda ben onun değerlendirmesini kabul etmek zorunda kalırım. Daha doğrusu şudur: Ben kudretim ölçüsünde hak ettiğimi alacağım. "Her Şey Herkese aittir!" sözü de aynı içi boş teoriden kay­naklanmaktadır. Herkes sadece kudretinin yettiğine sahip olabilir.
Bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben; Ben gittim az geçilmişinden ve bütün farkı yaratan bu oldu işte...
Sayfa 191 - DomingoKitabı okuyor
Reklam
“Ben böyleyim işte!" dedi. "Ben garip bir kadınım...Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız…Çok manasız kaprislerim, birbirine uymaz saatlerim vardır...Hülasa arkadaş olduğum kimseler için pek müziç ve anlaşılmaz bir mahlukum...”
Eğer Ben Sana değer veriyorsam, Sen zaten varolmakla beni ödüllendiriyorsun, bunun karşılığını ödüyorsun. Eğer Benim için sadece Senin niteliklerin önemliyse, Senin uyumluluğun, iyi niye­tin, ya da belki desteğin benim için -maddi- bir değer taşır ve ben onu, bu değeri karşılığında elde ederim.
darenova
Masallar her zaman kuleye kapanan kızı ejderhanın koruduğunu anlatırdı. Ejderha yüzünden kimse kızı kurtarmaya cesaret edemez, edenler de ölürdü. Ama bu masalda ejderha bir saraya kapatılmıştı. Ve kimse onu çıkarmaya cesaret edemiyordu. Ben artık onu kurtarmak istiyordum.
Sayfa 354 - Daren&NovaKitabı okuyor
Şu gül nasıl dalında açtığı andan itibaren bir hakiki gül, bu bül­bül de nasıl her zaman bir hakiki bülbülse, Ben de oldum olası bir "hakiki insan"ım. İnsan olmam için, görevimi, alın yazımı yerine getirmem ve o alın yazısı doğrultusunda yaşamam gerekmez. Be­nim ağzımdan çıkan ilk kırık dökük hecelemeler bir "hakiki insan" ın yaşam belirtisidir, yaşam savaşım onun ilk güç gösterisi, son nefesim, "insan"ın gücünün tükendiğinin son belirtisidir. .
Sayfa 405 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hâlid b. Velîd
"Allah, Peygamberini gönderdi; bir kısmımız onu tasdik etti, bir kısmımız da yalanladı... Ben de Allah beni hidâyete erdirinceye kadar yalanlayanlardandım. Sonra Allah beni hidâyete erdirdi ve ben de ona biat ettim... Allah Resûlü beni çağırdı ve bana: "Sen Allah'ın kılıçlarından bir kılıçsın." buyurdu. İşte "Allah'ın Kılıcı" diye adlandırılmam bu şekilde oldu."
Kendimde duyduğum nefretin seviyesi ölçülse elbet bir madalya olurdu boynumda. Sadece hâlâ nefes alabildiğim için yaşıyor olmayı kendime yakıştıramıyordum. Benim sorunum, hayatı kendime yakıştıramamam oldu. Ben yakışıklıydım ama o değildi!
-Merhaba çevrenizde örnekleme uygun kişiler varsa paylaşmanızı rica edebilir miyim?- Sevgili Ebeveynler, Ben, Ankara Medipol Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisi Huriye Nur KÖSE. Akademik çalışmalarımız kapsamında, Ölçek Geliştirme dersinde geliştirmekte olduğumuz ölçeğin son aşamalarındayız. Bu doğrultuda, 2-7 yaş aralığında çocuğa sahip olan ebeveynlerin katılımını rica etmekteyiz. Katılımınız ve desteğiniz, araştırmamızın değerini artıracaktır. Gösterdiğiniz ilgi ve yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederiz. Ölçeği doldurmak için tıklayınız: docs.google.com/forms/d/e/1FAIp...
Akşamın ılık mavi alacakaranlığında demir alıp birden dinginliğine götürdün beni samanyolunun. Ama şimdi bu gemi batıp sulara gömüldü, dümeni kırıldı, ve ben sürüklenip duruyorum denizin dibinde tek başıma.
Sayfa 21 - SEN PENCERENİN ÖNÜNDE DURDUGUNDAKitabı okuyor
Reklam
Tarih incelemesi, Hz. Peygamber'in (s.a.a) biset zamanının, Kur'ân'ı tüm ayrıntılarıyla açıklaması için yeterli olmadığını ortaya koyar. Bu yüzden, Hz. Peygamber (s.a.a) vefatından önce, şu mesajı ulaştırmakla görevlendiriliyor: "Ben ümmetim arasında iki değerli şey bırakıyorum. Eğer onlara sarılırsanız doğru yoldan sapmazsınız; biri Allah'ın kitabı diğeri Ehlibeyt'imdir. Bu ikisi Kevser havuzu başında yanıma gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmazlar."
Siz zavallı yaratıklar, kendi gönlünüzce hareket ederek çok mutlu olabilecekken, eğitmenlerin ve ayı terbiyecilerinin çaldığı düdüğün sesine uyup onların öğrettikleri şekilde davranmak, dans etmek, marifet göstermek zorundasınız , oysa Sizi bıraksalar, bun­ların hiçbirini yapmazdınız. Gene de olmak istediğinizden farklı kişiler olmaya zorlandığınız halde, çevrenize tekme tokat girişmi­yorsunuz. Hayır, siz böyle yapmayıp sormanız istenilen soruyu kurgulu oyuncak gibi geveleyip duruyorsunuz : "Ben bu dünyaya ne amaçla geldim? Benden ne yapmam bekleniyor?" Siz bu soruyu sorar sormazda, size yapmanız gereken emrediliyor, dünyada varolmanızın anlamı ve amacı size gösteriliyor, ya da tinin kural­ları doğrultusunda kendi kendinize buyruklar vermeniz ve bir görev yüklenmeniz bekleniyor. Bu durumda iradenizle ilgili kural şudur: Ben, yapmam gerekeni istiyorum.
Sayfa 401 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Komünistlerin görüşüne göre, mülkiyet kamuya ait olmalıdır. Bunun tersi, Benim mülk sahibi olmam ve başkaları ile sadece mülküm dolayısıyla anlaşmamdır. Eğer kamu düzeninden mem­nun kalmazsam, ona başkaldırır, mülkümü savunurum. Ben mülk sahibiyim, ama mülkiyet kutsal değildir. Ben sadece mülkün kul­lanıcısı mıyım? Hayır! Şimdiye kadar sadece kullanıcısıydım, baş­ kalarının da birer parselin kullanıcısı olmaları dolayısıyla, benim kullanıcısı olduğum parsel de güvencedeydi. Ama artık her şey Bana ait, Ben ihtiyaç duyduğum ve ele geçirebildiğim her şeyin sahibiyim. Sosyalist düzene göre, toplum bana ihtiyacım olanı veriyorsa da, egoist şöyle der: Ben ihtiyacım olanı alırım . Ko­münistler birer sefil gibi davranıyorlarsa, egoist de bir mülk sahibi gibi davranır.
Abdülvahid bin Zeyd diyor ki: "Çin rahiblerinden birisi- nin manastırının yanından geçtim. "Ey rahib!" diye onu ça- ğırdığım hâlde cevab vermedi, ikinci bir defa çağırdım. Cevab vermedi. Üçüncü bir defa çağırınca çıktı, bana baktı ve dedi: Ey kişi! Ben rahib değilim. Rahib ancak o kimsedir ki, semasında Allah'tan korkmuş, kibriyasında Allahı tazim et- miş, belâsı üzerinde sabretmiş, kazá ve kaderine razı olmuş, nimetlerinden dolayı Allah'ın hamdini yapmış, azametine karşı teâvazu, izzetine karşı zillet göstermiştir. Onun kudre- tine teslim olmuştur. Heybetine baş eğmiştir. Hesab ve ika- bını düşünmüştür. Rahibin günü oruçlu, gecesi ibadetlidir. Rahibi ateşin bahsi, cebbâr olan Allahın suâli uykusuz bı rakmıştır. İşte rahib bu kimsedir. Ben ise azmış bir köpe- ğim. Nefsimi şu manastırda hapsettim ki, halkı ısırmasın.
2086 syf.
8/10 puan verdi
·
70 günde okudu
Dizelerin "Hikmet"li Çığlıkları
Acıları sahiplenip hissedeni, Anlamlandıramayacağımız duyguların ilmek ilmek işleyicisi, Noksan duyguların garip hüznüne sahip çıkanı, Hâsılı, elem ve kederin sırdaşı.. Yani bize çok yakın, tenimize nüfuz edebilecek kadar.. Bir insanın yüreğinde yangın olurda nasıl Nazım Hikmet'in kelimeleri o ateşe odun taşımaz? Gönlü kırık, mahzun bir
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20193,374 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.