Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (adeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum."
Ben o adamı severim ki, ruhu ve kalbi özgürdür. Böylece kafası yalnızca kalbinin kabıdır. Ama kalbi onu yok olmaya sürükler...
Reklam
Hadis veya Peygamber'in toplanmış sözleri genellikle günlük sorunlarla ama aynı zamanda metafizik, kozmoloji ve ilahiyatla da ilgilidir. Bunlardan bazılarının doğrudan Tanrı tarafından Muhammed'e söylendiğine inanılır. Bu hadis-i kudsiler Tanrı'nın müminin içindeki somutluğu ve varlığını ortaya koyar. Örnek olarak bir ünlü hadis, bir müslümanın, içinde nerdeyse canlanmış olan tanrısal varlığı kavramasının aşamalarını anlatır: Kuran ve Şeriat'ın emirlerini uygulamakla başlarsınız ve sonra imanın isteğe baglı hareketlerine doğru ilerlersiniz: Bir kulum kendisine farz kıldığım şeylerden bana daha sevimli bir amel ve ibadetle yaklaşamamıştır. Kulum bana nafile ibadetle de durmadan yaklaşır, nihayet onu severim. Bir kere de onu sevdim mi, artık ben o kulumun işiteceği kulağı, göreceği gözü, şiddetle kavrayacağı eli ve yürüyeceği ayağı olurum.
Ben o adamı severim ki; ruhu ve kalbi özgürdür: Böyleece kafası yalnız kalbinin kabıdır, ama kalbi onu yok olmaya sürükler...
"Allah'u Teala şöyle buyurdu: Kim benim veli bir kuluma düşmanlık ederse ona harp ilan ederim. Kulumn kendisine farz kıldığım şeyden daha üstün bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum bana nafilelerle yaklaşır. Ben de onu severim. Onu sevdim mi de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden isterse ona veririm. Bana sığınırsa onu muhakkak korurum." (Buhârî)
Davut aleyhisselam hakkında vârid olan haberlere göre Cenab-ı Hak ona şöyle buyurur: "Ey Davut! Yeryüzünde yaşayan herkese şunu bildir ki, beni seveni ben de severim. Beni zikretmek için oturanın ben de yanındayım. Bana ünsiyet gösterip zikredene ben de yakınlık gösteririm. Bana dostluk gösterene ben de dost olurum. Beni seçeni ben de tercih ederim. Bana itaat edenin dileğini yerine getiririm. Beni kalpten sevdiğinden emin olduğum kişiyi kendime yönlendiririm; onu öyle severim ki yaratıklarımdan hiçbiri onun sevgisinin önüne geçemez. Kim beni hakkıyla ararsa bulur, benden başkasının peşinde olan beni bulamaz. Ey insanlar! İçinde bulunduğunuz isyan ve gurur halini terk edin. Benim ihsanıma, dostluğuma ve meclisime gelin. Bana yakınlık gösterin ben de size yakınlaşayım ve muhabbetimi sizlere nasip edeyim. Çünkü ben sevdiklerimin tıynetini Dostum İbrahim'in, Sırdaşım Musa'nın ve Seçkin Kulum Muhammed'in tıynetinde yarattım. Bana müştak olanların kalbini nurumdan yarattın ve onları celalimle nimetlendirdim."
Reklam
Neyse... Biz heyecanlı bekleyişin öyküsüne ve Gökalp'in son mektuplarına dönelim. Bavulunu çoktan hazırlamış olmalı ki 4 Nisan da eşine Vapura binmemiz için gelecek tebliği bekliyoruz diyor ve ekliyordu: Beni deniz tutmadığı için, dalgalı denizi de severim!.. Oysa daha haftalar vardı vapura binmelerine. Dernek ki, Hemen gidiyorsunuz!.. Gibi bir hava yaratmıştı İngiliz yetkililer. Bir de düşündürücü sözleri var: Ben sizin yanınıza gelemiyorum. Acaba siz benim olacağım yere gelebilecek misiniz? Ve ekliyor: Memlekete mi gitmeli, yoksa İhsan Hanım'ın yanında nu kalmalı?.. Gecikmeler onu biraz ikircikli yapmış gibi. Kurtulursam nerede birleşeceğiz? Nerede yaşayacağız?.. diye soruyor Vecihe Hanım
Geri167
1.012 öğeden 1.006 ile 1.012 arasındakiler gösteriliyor.