İnsan sevildiği gözden düşünce kocaman bir karanlığa, yapayalnızlık çukuruna düşüyormuş. Gözleri, içinde en güzel anları saklayan pırıl pırıl gözleri bir kez olsun ona bakmayınca, elleri, ruhunu ısıtan elleri elleriyle buluşamayınca, bir zamanlar onun için deli gibi atan kalbini sımsıkı sarılıp hissedemeyince en büyük kalabalıklarda dahi olsa
Eski dünyanın insanları daha iyi n e ş e l e n m e y i b i l i y o r l a r d ı : bizim bildiğimiz ise d a h a a z s ı k ı l m a k t ı r ; onlar kendilerini iyi hissetmek ve şenlikler düzenlemek için hep yeni fırsatlar yaratıyorlardı, keskin zeka ve derin düşünüş zenginliğiyle arayıp buluyorlardı: biz ise tinimizi acı çekmemeyi, sıkıntı kaynaklarının ortadan kaldırılmasını hedefleyen görevleri yerine getirmek için kullanıyoruz daha çok. Acı çeken varoluş söz konusu olduğunda, eskiler unutınaya ya da duyumu bir biçimde hoş duyuma çevirmeye çalışıyorlardı: onlar hafifletici çareler bulmaya çalışıyorlardı, biz ise acının nedenlerine İnıneye ve genelde önleyici etkilerde bulunmaya çalışıyoruz. - Belki de daha sonraki insanların, üzerinde yeniden neşenin tapınağını inşa edecekleri temelleri atıyoruz.
Dehalar, giysilerin kıvrımlarının daha geniş oluşu sayesinde, Iaternalarını yeteneklilerden daha iyi gizleyebilirler: ama aslında bildikleri birkaç eski şarkıyı hep yeniden çalmaktan öte bir şey de yapamazlar.
"Bir gün her şeyi yalanlayabilmek için iz bırakmaktan korktum hep. Yaptığım kötülüklerin kanıtlarını dünyadan kazımak için çok uğraştım. Bu yüzden benim cehennemim, Kayra'nın yaşadığına dair kanıtların ortaya çıktığı bir sahne olurdu. Benim cehennemim, bana yeniden Kayra'yı gösteren bir tiyatro oyunu olurdu... Ama ben oradan da kaçardım. Cehennemi de kundaklardım!"
Merhabalar size #siyahınkelebeği ile geldim yazarın kalemiyle tanışma kitabım oldu. Romantik film tadında bir kitap okudum bütün duyguları derinden hissettiğim aşkı sevgi şefkat hüznü o kadar güzel kaleme dökmüş yazarımız yalın akıcı bir dil ile yazılmış bu kitap bana kadar iyi geldi ruhumu doyurdu.
Öyle kusursuz ve zarifsin ki. Herkesin bir
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR)
Olay Örgüsü
İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim
Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
Unutma: "Yol O'nun, varlık O'nun gerisi hep angarya." Diren bu yozlaşmış çağın cehenneme çağıran şeytanî sloganlarına...
Diren, medyanın sahte güzellemelerle kadını modern cahiliye yaşamının bataklarına itme çabalarına...
Diren ve karşı koy tüm bunlara, imanın, izzetin ve iffetin adına..
Zira sen varsan var olacak toplum. Sen, cemiyetin kalbi 'ifet'imizin baş sembolüsün. Mahremiyet bir şehirse sen istiklalini simgeleyen muhkem kalesisin. Çağı olmazlarını olduracak şifreler sende gizlidir. Kadınlığın izzetini ayaklar altına alan seküler konuşmalara, feminist
yönelimlere, ahlak yoksunu ekranlara, bataklığa dönmüş gazete sayfalarına karşı Fatıma'ca duruşumuzu sen temsil
edeceksin. Ve bu temsille büyüyecek yeniden Fatihler ve Ulubatlılar. Ve şükür ki, kadınlık haysiyetini yok etmek
isteyenlere karşı bu çağın senin gibi Muhammedî kızları var!
l Kafka'dan okumuş olduğum bu eser, Yarım kalmış bir kitap. Kafka'ya 1917 yılında Tüberküloz tanısı konur, Eseri 1921-22 yılları arasında yazmaya başlar. 1924 yılında vefat eder. Yarım kalmış bu romanı Kafka'nın yakın arkadaşı Max Brod tarafından neşredilen eseri Şato, Dava kitabı ile ilişkilendirilebileciği gibi, başlı başına ele