Bana bir kere bile gerçekten vurmadığın da doğru. Ama bağırman, yüzünün kızarması, pantolon askılarını telaşla çözmen, bunların iskemlenin sırtında hazır beklemesi benim için neredeyse daha da kötüydü. Sanki birinin asılması gibiydi. İnsan gerçekten asılırsa ölür ve her şey biter. Ama asılması için yapılan bütün hazırlıkları yaşamak zorunda bırakılır ve ancak ilmek yüzünün önünde sallanırken affedildiğini öğrenirse, bütün hayatı boyunca bunun eziyetini çekebilir. Ayrıca senin açıkça gösterdiğin düşüncene göre dayağı hak ettiğim, ama senin bağışlayıcılığın sonucu bundan ucu ucuna kurtulduğum bu pek çok olay sonucunda yine yalnızca büyük bir suçluluk bilinci birikiyordu. Sana karşı her bakımdan borçluydum.
Bi’set-i Nebî’den evvel, Kuss bin Sâide’nin Ukâz Panayırı’nda yaptığı ve Hak bir peygamberin geleceği müjdesini de verdiği şu hitâbesi, bu dünyanın fânî bir imtihan mekânı olduğunu, ne güzel ifâde etmektedir:
“Ey insanlar!
Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız!
Yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter;
İbni Tahir nehri aştı. Karşıya geçince de kaleden ayrılırken elbiselerini sakladığı yeri kolayca buldu. Hemen üzerini değiştirip vadiye doğru yöneldi. Kendisine eşlik eden birliktekiler gözden kayboluncaya dek arkasından baktılar. Sonra da komutanları Rey’e dönme talimatı verdi. Vadi girişinde bulunan kuledeki muhafız onu tanıyıp geçmesine müsaade
"Unutma ki, ne verirsen onu alırsın bu hayatta. Verdiğin seninle gelir. Sende olan yine sana yansır. Dışarıda değiştirebileceğin hiçbir şey yok. İnsan sadece ve ancak kendini inşa edebilir. Değiştiremediğin her şey sınavındır. Her şeyi yapmana rağmen değiştiremediklerin karşısında sorumluluk almaktan kaçınma. Bil ki o noktada bütün sınav seninle ilgilidir. Yaradan, senin kendini onarabiliyor olmanı görmek istiyordur. Bu değişimi hak edip etmediğini sınıyordur."
"Son yıllarda gördüklerimiz bizde bir şeyi kırdı.
Bu şey, insanın güvenidir; o güven ki insanlığın dilini
konuştuk mu, bir başkasından insanca karşılık görece
ğimize inandınrdı bizi. Gözlerimizin önünde yalan söylediler, insanı küçülttüler, öldürdüler, sürdüler, işkencelere soktular. Ve hiçbir sefer bunu yapanları yaptıklarının kötü olduğuna inandırmak mümkün olmadı.
Çünkü kendilerinden emindiler. İnsanlar arasında sürüp giden uzun diyalog bitti.