Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
. Sanatçının işi yalnızca bir dünya yaratmak, güzelliği güzellik için yüceltmek değildir artık, aynı zamanda bir tutumu da tanımlamaktır. Sanatçı örnek olur o zaman, bir örnek olarak gösterir kendini: Aktöresi sanattır. Bilinç yöneticileri çağı onunla başlar. İntihar etmedikleri ya da çıldırmadıkları zaman, züppeler, ün yapar, gelecek kuşaklar için poz verirler. Vigny gibi, susacaklarını haykırdıkları zaman bile, gümbürtülü bir susmaları vardır. .
De Vigny'nin akıllı kurdu gibi dünyanın bir köşesinde yalnız başıma öleceğim. Ve hiçbir şeyden pişmanlık duymayacağım.
Reklam
Vigny
Bir tek seni değerli buldum, hep aradığımız o şey kadar
Sayfa 287Kitabı okudu
"Hiçbir insana rastlamadım ki onda öğrenebilecek bir şey olmasın." - Alfred de Vigny
Asıl iktidarın kitapta olduğunu gördükten sonra, hükümdarlar da kaleme sarılıp kitap yazmaya başladılar. Alfred de Vigny
Herkesten bir şeyler öğreniriz diyor
Herkesten bir şeyler öğreniriz. “Hiçbir insana rastlamadım ki onda öğrenilecek bir şey olmasın.” diyen Alfred de Vigny pek haklıdır. İnsanlara ön yargılarımızdan mümkün mertebe kurtularak yaklaştığımızda, her insanın farklı bir evren olduğunu ve onlardan öğrenecek çok şeyimiz olduğunu hemen fark ederiz. Kibir ve ön yargılar, bu sonsuz istifade kaynaklarını tıkayan en önemli iç tıkaçlarımızdır. Fakat aldığımız tüm bilgiler, edindiğimiz tüm deneyimler, sonuçta “ben”liğimizin içindeki değerlendirme sistemimizin birleştirme ve anlamlandırma yöntemlerine göre bir anlam ifade eder. Doğru ve amaçlı bir yönde değişebilmek için öncelikle zihnimizdeki bu birleştirme ve anlamlandırma sisteminin çalışma mantığını anlamak çok faydalıdır. Bu sisteme biz günlük havatımızda “akıl" diyoruz.
Reklam
Vigny'nin, "Bir tek seni değerli buldum, hep aradığımız o şey kadar" dizesinin o kadar mükemmel bir somutlaşmasıydı..
. Eğer bu iki yavru olmasaydı o güzel ve kederli dul, erkeğini bu büyük imtihan karşısında yalnız bırakmazdı! Lâkin bir vazifesi vardı. O iki yavruyu dağlara kaçırmak, onlara orada açlığa tahammül etmeği ve şehirlerde bir lokma ekmeğe ve bir yatacak yere mukaabil insanın önünde av avlayan zelil hayvanların insanla akdettiği ittifaknâmeye hiç bir zaman dâhil olmamayı öğretmekti. ... Şâir, kurdun o son bakışında ne demek istediğini anlıyor. Asil hayvan, o son bakışıyle demek istiyor ki: “İnlemek, ağlamak, yalvarmak hepsi zillettir. Kaderinin seni sevkettiği yolda uzun ve ağır vazifeni dişini sıkarak ifâ et! Sonra da benim gibi hiç ses çıkarmaksızın ıztırap çek ve öl!” Bu kurt hikâyesi kaç defâ beni derin derin düşündürdü. Zannettim ki şâir Vigny bizim mâcerâmızı anlatmış! O erkek kurt, ölen ordudur; o dişi kurt, anne Anadolu'dur, o kurdun yavruları İnönü ve Dumlupınar çocuklarıdır ki dul annelerinden aldıkları dersi tekrâr ediyorlar: “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklâl!” .
Hiçbir insana rastlamadım ki onda öğrenilecek bir şey olmasın. Alfred de Vigny
Gereksiz insan yoktur diyor. Herkes birbirine bir noktada muhtaçmış
Her birimiz tüm “diğer insanlara” muhtacız ve bu iş birliği olmasa bugüne kadar hayatta kalmamız düşünülemezdi bile. İşte milyonlarca yıldır devam eden olgunlaşma ve seçilim süreçlerimizde, biyolojimiz bizi böyle sımsıkı bağlayacak tedbirlerle donatılmış ve bizi çok ileri düzeyde sosyal olmak zorunda olan canlılara dönüştürmüş vaziyettedir. Yani dünyadaki tüm insanların yok olmasını isteyecek kadar sinirlenmiş olsak bile bir nefeslenip, aslında o kızdığımız insanların bile bizim için ne kadar önemli görevler îfâ etmekte olduklarını düşünmek, sanırım sinirimizi büyük ölçüde yatıştırabilir (en azından bende böyle bir etkisi oluyor). Kötü ve olumsuz davranışlar gösteren, sosyal dokuyu bozmaktan başka işe yaramaz gözüken insanların da mı bize faydası var? Elbette var. Bu örnekler sayesinde “nispî” yani karşılaştırma yöntemi ile çalışan aklımız, doğru ve yanlışa dair değer yargıları geliştirebiliyor ve hangi durumda ne tip davranışlar sergileyip sergilemememiz gerektiğini de bu örnekler sayesinde öğrenebiliyoruz. Mesela “terbiyeyi terbiyesizden öğrendim” deyişini duymuşsunuzdur. Diğerlerinin olmadığı bir yerde böyle bir deneyim zenginliğinden bahsetmemiz mümkün olmazdı. Kısacası, gereksiz insan yok. “Hiçbir insana rastlamadım ki onda öğrenilecek bir şey olmasın.” diyen Alfred de Vigny, bu noktaya pek güzel parmak basıyor aslında.
Reklam
Aşırı umutsuzluk daha bir artırır umutsuzluk nedenlerini, uzun adaletsizlik deneyiminin ardından gelen, iyilikle kötülük ayrımı içinde bütünüyle silinen bir kindar gevşekliğe düşürür başkaldırıyı. Vigny'nin Şeytanı; ... Ne kötülüğü duyabiliyor artık, ne iyilikleri. Ettiği kötülükten bile tat almaz oldu.
derslerde zorunlu olanlara bak bize hep aşkı memnu okuttular
Birinci Sınıf Beşeri Bilimler (zorunlu). Sonbahar sömestri: Homeros, Aiskhylos, Sophokles, Euripides, Aristophanes, Herodotos, Tukidides, Platon (Symposion), Aristoteles (Estetik), Vergilius, Ovidius. Ilkbahar sömestri: Eski ve Yeni Ahit'ten çeşitli kitaplar, Augustine (İtiraflar), Dante, Rabelais, Montaigne, Cervantes, Shakespeare, Mil ton, Spinoza (Törebilim), Molière, Swift, Dostoyevski. Birinci Sınıf Çağdaş Uygarlık (zorunlu). Sonbahar sömestri: Platon (Devlet), Aristoteles (Nikomakhos'a Etik, Politika) Augustine (Tanrı'nın Şehri), Machiavelli, Des cartes, Hobbes, Locke. İlkbahar sömestri: Hume, Rous seau, Adam Smith, Kant, Hegel, Mill, Marx, Darwin, Fourier, Nietzsche, Freud. Edebiyat Araştırmaları. Sonbahar sömestri: (Fun İleri Düzey Yerleştirme Sınavındaki iyi notu nedeniyle zorunlu Birinci Sınıf Kompozisyon dersi yerine): Tek ki tabın incelenmesine odaklanmış bir seminer - Tristram Shandy. Modern Roman. İlkbahar sömestri: İngilizce ve Fransızca okunacak kitaplarla iki dilli seminer - Dickens, Stendhal, George Eliot, Flaubert, Henry James, Proust, Joyce. Fransız Şiiri. Sonbahar sömestri On dokuzuncu yüzyıl: Lamartine, Vigny, Hugo, Nerval, Musset, Gautier, Baudelaire, Mallarmé, Verlaine, Corbière, Lautréamont, Rimbaud, Laforgue. Ilkbahar sömestri - Yirminci yüzyıl: Péguy, Claudel, Valéry, Apollinaire, Jacob, Fargue, Lar baud, Cendrars, Perse, Reverdy, Breton, Aragon, Desnos, Ponge, Michaux.
Sayfa 674Kitabı okudu
Hiçbir insan rastlamadım ki, onda öğrenebilecek bir şey bulunmasın. ( Alfred de vigny)
Sayfa 140 - Neden?Kitabı okudu
Eylüllerde ölüyor, her mart yeniden doğuyor doğa. Kimler ölmemiş ki eylülde? Turgeniyev, Kanuni Sultan Süleyman, Richard Strauss, Şinasi, pante, Afred de Vigny, Şarlemayn, Ahmet Rasim, Virgilius, Yavuz Sultan Selim, Bela Bartok, Pasteur, Emile Zola, Dvorjak, Fahrenheit, Simenon, Ruhi Su, Zeki Müren eylülle bu dünyadan göç edenlerin bir bölümü... Diyelim ki en tanınmış ölüler. Tanınmayanlar çoğunluktadır.
524 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kayıp zamanın izinde bir adım daha...
Yıldırımdan kurtulan Sodom sakinlerinin torunları olan kadın-erkeklerin ilk ortaya çıkışı. Kadın Gomorra’ya sahip olacak, erkek Sodom’a. Alfred de Vigny Sodom ve Gomorra, ismiyle müsemma derler ya kitaba başladığımda ilk aklıma gelen bu cümle oldu. Adından da anlaşılacağı üzere, eşcinsel ilişkilerin yoğunluklu olarak anlatıldığı bir bölümdü. Kitaba sevgili Charlus ile giriş yapıyor sayın yazarımız ve bizi şok ediyor. En azından ben çok şaşırdığımı söyleyebilirim. Kitabın sonlarına doğru da Charlus sen bu hallere düşecek adam mıydın demekten de kendimi alamadım :) Proust, duygular söz konusu olunca o kadar muhteşem ifade ediyor ki kendini (özellikle büyükannesi ile olan kısım), siz de duygulanmadan edemiyorsunuz. Bir önceki kitapta da beni en çok etkileyen bölümlerden biri yine büyükannesi ile olan kısımdı. Bu kitapta Prous’un devamlı araya girerek fikirlerini açıklaması beni rahatsız etmek şöyle dursun en keyif aldığım kısımlardı diyebilirim. Swann’ların Tarafından hatırlayacağınız Mme Verdurin yani namı diğer patroniçemiz ve müritleri tekrar bu kitapta bizlerle ama bu sefer sürpriz müritleriyle birlikte. Sanat, tarih, edebiyat, siyaset, ilişkiler, gelgitler kısacası insana ve hayata dair her şey yine kitabımızda mevcut. Yazarımızın da dediği gibi “kitabın samimi, hayattan alınmış izlenimi yaratmasını isterim...” (s.443) Bunu da fazlasıyla başarmış yazarımız. Kendi adıma şunu söyleyebilirim serinin ilk üç kitabına nazaran bu kitap bana daha doyurucu geldi. Seriye devam ve okumayı düşünenlere de keyifli okumalar diliyorum.
Sodom ve Gomorra
Sodom ve GomorraMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20201,364 okunma
365 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.