Her şey de kusursuzmuş gibi yaşayıp kusurlarımızı da öyle görmezden gelebiliyoruz ki, bir ben melek, herkes şeytan diye baktığımız hayatın bir sonraki zaman dilimlerinde görüyoruz ki; aslında, ne kadar acizmişiz.
En büyük şansta geçte olsa, gerçekleri görebilme imkanı bulabiliyoruz. Gercekten görebiliyor muyuz? Nasıl önlemler alıyoruz?
Kopyalanmış Adam kitaplarını daha çok beğenmiştim.
Kitabı tüm olaylara hakim olan, her şeyi detaylarıyla anlatan yazarın ağzından okuyoruz.
José Saramago virgül kullanmayı çok seven bir yazar ve bu durum diyalogları kaçırmanıza neden olabiliyor. Anlatım biçiminin sıkıcı geldiği de olmadı değil. Yazarın ölümü kendi görüşüyle yorumlaması, kurgulaması bazı noktalarda mantıksız gibiydi ama sonuçta kurgu diyebilirsiniz.
Kısaca konuya gelirsem; (Spoiler olabilir)
Hiç kimsenin ölmediği ilk günün şoku atlatıldığında tüm halk durumu kabullenir ve hayat şenlik havasında yaşanmaya başlar. Ancak hasta, yaralı, can çekişen insanların ölememesi ve önce hastanelere sonra da ailelerine yük olmaya başlamaları ile sevinçle karşılanan ölümsüzlük hükümet ve halk için külfet haline gelir.
Anlatıcının, ölüm olmayan ülkede gördüklerini, duyduklarını ve bildiklerini okuduğumuz kitapta; aslında ölüm olmazsa ekonomik, toplumsal ve insani olarak başımıza neler gelebileceğini görüyoruz.Ama kitap yarısından sonra yön değiştiriyor ve başlangıçta ölümün olmadığı bir ülkede yaşanacaklar anlatılırken, konu bir anda çoğu kişinin kafasında canlanan haliyle tırpanlı “ölüm”ün macerasına dönüyor.
Yazarın okuduğum ilk kitabı, kitaba ilk başladığımda cümleleri okurken çok zorlandım daha doğrusu yadırgadım çünkü; yazar sadece nokta ve virgül kullanmış diğer noktalama işaretlerini hiç kullanmamış. Ama sonra bu duruma alıştım. Ayrıca kitapta karakterlerin isimlerinin olmadığınıda söylemek isterim. Kitabı okumaya başladığım andan itibaren sürekli merak içerisindeydim. Sonunu çok merak ettiğim bir kitaptı. Uzun yıllardır kitap okuyan birisi olarak empati yapmakta zorlandığım tek kitaptı diyebilirim. Anlatılanlar ve yaşanan olaylar o kadar ağırdı ki beş saniye bile kendimi o ortamda hissedemedim. Kitabı okurken çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Sürekli içinde bulunduğumuz hayat şartlarını, elimizdeki imkanları kullanıp kullanamadığımızı, sahip olduklarımızın değerini gerçekten biliyor muyuz gibi soruları düşünüp duruyorsunuz.
Ancak kitabın sonu beni hala merak içinde bıraktı. Kafamda oluşan sorulara pek cevap bulamadım. Yaşananlardan sonra karakterlerin hayatlarına nasıl devam ettiklerini veya salgında oluşan hasarların ve kayıpların nasıl bir geri dönüşümü olduğunu bilmek isterdim.
Son olarak şunu söylemek isterim, kitabı okurken olaylardan ve yaşananlar psikolojik olarak çok etkilendim.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105bin okunma